Page 38 - Halil Edhem
P. 38

108  KAYSERø ùEHRø   23                 KAYSERø ùEHRø                        31  109  24

 41
 øzzeddin KÕlÕçarslan’Õn o÷ludur . Kitabelerde alÕúÕlan usûl dÕúÕ bu metinde babasÕnÕn   yazÕlÕdÕr. øúte görülüyor ki, ülkenin taksimi 587 (1191)’de de÷il, belki 586 (1190)
 42
                                                                45
 adÕnÕn geçmemesi dikkati çeker .   yÕlÕ içinde ve hatta bundan biraz daha önce yapÕlmÕú olacaktÕr .
 Tarihçiler, II.  KÕlÕçarslan’Õn iyili÷ini övüyorlar.  øbnü’l-Esîr (c.  12, s. 37)   II. KÕlÕçarslan ülkesini üleútirmekle beraber, en küçük o÷lu  olan GÕyâseddin
 «Kendisi iyi idare, büyük heybet, bol adalet sahibi olup, Anadolu’da birçok gazalar   Keyhüsrev’i saltanata veliaht tâyin ederek, kendisini Konya’ya çekmiútir ki, bu da
 yapmÕútÕr» diyor. Bununla beraber memleketini ölmeden önce, on  bir (bir  görüúe   bir ikinci siyâsî hata teúkil eder. Çünkü, bu durum ayrÕca nifak ve ayrÕlÕklara sebep
 göre on iki) o÷luna üleútirmiú olmasÕ, siyaset bakÕmÕndan büyük bir hata olup, bunu   olup, yukarÕda sözü edildi÷i gibi, daha hayatta iken, de÷il yalnÕz o÷ullarÕnÕn birbirine
 43
 da kendisinin yaúlÕlÕ÷Õna veya o÷ullarÕna olan düúkünlü÷üne ba÷lamak gerekir . Bu   karúÕ mücadelelerini, hatta onlarÕn kendisine karúÕ ayaklandÕklarÕnÕ da görerek, artÕk
 üleútirmeyi adÕ geçen sultanÕn hangi yÕlda yaptÕ÷Õ  kesin bir  úekilde belli  de÷ildir.   ömrünün sonuna kadar rahat ve huzuru kalmamÕútÕ.  Bu olaylarÕ tarihler de geniú
 Elimizde mevcut bulunan en eski Selçuklu tarihçilerinden øbn Bîbî ve Aksarayî yÕlÕ   olarak içine almakta olup, bize burada gerekli olan kitabemizde adlarÕ yazÕlÕ bulunan
 bildirmiyorlar. Gerçi,  øbn Haldun (c.  I, s. 167),587 (1191) yÕlÕnÕ göstermiúse de,   medrese mimarÕ Hasan ile Melik Nureddin Sultanúah’Õn durumlarÕdÕr ki, topraklarÕn
 eserleri çok daha güvenilir olan  øbnü’1-Esîr (c. 12, s.  20), Frederik  Barbaros’un   bölünmesinde buna Kayseri ve ba÷lÕ yerler düúmüútü. Bunun üzerine øbnü’l-Esîr’de
 HaçlÕ ordusuyla Konya  havalisine varmasÕnÕ 586  (1190) yÕlÕnda olmak  üzere   (c. 12, s. 38), bu bölümde rastladÕ÷ÕmÕz, faydalÕ bilgileri özet olarak alÕyoruz. AdÕ
