Page 42 - Halil Edhem
P. 42

112  KAYSERø ùEHRø   27                 KAYSERø ùEHRø                        35  113  28

                       63
 bir kÕsÕm topra÷a sahip olmalarÕna ra÷men, GÕyâseddin Keyhüsrev, babasÕnÕn 588   sürüyordu . BurayÕ da alÕp, kardeúi Mu÷iseddin’e  verdi ve Elbistan’Õ ise kendi
                  64
 (1192)’de ölümü üzerine, Konya’da tahta çÕkarak, kendini artÕk, bütün  Selçuklu   aldÕ .
 Ülkesi’nin sultanÕ saymÕútÕ. Di÷er yönden Tokat meliki olan büyük kardeúi   Erzurum’un  fethinden sonra, Süleymanúah  Âbhâz Vilâyeti’ne ve Gürcü  øli’ne
 Rükneddin Süleymanúah, bu durumdan hoúnut olmayan kardeúlerinden bazÕlarÕnÕn   65
 deste÷ini kazandÕktan sonra, Konya’yÕ almaya, parçalanmÕú olan ülkeyi, yeniden   karúÕ savaú açtÕ. O tarihte Tamar Hatun Gürcistan Melikesiydi  øbn Bîbî, bu seferin
               hemen baúlangÕcÕnda meydana gelen,  büyük  bir meydan savaúÕnÕn anlatÕmÕnda,
 toplamaya karar vermiúti. GÕyâseddin, çeúitli zorluklar içinde, hâkimiyetini
 593(1196) yÕlÕna kadar,  devam ettirebildi ki, tarihçilerce,  bu  süre, adÕ geçenin ilk   Sultanúah’Õn tarafÕ galip  gelmiúken, beklenmedik bir  olayÕn ortaya çÕkmasÕyla,
               ordusunun geri çekildi÷ini söyleyerek, iyiye yorumlamaya çalÕúÕyorsa da, Selçuklu
 57
 saltanatÕ olarak kabul edilir . øúte adÕ geçen tarihte idi ki, Rükneddin Süleymanúah,
 ordusuyla Tokat’tan  hareketle Konya  önüne gelerek,  úehri tam. Dört ay kuúattÕ.   ordusunun bozulmuú oldu÷u sununla da bellidir ki, birlikte bulunan Melik Fahreddin
               Behramúah ve daha  birçok  emîrler Gürcülerin eline esir düúmüúlerdir. Sultan ile
 ùehir halkÕ, yeminle  söz  vermeleri  üzerine, GÕyâseddin’e ba÷lÕ kalÕp, kaleyi
 savunmada çaba göstermiúler ve kardeúine kuúatmadan vazgeçerek çekilip gitmesini,   Melik Mu÷iseddin, di÷er kurtulabilenlerle beraber kaçÕp, önce Erzurum’a ve oradan
                                     66
               Konya’ya gelebilmiúlerdir .  øbn  Bîbî’nin kayÕtlarÕna bakÕlÕrsa, Süleymanúah
 hatÕrlattÕlarsa  da, Rükneddin bu durumlara kesin olarak yanaúmayÕp, kuúatmaya
 devamda kararlÕ oldu÷undan  veya kuúatÕlmÕúlarÕn artÕk  úehri savunmaya güçleri   Gürcistan’a karúÕ bir ikinci savaú daha açmak için, Konya’da tekrar hazÕrlanmakta
               iken, hastalanarak 601(1205)  HaziranÕn yirmi beúinci günü ölmüútür. Hâlbuki,
 kalmamÕú olaca÷Õndan, Konya’nÕn ileri gelenleri, Sultan GÕyâseddin Keyhüsrev’e bir
 kötülük yapmamak, o÷ullarÕ ve mallarÕyla istedi÷i yere gidebilmek gibi bazÕ úartlarla   øbnü’l-Esîr ve di÷er Arap tarihçileri Süleymanúah, ölümünden önce Ankara meliki
               olan kardeúi  Muhyiddin Mes’ud’un üzerine yürüyüp,  Ankara Kalesi’ni birkaç yÕl
 kaleyi Süleymanúah’a teslim etmek zorunda kaldÕlar. øúte, bu görünüúte GÕyâseddin
 593(1196) yÕlÕnda saltanatÕ bÕrakarak. Konya’dan çekip gitmiú ve kardeúi Rükneddin   kuúattÕktan sonra, orayÕ da aldÕktan baúka, Melik Muhyiddin’i öldürdü÷ünü
                                                                   67
               yazÕyorlar ki, bu olayÕn da 600(1204) yÕlÕna denk gelmesi gerekir .
