Page 46 - Halil Edhem
P. 46
116 KAYSERø ùEHRø 31 KAYSERø ùEHRø 39 117 32
Kitabenin konulmasÕ, Anadolu SelçuklularÕndan Sultan II. GÕyâseddin Sultan Rükneddin Süleymanúah’Õn Konya’da ölmesi üzerine emirleri, yaúça daha
Keyhüsrev’in ikinci kere tahta çÕkÕúÕna denk gelir. YukarÕdaki I ve II nolu kitabelerin çok küçük olan o÷lu øzzeddin KÕlÕçarslan’Õ tahta çÕkarmÕúlardÕ ki, Selçuklu soy
açÕklanmasÕnda görüldü÷ü üzere, adÕ geçen Sultan, II. øzzeddin KÕlÕçarslan’Õn en kütü÷ünde III. KÕlÕçarslan diye tanÕnmÕútÕr. Bununla birlikte, bu emîrler arasÕnda
küçük o÷lu olup, ülkenin taksimi sÕrasÕnda kendisine, babasÕ tarafÕndan Burgulu GÕyâseddin Keyhüsrev’in de kuvvetli taraftarlarÕ bulunmakla, bunlardan
(Uluborlu) ùehri verilmiú olmakla beraber, yanlÕú bir politika gere÷i, O÷uz töresince Dâniúmendo÷ullarÕndan Ya÷Õbasan’Õn o÷ullarÕ olan Muzâffereddin Mahmud,
saltanata veliahd tâyin edilerek, Konya’ya çekilmiúti. Yine, yukarÕda açÕklamalarda Zâhireddin Eyli ve Sinâneddin Yusuf østanbul’a GÕyâseddin’in yanÕna gizlice adam
görülür ki, babasÕnÕn 588(1192)’de ölümüyle, GÕyâseddin ilk defa olarak saltanata yollayarak, onu, ailesi ve o÷ullarÕyla birlikte, Konya’ya getirdiler.
kavuúmuú ve fakat, 593 (1196)’de Tokat meliki olan kardeúi Rükneddin
GÕyâseddin Keyhüsrev’in hangi yÕlda østanbul’a geldi÷ini bilemiyoruz. Fakat,
Süleymanúah’Õn Konya Kalesi’ne yaptÕ÷Õ hücumlara karúÕ dayanamayarak, taç ve úurasÕnÕ akla getirmek gerekir ki, Rükneddin Süleymanúah’Õn ölüm tarihi olan 6
tahtÕnÕ bÕrakarak Konya’dan çÕkÕp gitmiúti.
Zilkade 600 yÕlÕ, milâdÕn 1204 yÕlÕ 6 Temmuzuna denk olup, bu tarihte ise, Bizans
GÕyâseddin Keyhüsrev’in bu ilk hükümeti birçok iç güçlükler arasÕnda ømparatorlu÷u Lâtinlerin istilâsÕyla altüst olmuú ve ømparator III. Alexis de,
geçti÷inden, binalara ait kalÕntÕlara rastlanamamÕútÕr. YalnÕz, yeri belirsiz ve tarihsiz østanbul’dan kaçmÕútÕ. øúte, böyle bir zamanda GÕyâseddin østanbul’dan çÕkÕp,
bakÕr paralarÕyla çok az olmak üzere 593(1196)’de Konya’da basÕlmÕú gümüú Konya’ya gelebildi. KonyalÕlar önce kaleyi savunmaya çalÕúmÕúlarsa da, anlaúÕlan
paralarÕ vardÕr ki, iúte bu paralar kanalÕyla adÕ geçenin, ilk saltanatÕnÕn Keyhüsrev, oraya gelirken epeyi asker toplayabilmiú olacak ki. KuúatÕlanlar kaleyi
79
588(1192)’den 593(1196)’ya kadar sürmüú oldu÷una karar verilebilir . savunmanÕn bir faydasÕ olmayaca÷ÕnÕ anladÕklarÕndan, zaten KÕlÕçarslan da,
amcasÕna teslim olmayÕ uygun buldu÷undan, kalenin kapÕlarÕnÕ açmak zorunda
Sultan GÕyâseddin Keyhüsrev’in iste÷iyle çekilmesinden sonra ki, baúÕndan gelip kalmÕúlardÕ. øúte bu úekilde I. GÕyâseddin Keyhüsrev, ikinci, defa olarak Konya’da
geçen, bilinen olaylardan olup, gerek øslâm ve gerekse Bizans tarihçileri tarafÕndan tahta oturmuútur. Bu ikinci defa tahta çÕkÕúÕn tarihini bazÕ tarihçiler, 600(1204),
80
ve bunlardan Avrupa tarihlerine aktarÕlÕp, anlatÕlmaktadÕr . AdÕ geçen, Konya’dan bazÕlarÕ 601(1205) ve hatta 602(1206) yÕlÕnda olmak üzere göstermekte iseler de, adÕ
çÕktÕktan sonra, o÷ullarÕ øzzeddin Keykâvus ve Alâeddin Keykubâd da yanÕnda geçenin 601(1205) tarihli paralarÕ olmakla.602(1206) yÕlÕ hakkÕndaki söz çürümüú
oldu÷u halde, önce Ermenistan KralÕ Leon’un yanÕna, oradan Elbistan meliki olan olur. Bununla birlikte, eldeki belgelerle, di÷er iki tarihten hangisinin do÷ru oldu÷unu
kardeúi Mu÷iseddin Tu÷rulúah’a ve buradan Malatya meliki olan kardeúi Mu’izeddin kesin bir úekilde tâyin etmek mümkün olmayÕp, biz úimdilik øbnü’l-Esîr’in
Kayserúah’a ve oradan ùam’a ve ondan sonra da Amid (Diyarbekir) ve Ahlat’a gitti. kayÕtlarÕna dayanarak 601(1205) yÕlÕnÕ tercih ediyoruz .