 kaydederek,  bu nedenle KÕlÕçarslan o÷ullarÕndan her  birinin bir vilâyete  sahip   geçen tarihçi, II. KÕlÕçarslan’Õn ölümü hakkÕnda iki rivâyet aktarÕr. Birincisi úudur ki,
 oldu÷unu ve KÕlÕçarslan’Õn da, o÷lu Kutbeddin Melikúah’Õn yanÕnda âdeta tutuklu   Sivas ve  Aksaray Meliki Kutbeddin Melikúah, babasÕ KÕlÕçarslan’Õ tamamÕyla
 gibi bulundu÷unu ve iúte bu iç çekiúmeden dolayÕ, HaçlÕlara karúÕ ülkeyi savunmak   hükmü altÕna aldÕktan ve veziri  øhtiyareddin Hasan’Õ da öldürdükten sonra,
 44
 mümkün olmadÕ÷ÕnÕ açÕklÕyor . Yine,  øbnü’l-Esir’de  (s. 32), KÕlÕçarslan   Kayseri’yi kardeúi Nureddin Sultanúah’Õn elinden almak üzere, babasÕnÕ da yanÕna
 o÷ullarÕndan Malatya  Meliki Muizeddin Kayserúah’Õn 587 (1191) Eylülünde   alarak, ordusuyla  adÕ geçen  úehre gitmiúse de, Kayserililer kapÕlarÕnÕ
 Selâhaddin Eyyûbi’nin yanÕna giderek Sivas meliki olan kardeúi Kutbeddin, babasÕnÕ   açmadÕklarÕndan, kaleyi kuúatmaya mecbur kalmÕútÕr. Ancak, Kutbeddin’in elinden
 esir durumunda tutup, kendisine saltanata ait hiçbir yetki bÕrakmadÕktan baúka,   kurtulmak için KÕlÕçarslan, bu  aralÕk, bir çaresini  bularak. Kayseri  Kalesi içinde
 Malatya’yÕ da zorla elinden almak istedi÷inden dolayÕ yakÕnÕp, yardÕmlarÕnÕ istedi÷i   bulunan Nureddin’in  yanÕna sÕ÷ÕndÕ÷Õndan, artÕk Kutbeddin kuúatmadan
               vazgeçmekle, Aksaray ve Konya taraflarÕna çekilmiú ve burayÕ zapt etmiútir. Sultan
               KÕlÕçarslan ise, bundan sonra oturacak bir yer bulamadÕ÷Õndan, o ihtiyarlÕ÷Õnda bir
               o÷lundan di÷erine gitmek ve yüz verilmedi÷i  halde, bir  birine, bir di÷erine baú
                                                              e÷mekle ömrünü geçirmiútir. Sonunda Burgulu (Uluborlu) meliki olan küçük o÷lu
 41  II. KÕlÕçarslan’Õn ölüm tarihini, øbn Bîbî, ay göstermeyerek 588 (1192) diyor. øbnü’1-Esîr ve Ebu’1-  Keyhüsrev’in yanÕna varÕp, her  nasÕlsa,  bundan iyi davranÕú görmüú ve onunla
 Fida, ayni yÕlda  úabanÕn ortalarÕnÕ (26 A÷ustos 1192) ve  øbn Haldun, adÕ geçen  yÕlÕn ortalarÕnda   birlikte Konya’nÕn Kutbeddin’den  geri alÕnmasÕnÕ baúardÕktan sonra, Aksaray’Õ
 kaydediyorlar. Takvîm-i Meskûkât-Õ Selçukiyye’de ve buna ba÷lÕ olarak Necib AsÕm’Õn Türk Tarihi’nde (s.   kuúatmÕúsa da, bu arada KÕlÕçarslan hastalandÕ÷Õndan Konya’ya geri dönmüúlerdir .