 Süleymanúah da Selçuklu tahtÕna oturmuútur. Anadolu SelçuklularÕndan birincisi de
 «Süleyman» adÕnÕ taúÕdÕ÷Õndan, adÕ geçen II. Rükneddin Süleyman (Süleymanúah)
 olarak anÕlmaktadÕr. Tarihçiler, Süleymanúah’Õ övüyorlar. øbn Bîbî, «bir sultandÕ ki,   63  øbn Bîbî, Farsça Selçuknâme, s. 22’de, «Alâeddin Saltukî» ve Türkçe Selçuknâme, s. 59’da yalnÕz.
 devlet  bahçesinde ve ululuk  Õrma÷Õnda KÕlÕçarslan o÷ullarÕndan, hatta Selçuklu   «Melik Alâeddin» diyor. øbnü’l Esîr, Erzurum için «Liveledi’l-Melik ibn Mehmed b. Saltuk» diyor (c. 12,
 soyundan  onun gibi güneú do÷mamÕútÕ» , MüneccimbaúÕ da, «bu  kadar iyilik ve   s. 71). MüneccimbaúÕ, c. 2, s. 577’de, bunlarÕ Erzurum’da «SÕlîkiyye» (-Saltuko÷ullarÕ) takÕmÕ diye anmÕú
 58
 59
 hayÕr sahibi oldu÷u  gibi, millete adaletli  ve melek huylu, yüce  bir sultandÕ »    ve Mehmed’in  o÷lu Melik Alâeddin zamanÕnda yÕkÕldÕklarÕnÕ söylüyor. Alâeddin’e âit para
 60
 diyorlar. Arap tarihçileri, filozoflar yoluna olan e÷iliminden söz ediyorlar  ki, bu da   bilinmemektedir.  Bu konuda ve «Saltuk»  adÕ hakkÕnda Bkz. Tevhîd,  Katalog, s. 20, not, 1.
               Saltuko÷ullarÕndan olan hükümdarÕn «Mehmed o÷lu Melikúah» oldu÷unu ve Erzurum’un 597 (1201)’de
 61
 ünlü filozof ùihâbeddin Suhreverdi ile dost olmasÕndan ileri gelmiú olacaktÕr .   alÕnmasÕ üzerine, bunun Süleymanúah tarafÕndan öldürüldü÷ünü,  ùeref b.  ùemseddin Bidlisi’nin
               ùerefnâmesine dayanarak, Defremery, Journal Asiatique, c. 13, s. 493’de yazÕyor. Yine, burada «Saltuk»
 Rükneddin Süleymanúah, tahta çÕkar çÕkmaz kardeúlerinin elinde bulunan   adÕ hakkÕnda faydalÕ bilgi vardÕr. Kâtip Çelebi, Cihânnüma, s. 28’de «Devlet-i Silîkiyye»‘den söz eder.
 topraklarÕ, onlardan alarak, Selçuklu Devleti’ni Konya tahtÕ etrafÕnda birleútirmeye   TOE’nin OsmanlÕ Tarihi, bu hanedana ait bilgi (c. I, s. 165) verir.