83
81
ùam’da Eyyûbiler’den Melik Adil ve Ahlat’da Melik Balaban hüküm sürüyorlardÕ.
Esasen GÕyâseddin’in ülküsü, østanbul’a gitmek oldu÷undan, Ahlat’dan Karadeniz Sultan GÕyâseddin’in tahta çÕkÕúÕndan sonra, selefi olan ye÷eni III. KÕlÕçarslan’Õ
84
sahiline iniyor. øbn Bîbî, buraya «Cânit» adÕ veriyor ki, bugünkü Cânik Bölgesi olsa birkaç gün Konya civarÕnda bulunan ünlü Gâvele (Gevele) Kalesi’nde
85
gerektir. Fakat, hangi úehir oldu÷unu açÕklamÕyor. Buradan binmiú oldu÷u gemi tutuklattÕrdÕktan sonra, Tokat’a göndermiútir . Kendi o÷ullarÕndan øzzeddin
fÕrtÕnaya u÷radÕ÷Õndan, Kuzey Afrika’ya sürükleniyor. Bir geminin Karadeniz’den Keykâvus’a Malatya’yÕ Alâeddin Keykubâd’a Tokat ile birlikte Dâniúmend øli’ni
Afrika kÕyÕlarÕna gitmesi için, kesin olarak østanbul Bo÷azÕ’ndan geçmesi vermiú ve küçük o÷lu Celâleddin Keyferidun’u da yanÕnda bÕrakmÕútÕr .
86
gerekti÷inden gezinin bu kÕsmÕ karanlÕk ve úüpheli kalÕyor øbn Bîbî, GÕyâseddin’in
batÕdan dönüúünde østanbul’da kaldÕ÷ÕnÕ ve Bizans ømparatoru’na misafir oldu÷unu,
birçok izzet ve ikram gördü÷ünü söylüyor. Orada bir süre kaldÕktan sonra, Bizans Bununla birlikte, Prens Mikail’in Selçuk HânedanÕ’na uzaktan uza÷a bir yakÕnlÕ÷Õ oldu÷undan, bizce
bilinmeyen bir sebepten dolayÕ Konya’ya sÕ÷ÕnmÕú ve orada ölmüú olacaktÕr. En garibi úurasÕdÕr ki,
emirlerinden Mefrozom adÕnda birinin yanÕnda oturmak üzere, âilesi ve o÷ullarÕyla Rumca olan kitabesinde kendisine «Emîr Arslan» unvanÕ veriliyor ki, bu da Selçuklular katÕnda,
82
birlikte bir adaya götürülmüútür . kendisine ne derece saygÕ gösterildi÷ine bir delildir. Rum (Anadolu) SelçuklularÕ tarihi için çok önemli
olan bu kitabe, Selçuklu usulü sanduka úeklinde bir mezarÕn üzerinde yazÕlmÕú olup, adÕ geçen mezarÕ,
Konya civarÕnda A÷Õyos Hariton adlÕ kilise yakÕnÕnda bulunmuú oldu÷u söylenir. Önce Zile civarÕnda
79 Galib, Takvim, s. 9; Tevhîd, Katalog, s. 114; Huart, Epigraphie, s. 57: Encüme’nin OsmanlÕ kaya içine oyulmuú Rum kilisesinin kapÕsÕ önünde durmakta iken, sonradan Zile Köyü kilisesine
Tarihi’nde 592 (1195) yerine 589(1193) yazÕlmÕú olmasÕ bir yanlÕúlÕktan ibârettir (c. I, s. 183). [Bkz. taúÕnmÕútÕr. AdÕ geçen kitabe, ilk önce 1883’de, Sterret tarafÕndan (journey, nu: 229), ondan sonra l895’de
Osman Turan, Selçuklular ZamanÕnda Türkiye, s. 241’de I. GÕyâseddin Keyhüsrev’in ilk saltanatÕnÕ 1192- Cumont tarafÕndan Byzantinische Zeitschriff’de (c. 4, s. 99) yayÕmlanmÕútÕr.
