Page 39 - Halil Edhem
P. 39

32  110                      KAYSERø ùEHRø                             25


               yürüyerek, kaleyi  kuúatmÕúlarsa da, KÕlÕçarslan  hastalanarak, kasaba civarÕnda
               öldü÷ünden, GÕyâseddin kuúatmayÕ bÕrakÕp, Konya’ya dönmüútür. Bundan sonra,
               Aksaray ve Sivas meliki olan Kutbeddin Kayseri’ye göz koyarak, Sivas ile Aksaray
               arasÕnda yaptÕ÷Õ bir  gezinti sÕrasÕnda, yolunum üzerinde  bulunmadÕ÷Õ halde,
               Kayseri’ye de u÷ramÕútÕr ki, görünüúte amacÕ, kardeúi Melik Nureddin Sultanúah’a
               sevgilerini iletmiúse de, içten  kendisine  oyun etmekten baúka bir  úey de÷ildi.
               Nureddin  úehrin dÕúÕnda kalan  kardeúini karúÕlamaya çÕkÕp, arada sÕrada da,
               teklifsizce yanÕna gidip gelirdi.  øúte,  bu ziyâretlerinin birinde Kutbeddin, kardeúi
               Nureddin’i öldürmek gibi bir cinayeti iúleyerek, baúÕnÕ adamlarÕnÕn önüne attÕrmÕú ve
               kaleyi ele geçirmek istemiúti. Kayserililer, buna  önceleri  úiddetle karúÕ çÕkmÕúlar,
               fakat  sonra, bazÕ  úartlarla kabul ederek,  úehri teslim etmiúlerdir. Melik Nureddin
               Sultanúah’Õn yanÕnda Hasan  adÕnda, iyiliksever, çok hayÕrlÕ ve nüfuz sahibi bir
               büyük emîr vardÕ ki, Kutbeddin’e güvenilmeyece÷inden bahisle ona karúÕ, sürekli
               uyanÕk bulunmasÕnÕ kendisine söylerdi.  Kutbeddin, aynÕ zamanda  bu emîri de,
               öldürtüp, ölüsünü yolun üzerine attÕrdÕ÷Õndan, bir köpek gelip etini yemeye baúlar.
               Kayseri halkÕ bunu görünce, karúÕ çÕkarak, güzel fiil ve iyilikleriyle tanÕnmÕú ve bir
               medrese ile türbe yaptÕrmÕú olan, böyle dinine  ba÷lÕ bir MüslümanÕ, köpe÷in
               yemesine dayanamayacaklarÕnÕ ve bundan dolayÕ artÕk kendisine ba÷lÕ
               olmayacaklarÕnÕ bildirmeleri üzerine, Kutbeddin, adÕ geçen emîrin ölüsünün kendi
                                                            49
               yaptÕrdÕ÷Õ medresenin içine gömülmesine emir vermiútir .
                  øúte,  øbnü’1-Esîr  bize bu bilgileri  veriyor. Gerçekten, önce Hoca Hasan
               Medresesi’nin ortasÕnda bir  mezar yeri varken, zamanla yok olmuútur. Kitabede,
               adÕnÕ gördü÷ümüz  «Ebû Bekir o÷lu Hasan»,  øbnü’l-Esîr’de adÕ geçen  úahÕs
               oldu÷unda  úüphe yoktur. Hele  øbnü’l-Esîr  tarihinin Paris Millî Kütüphanesi’nde
                                                                50
               bulunan bir nüshasÕnda «Hoca Hasan» diye açÕklamÕútÕr . Böylece adÕ geçen
               tarihçinin yazdÕklarÕyla, kitabenin içindekiler birbirini tamamlamÕú oluyorlar. Kitabe
               kanalÕyla Melik Nureddin Sultanúah’Õn 589(1193)  yÕlÕnda Kayseri’de daha hüküm
               sürmekte oldu÷unu ve øbnü’l-Esîr kanalÕyla da, kardeúi Kutbeddin Melikúah ile olan
               mücadelelerini ve sonunda nasÕl yok oldu÷unu ö÷reniyoruz.

                  KÕlÕçarslan o÷ullarÕndan altÕsÕnÕn  para bastÕrmÕú olduklarÕ,  elde bulunan
                                     51
               sikkelerle ispatlanmÕú olup , Sultanúah’Õn parasÕ  da, olmasÕ gerekirse de,  úimdiye
               kadar, bu konuda bir úey yayÕnlandÕ÷Õna dâir bilgimiz yoktur. Tarihçiler, Nureddin
               Sultanúah’Õn adÕnÕ «Mahmud» diye yazÕyorlar. Kitabemizde  bu yoktur. Belki bir
               sikkesi veya daha baúka kitabeleri ortaya çÕkarsa bu durum da aydÕnlanmÕú olur.

                                                II
                  Sultan II. Rükneddin Süleyman zamanÕ - Tekgöz Köprü, 599 (1203): Tekgöz
               Köprüsü,  Kayseri’nin kuzeybatÕsÕnda  ve 30 km.  kadar bir  uzaklÕkta KÕzÕlÕrmak’Õn
                                                     52
               üzerinde bulunup, KÕrúehir yolu buradan geçer . Gayet sa÷lam olarak kesme taútan
               yapÕlmÕútÕr. Aúa÷Õ yukarÕ ortasÕnda 27 m. çapÕnda ve 18 m. yüksekli÷inde, büyük bir
               kemer ve bunun kuzey yönünde de 11,5 m. çapÕnda ve 7,5 m. yüksekli÷inde küçük

                  49  Konya’da Akyokuú Mahallesi’nde mimarî tarzÕ dikkate de÷er yÕkÕk bir câmii görülüyor ki, buna
               «Hoca Hasan Camii» adÕ verilir. Kitabesi olmadÕ÷Õ gibi, VakÕflar Genel Müdürlü÷ü’nde kaydÕ da yoktur.
               Belki, aynÕ adamÕn eserlerindendir.
                  50  Muhârebât-t Salîbiyye Müverrihleri MecmuasÕ, c, 2, s. 70 ve c. I, s. 401.
                  51  Galib,  Takvim,  s. 9-14; Tevhîd,  Katalog, s.  114-124. Bkz. [M. ÇayÕrda÷,  Kayseri Tarihi
               AraútÕrmalarÕ, s. 163-165]
                  52  AdÕ geçen köprü, bugün iptal edilen yol üzerinde kalmÕútÕr (K.G.).
   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44