 karar verdi÷inden, önce Malatya’yÕ 597(1201) haziranÕnda, kardeúi Mu’izeddin   64  Bu açÕklama,  øbn Bîbî, Farsça  Selçuknâme, s. 21, Türkçe  Selçuknâme, s. 57’den alÕnmÕútÕr. Bu
 Kayserúah’dan alÕp, oradan  Erzincan meliki olan damadÕ Mengüceko÷ullarÕndan   hususta úu kaynaklara da bakÕlabilir. Huart, Epigraphie, s. 58; Tevhîd, Katalog, s. 73’de MüneccimbaúÕ,
 62
 Fahreddin Behramúah’Õ görmeye gitti  ve yanÕnda gerek bu, gerek kendisine sadÕk   GaffarÕ ve  ùerefnâme’ye dayanarak, Erzurum’un  alÕnÕúÕnÕ 593(1202) olarak kaydediyor. Melik
 olan kardeúi Elbistan Meliki Mu÷iseddin Tu÷rulúah bulundu÷u halde, ordusuyla   Mu÷iseddin Tu÷rulúah’Õn Erzurum’da basÕlmÕú 613 (1216) tarihli bir gümüú parasÕ bilinir (Galib, Takvîm,
               s. l3).  AdÕ geçen  eserde Mu÷iseddin’in Erzurum’a sahip oluúu 589 (1193)’de gösterilmiú olmasÕ, bir
 üzerine yürüdü ki, burada Saltuko÷ullarÕndan Mehmed o÷lu Melikúah hüküm   yanlÕúlÕktan ibârettir. Melik Mu÷iseddin’in bakÕr paralarÕ, varsa da tarih ve basÕlÕú yeri bulunmadÕ÷Õndan
               Elbistan’da mÕ, yoksa Erzurum’da  mÕ basÕldÕklarÕ belli de÷ildir (Tevhîd,  Katalog, s. 123). AdÕ geçen
               melikin Bayburt Kalesi’nde üç kitabesi bulunup, bunlardan biri 610(12l3) tarihini taúÕr. Di÷erlerinde tarih
               yoktur. Her üçünde de  «Ebü’l-Baris» unvanÕnÕ taúÕyor ve yalnÕz birinde «sultan» unvanÕnÕ takÕnÕp,
                                                              di÷erlerinde sadece «melik» unvanÕyla yetiniyor. O zamanlar, küçük beylikler bile çekinmeden «sultan»
 57  I. GÕyâseddin Keyhüsrev’in 593(1196) tarihli Konya’da basÕlmÕú bir gümüú parasÕ, Ahmed Tevhîd   unvanÕnÕ taúÕyorlardÕ. (Lehmann-Haupet, s. 28). Mu÷iseddin’in Erzurum’da hâkimiyeti 622(1225) yÕlÕna
 Bey’de görülmüútür. Buna dayanarak, ço÷unlukla kabul edilen, 592(1195-96) tarihini düzeltmek gerekir.    kadar devam etmiú olup, ölümünden sonra yerine o÷lu Rükneddin Cihânúah geçmiú ve 627 (1230)’de
 58  Türkçe Selçuknâme, s. 45.    Sultan Alâeddin  Keykubâd, bunun hâkimiyetine son vermiútir.  øleride VII ve VIII nolu kitabelerin
               açÕklanmasÕna bakÕlabilir. Melik  Mu÷iseddin Tu÷rulúah’Õn bir de kÕz kardeúi oldu÷u Uluborlu’da
 59  Sahâyif, c. 2, s. 563; Tevhîd, “Selçukî Devleti’nin ønkÕrazÕ”, TOEM, I, s. 36.    yaptÕrdÕ÷Õ Ulu Câmi’nin 629(1232) tarihli kitabesinden anlaúÕlÕr.  TOEM’da «øslâmî Kitabeler»
 60  øbnü’l-Esîr, c. 12, s. 82; Ebu’1-Fida, øbn Haldun; Camiü’d-düvel bu konuda úöyle yazÕyor: «Felsefe   makalesinden «Uluborlu» bölümünde (yÕl, 1330, s. 149, not 2-5), Tu÷rulúah’a ait bazÕ bilgiler vardÕr.