                                                                                 46
 41) 589 (1193) yÕlÕ yazÕlÕysa da, MüneccimbaúÕ’ndan ve Hammer’den alÕnmÕú olmasÕ gereken bu tarih bir
 yanlÕúlÕktan ibârettir.     øbnü’l-Esîr’in ikinci rivayeti ise  úöyledir: KÕlÕçarslan, ülkesini  bölüútürdükten
 42  Bu kitabenin suretini, Merhum Ahmed Nazîf Efendi vermiúti. Kitabede geçen Sultan ùâh, adÕnÕ   sonra, kendisine piúmanlÕk gelip, bütün topraklarÕnÕ büyük o÷lu  olan Kutbeddin’in
                                                                   47
 tarihçiler bazen «Sultanúah» úeklinde bir arada yazÕyorlar. [Biz bu úekliyle yazdÕk].    48
 43  Tarihçiler bu üleútirmeyi de÷iúik olarak aktarÕrlar. øbn Bîbî, (Farsça) Selçuknâme, s. 20’de 12 o÷lu   çÕkarÕna olarak,  yeniden birleútirmeyi tasarlayarak , bunun gerçekleúmesini temin
 oldu÷unu söyledi÷i halde, s. 5’de 11  o÷lunu  úöyle sayÕyor: 1-Rükneddin Süleymanúah: Tokat, 2-   amacÕyla Selâhaddin Eyyûbi’nin kÕzÕnÕ bu o÷luna almak istemiúse de, di÷er o÷ullarÕ
 NasÕreddin Berkiyarukúah: Niksar, 3-Mu÷iseddin Tu÷rulúah: Elbistan, 4- Nureddin Sultanúah: Kayseri, 5-   bundan haberleri olarak, babalarÕna karúÕ isyân ve onu dinlememeye karar vermiúler
 Kutbeddin Melikúah: Sivas ve Aksaray, 6-Muizeddin) Kayserúah: Malatya, 7- Sancarúah: Erakliya   ve bu suretle babalarÕnÕn onlar üzerinde olan etkisi artÕk, tamamÕyla sona ermiúti.
 (Ere÷li), 8- Arslanúah: Ni÷de, 9- Nizameddin Argunúah: Amasya, 10- Muhyiddin Mes’udúah: Engüriye   Fakat, yukarÕda sözü edildi÷i üzere, yalnÕz GÕyâseddin  Keyhüsrev’den biraz iyi
 (Ankara), 11- GÕyâseddin Keyhüsrev: Burgulu (Uluborlu); [Bkz. øbn Bîbî, Selçukname, Tercüme eden:   davranÕú gördü÷ünden,  bununla bir iú yapabilirim zannÕyla kendisine «Ben,
 Mürsel Öztürk, Ankara 1996, c. I, s. 41]; Aksarayî’nin Selçuknâme’sinde de, 11 o÷lu oldu÷u yazÕlÕysa da,
 yalnÕz 10’unun adlarÕ sayÕlarak, Ni÷de’ye sahip olan Arslanúah’Õn adÕ geçmiyor. Mîrhand,  Ravzatü’s-  lanetlenmiú o÷lum Mahmud’a (yâni, Kayseri Meliki Nureddin Mahmud Sultanúah’a)
 Safa, c. IV, s. 105’de adlarÕnÕ vermeyerek, 12 o÷lu oldu÷unu söyler. Handmîr, Habibü’s-Siyer, c. 2, cüz,   karúÕ yürüyüp, Kayseri’yi elinden alaca÷Õm ve sen de benimle birlikte geleceksin»
 4, s. 115’de Ni÷de Meliki Arslanúah’Õ anmayarak 10 o÷lunu sayÕyor. Aksarayî ve bu ülkenin taksimini   demesi üzerine savaú hazÕrlÕklarÕnÕn tamamlanmasÕndan  sonra, Kayseri’ye
 daha noksan olarak yazan øbnü’l-Esîr, c. 12, s. 37’de GÕyâseddin Keyhüsrev’e düúen pay için Burgulu
 yerine Konya’yÕ göstermiúler ve meskûkât ilmine ait olan eserlerde de, bu görüú kabul edilmiútir. Bkz.