1196 olarak yazÕyor. (K.G.)] 83 øbn Bîbî, GÕyâseddin’in Konya’ya geliúini 602(1206)’de gösteriyor, (Farsça Selçuknâme, s. 27).
80 Bu mâcerâda, her türlü geniú bilgi için, özellikle øbn Bîbî’ye bakÕlabilir (Farsça Selçuknâme, s. 7- øbnü’1-Esîr, Keyhüsrev’in tahta çÕkÕúÕnÕ 601 (1205) ùubatÕnda diyor. MüneccimbaúÕ, Câmiü’d-düvel’de
18; Türkçe Selçuknâme, s. 22-25). ve Tevhîd Katalog’da 601(1205) yÕlÕnÕ, Encümen’in OsmanlÕ Tarihi ise. 602(1206) yÕlÕnÕ kabul
81 Ermenúahlardan II. Sokman’Õn o÷lu øzzeddin Balaban olacaksa da øbnü’l-Esîr’e dayanarak, etmiúlerdir. [Osman Turan da, Selçuklular ZamanÕnda Türkiye, s. 268’de øbnü’l-Esîr’in verdi÷i tarihi esas
almÕútÕr (K.G.)]
Huart’Õn ifadesiyle (Epigraphie, s. 58, adÕ geçen melik, ancak 603 (1207)’de tahta çÕktÕ÷Õndan bu yön 84
araútÕrmaya muhtaçtÕr. [Osman Turan, Selçuklular ZamanÕnda Türkiye, s. 269’da, «... önce Amid Selçuklu ve OsmanlÕ tarihinde çok sÕk anÕlan bu kalenin yeri daha belli de÷ildir. [Bu kale, Konya-
(DiyarbakÕr)’de hemúiresine, sonra da Ahlat ùahÕ Balaban’a vardÕ. » demekle GÕyâseddin’in Balaban’la AltÕnapa yolu üzerindeki da÷dadÕr (K.G.)].
görüútü÷ünü kabul eder (K.G.)]. 85 øbn Bîbî’nin Türkçe Selçuknâme’sinde (s. 72), «Tokat øli’ni atasÕ Rükneddin kullandÕ÷Õ gibi,
82 Mefrozom, «Mavrozomes»‘in de÷iútirilmiú úekli olup, o yüzyÕlda tanÕnmÕú bir ailenin adÕdÕr (Huart, kararlaútÕrÕp, emir yazdÕrdÕ» demesi, bir yanlÕúlÕk olmasÕ gerekir. Çünkü, Tokat øli’ni o÷lu Alâeddin
Epigraphie, s. 58). Tesadüf olarak, yine bu aileden bir prensin kabir taúÕnÕ, 1314 (1898) yÕlÕnda Konya’da Keykubâd’a vermiú oldu÷u (s. 76)’da yazÕlÕdÕr. Bununla birlikte, III. KÕlÕçarslan, oraya oturmaya
görmüútük. AdÕ geçen prens 1297 KasÕm ayÕnÕn birinde (13 Muharrem 697), Selçuklular yanÕnda (o gönderilmiú olacaktÕr. [Osman Turan, a.g.e., s. 274’de: «Fakat, O’nun Tokat’a tâyini gerçekleúmedi»,
tarihte II. GÕyâseddin Mes’ud veya III. Alâeddin Keykubâd hüküm sürüyordu) bulunmaktayken ölen dedikten sonra, ayni sayfa, not 14’de, Ni÷deli KadÕ Ahmed ve Hamdullah Kazvinî’ye dayanarak, «kalede
Komnenos ailesinden Trabzon ømparatoru Yuanis’in o÷lu Mikail olup, mezar kitabesinde, kendisinin ana hapsedilip orada öldü÷ünü veya öldürüldü÷ünü» kaydederler (K.G.)].
tarafÕndan Mefrozom ailesine ait oldu÷u yazÕlÕdÕr. GÕyâseddin Keyhüsrev, østanbul’da bulundu÷u sÕrada, 86 øbn Bîbî, Farsça Selçuknâme, s. 39, Câmiü’d-düvel’de fazla bilgi olarak, Celâleddin Keyferidûn’a
bu aileden bir kÕz aldÕ÷ÕnÕ, hem øbn Bîbî, hem de Bizans tarihçilerinden Nikitas Hunyâtâ bildiriyorlar. da bir nahiye verip, fakat yanÕnda tuttu÷u yazÕlÕdÕr. øbnü’l-Esîr, c. 12, s. 54’de Mu’izeddin Kayserúah