 ve filozoflarÕ severdi. O derece ki,  bu yüzden onu inanç bozuklu÷u, din ve  úeriata karúÕ ilgisizlikle   65  Melike Tamar III. Giorgi’nin kÕzÕ olup, 1184’den 1211 veya 1212’ye kadar hüküm sürmüú ve ilkin
 suçladÕlar. Ancak, kendisi akÕllÕ olup, hiçbir úey söylemezdi. »   bir Rus prensiyle evlenmiútir. Bkz. Brosset,  Gürcistan Tarihi  (Fr. ), kÕsÕm,  II, s. 403’de  melikenin
 61   «Maktul: Öldürülmüú» ve  «Katîlullah: Öldürülmüú» adÕyla da bilinen ve lakabÕ  ùihabeddin   paralarÕnda Arapça olarak, «Hz. øsa’nÕn taraftarÕ olan Giorgi kÕzÕ, dünya ve dinin yücesi, büyük melike
 Suhreverdi olan Emirek o÷lu Habeú o÷lu fetihler sahibi Yahya, 549(1154-55)’da Suhreverdi’de do÷muú,   Tamar (Thamara)—Allah onun yardÕmlarÕnÕ azîz eylesin-» yazÕlÕdÕr. Bkz. Langlois,  Ortaça÷da Gürcü
 585(1189)’de inanç bozuklu÷u ve Selâhaddin Eyyûbî’nin o÷lu Halep Meliki, Melik Zâhir GÕyâseddin   MeskûkâtÕ, s. 22.
 Gâzi’yi yoldan çÕkarmakla suçlanarak, Selâhaddin’in emriyle ùam’da öldürülmüútür. Bkz. øbn Haldun, c.   66  øbn Bîbî, Farsça  Selçuknâme, s.  20;  Camiü’d-düvel’de bu savaúÕn 598(1202) Temmuzunun
 2, s. 388; Rodosî-Zâde, Tercüme-i Vefeyâtu’l-A’yân, c. 2, s. 311; Sâmi, Kâmûsu’l-Âlâm.    baúÕnda oldu÷u ve Süleymanúah’Õn yenilgisi de açÕkça yazÕlÕdÕr.
 62  Bundan anlaúÕlÕyor ki, Erzincan  Mengücekleri bu tarihte, Süleymanúah’a boyun e÷miúlerdi.   67  Câmiü’d-düvel’de Ankara kuúatmasÕnÕn üç yÕl sürdü÷ü yazÕlÕdÕr. Müze-i Hümâyun’da Melik
 Bununla beraber,  paralarÕnda adÕ geçenin adÕ  yoktur. (Tevhîd,  Katalog, s. 88). Mengüceko÷ullarÕndan   Muhyiddin Mes’ud’un bir bakÕr parasÕ varsa da, tarihinin birler hanesi bozuktur (Tevhîd, Katalog, s. 122).
 Divri÷i’de hüküm süren kolun, Sultan Süleymanúah’Õn üstünlü÷ünü kabul etmiú olduklarÕ, paralarÕna   Ahmed Tevhîd Bey’de 590(1194) tarihli bir bakÕr ve bir özel kolleksiyonunda da 589(1193) tarihli bir
 sultanÕn adÕnÕ yazdÕrmalarÕndan anlaúÕlÕyor. Bkz.  Tevhîd,  Katalog, s. 523; Corpus,  Sivas Divri÷i   gümüú parasÕ tarafÕmÕzdan görülmüútür. Ankara’da  Melik Mes’ud adÕna 594(1198) tarihli bir kitabe
 Kitabeleri, s. 59 ve 104-105.    vardÕr.
   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47