Page 43 - Halil Edhem
P. 43

36  114                      KAYSERø ùEHRø                             29


                  øúte bu suretle adÕ geçen sultan,  babasÕnÕn önceden hâkimiyetinde bulunan
               topraklarÕn büyük  bir bölümünü bir elde toplayÕp, temelinden sarsÕlmÕú olan
               Selçuklu Devleti’ni yeniden sa÷lamlaútÕrarak,  úan ve  úerefini kazanmayÕ
                       68
               baúarmÕútÕ . Ülke içinde milletin sevgi ve güvenini kazanmÕú oldu÷u gibi, Abbasi
               Halifeli÷i’ne karúÕ gösterdi÷i destekten dolayÕ da, Halife NasÕr Li-dînillah tarafÕndan
               kendisine «Es-Sultanu’l-Kâhir» unvanÕ verilmiútir ki, gerek kitabelerinde ve gerekse
                                          69
               paralarÕnda bu unvan yer almÕútÕr .
                  Süleymanúah’Õn ölüm tarihini  øbn Bîbî, 601(1205) yÕlÕ  olarak göstermiúse de,
               øbn’ül-Esîr, çok açÕk bir úekilde 600 (1204) yÕlÕ temmuzun altÕncÕ gününü yazmÕú ve
                                            70
               ço÷unlukla bu tarih kabul edilmiútir .
                  II.  Rükneddin Süleymanúah’Õn  ölmesiyle  memleketin ileri gelenleri tarafÕndan,
                                                                                 71
               yerine yaúÕ daha çok küçük olan III.  øzzeddin KÕlÕçarslan tahta oturtulmuútur .
               Bunun için birkaç aydan ibâret olan hâkimiyeti zamanÕnda, tarihçiler yalnÕz, Isparta
                                            72
               Vilâyeti’nin alÕnÕúÕnÕ bildiriyorlar  AdÕna para bastÕrmÕú olmasÕ  gerekirse de,
               úimdiye kadar görülmemiútir. AdÕ geçenin ne úekilde tahttan indirilip, yerine amcasÕ
               I. GÕyâseddin Keyhüsrev’in ikinci  defa olarak  tahta  oturdu÷unu,  ilerideki kitabe
               kanalÕyla inceleyece÷iz.

                                                III

                  Sultan I. GÕyâseddin  Keyhüsrev’in ikinci saltanat zamanÕ  Câmi-i Kebir,
               di÷er adÕyla Sultan Câmii,  602 (1205-1206)  : Anadolu’nun  genellikle büyük
               úehirlerinde görülen ve eski usulde  yapÕlmÕú olan câmiilere (bu cümleden  olarak,
               Konya’da Alâeddin Câmii, Sivas’da Câmi-i Kebir vb.) benzeyen bu binanÕn plânÕ
               kare  úeklinde  olup,  42 adet kemer aya÷Õna dayandÕrÕlan çatÕsÕ, düz ve  toprakla
               örtülüdür. YalnÕz,  iki  adet kubbesi vardÕr.  Eski kayÕtlarda «Sultan Camii» adÕnÕ
               taúÕyan bu binanÕn, eski bir kiliseden çevrilmiú oldu÷u halk arasÕnda söylenirse de,
               bu yön incelemeye  muhtaçtÕr. BazÕ direklerin  üzerinde  görülen Roma  ve Bizans
               Devri’nden kalma baúlÕklar baúka yerlerden getirilmiú olabilir. Eski tu÷la minaresi,
               yüksek ve kalÕndÕr. Câmiin a÷aç minberi, çok süslüyse de, çirkin  bir  úekilde

                  68 øbn Haldun, c. 5, s. 168. Daha Konya’yÕ almadan önce, Sivas, Aksaray ve Kayseri’yi de almÕútÕ.
                  69 Mirhand, c. 4, s. 105’de: «Süleyman’Õn iúi, Anadolu’da kuvvetlenmiú ve halifelikçe, kendisine-es-
               Sultanü’l-Kâhir-lakabÕ verilmiútir».  øbnü’l-Esîr’de bu konuda bir kayda rastlamadÕk.  Câmiü’d-düvel;
               «Hatta, Halife —es-Sultanü’1-Kâhir— diye lakaplandÕrdÕ» diyor. Galib, Hayrullah Efendi’ye dayanarak,
               Takvim, s. 17; Hammer, Cenâbi’ye dayanarak, c. I, s. 31. Süleymanúah daha Tokat meliki iken paralarÕna
               yalnÕz «El-Melikü’I-Kâhir» yazdÕ÷Õ halde, Konya’da tahta çÕkÕúÕndan sonra adÕna «Es-Sultanü’l-Kâhir»
               ve «Burhan» veya  «NasÕr  Emîri’1-Mü’minin» unvanlarÕnÕ ekletmiútir. Galib,  Takvim, s. 16; Tevhîd,
               Katalog, s. 119 ve 125. Süleymanúah’Õn Niksar’da bulunan bir ikinci kitabesi  muharrem 594 (kasÕm
               1197) tarihini taúÕr.
                  70 Ebu’l-Fida, c. 3. s. 111 ve meskûkât kataloglarÕ, Necip ÂsÕm’Õn Türk Tarihi, s. 41, Stanly Lane-
               Pool, øslâm Sülâleleri, s. 155. Bunlar hep, 600 (1204) yÕlÕnÕ almÕúlardÕr. Hâlbuki, øbn Bîbî, øbn Haldun, c.
               5, s. 168 ve Tarih Encümeni’nin OsmanlÕ Tarihi, c. I, s. 183, bunlar da 600 (1204) yÕlÕnÕ gösteriyorlar.
               Neúrî, s. 18 ve Cenâbi’ye dayanarak Hammer, c. I s. 31’de 599 (1203) yÕlÕnÕ yazmÕúlardÕr.
                  71  Camiü’d-düvel’de onbir yaúÕnda oldu÷u ve birkaç ay hüküm sürdü÷ü yazÕlÕdÕr. BazÕlarÕna göre bir
               yÕl, bazÕlarÕna göre de beú ay hüküm sürmüútür (Galib, Takvim, s. 20).
                  72   øbn Bîbî, Farsça  Selçuknâme, s.  24. [M. Öztürk tercümesi,  a.g.e.,  c. I, s. 96-97.]Isparta’nÕn
               øsIâmiyetten önce adÕ «Bâris» idi. Bkz. Ritter, Küçük Asya, c. II. s. 539. Isparta’yÕ, SelçuklularÕn kimin
               elinden aldÕklarÕ, øbn Bîbî’de belirtilmemiútir. III. KÕlÕçarslan’Õn saltanat zamanÕ 1204 yÕlÕ sonlarÕna veya
               1205 yÕlÕ baúlarÕna denk gelip, bu zamanda ise, østanbul’da Lâtin ømparatorlu÷u kurulmuú oldu÷undan,
               Anadolu’nun birçok yerlerinde oldu÷u gibi, Isparta’da da Rumlardan Tekfur adÕyla bir derebeyi türemiú
               olmasÕ ve iúte, Selçuklular orayÕ bundan almÕú bulunmalarÕ  muhtemeldir. [Bkz. Turan,  a.g.e., s. 265-
               266’da 1204-1205 olarak gösterir.]
   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48