 Galib,  Takvim, s. 11, Tevhid,  Katalog, s.  118, Burgulu E÷ridir Gölü’nün batÕsÕnda bulunan Konya   45  Müneccimbaúi,  Camiü’d-düvel’de 580(1184) diyor. Galîb,  Takvîm’de (s. 10, 11) kayna÷ÕnÕ
 úubelerinden «Uluborlu (eski Apalonya)» olmasÕ zannedilir. [Uluborlu, bugün Isparta’nÕn tarihî, güzel bir   vermeyerek 584 (1188-89) yÕlÕnÕ kabul etmiútir.  Necip AsÕm, Türk  Tarihi’nde (s. 459) ve TOE’nin
 ilçesi olup kirazÕyla ünlüdür.] Bkz.  Astrenic, s. 142,  151. Tevhîd,  Katalog, Önsöz, s. 12. TOEM’da   OsmanlÕ Tarihi’nde (c. I, s. 183) aynÕ yÕlÕn gösterilmesi, belki Takvîm’e dayanarak olacaktÕr. Bu devir
 yayÕnladÕ÷Õm, Anadolu’da øslâmî Kitabelerden «Uluborlu», yÕl 1330, s. 148, not, 1. Hüseyin Hüsameddin   için çoklukla, Cenâbî’den aktaran Hammer de 584 (1188) göstermiútir (Fr. trc, c. I, s. 29). [Osman Turan,
 Efendi, Amasya Tarihi, c. 2, s. 367’de, KÕlÕçarslan o÷ullarÕndan bazÕlarÕnÕn Amasya’da vâlilik ettiklerini   Selçuklular ZamanÕnda Türkiye, s. 217’de “Selçuklu Devleti’nin Feodal Taksimi” baúlÕ÷Õ altÕnda, taksim
 yazÕyor. YazarÕn, gerek bunlara ve  gerekse Selçuklu  sultanlarÕnÕn hepsine «han» unvanÕ vermesinin   tarihini “1182-1188 arasÕnda ve galiba 1186’da” diye yorumlar (K.G.)]
 nedeni anlaúÕlamÕyor. Bu unvana onlarÕn, ne paralarÕnda, ne de kitabelerinde asla rastlanamaz.
                  46  Ebûl-Fida, c. 3, s. 88’de, KÕlÕçarslan’Õn Aksaray kuúatmasÕ sÕrasÕnda hastalanarak, öldü÷ünü ve
 44   øbnü’ø-Esîr, Konya’nÕn HaçlÕlar tarafÕndan gerçekten kuúatÕldÕ÷ÕnÕ söylüyorsa da, zaptedildi÷ini
 kaydetmeyerek, tersine Frederik ile KÕlÕçarslan’Õn Konya önünde birbirleriyle anlaútÕklarÕnÕ ve bunun   cenazesinin o÷lu GÕyâseddin Keyhüsrev tarafÕndan  Konya’ya götürülüp, orada gömüldü÷ü  ve az bir
               zaman sonra da,  Kutbeddin Melikúah’Õn öldü÷ünü yazÕyor,  øbn Haldun, c. 5, s. 168’de KÕlÕçarslan’Õn
 üzerine HaçlÕlarÕn, güneye do÷ru yollarÕna devam ettiklerini yazÕyor. Avrupa tarihçilerine göre, Konya,   Konya’da veya Kayseri önünde öldü÷ünü söylüyor.
 HaçlÕlar tarafÕndan büyük bir çarpÕúma neticesinde 18 MayÕs 1190 yÕlÕnda alÕnmÕú ve altÕ  gün orada   47
 kaldÕktan sonra, Lârende’ye do÷ru yollarÕna devam etmiúlerdir. Bkz. MuralÕ, c. I, s. 239. AdÕ geçen tarih    øbnü’l-Esîr, c. 12, s. 32.
 586(1190) yÕlÕnÕn 11 rebiülâhirine denktir.    48  Bu görüúü, Gülúen-i Tevârîh’e dayanarak, Necip AsÕm da Türk Tarihi, s. 409, not, 2’de yazÕyor.
   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43