Page 102 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 102

Hasan Nail Canat Hikâye Yarışması

            komşularımın zilini bastım. “Evimi su bastı.” Yardım eden olmadı. Kucağımda
            emekleyen küçük bir bebek… Onu aradım. “Ezan okundu. İmamın işi varmış,
            namazı bana bıraktı.” dedi. Omuz silktim. “Sana ihtiyacım var” dedim. Zil
            çaldı. “Ben seni ne zaman aradım da sen buraya vardın” dedim içimden. Şimdi
            yamalar yapıyorum. Dikişler atıyor.
               Yine ceviz ağacına dönüyorum. Sen niye ceviz ağaçlarını çok severdin ki?
            Ektiğin tüm ceviz ağaçlarına koşarken heyecanlarını yüklenirdin. Şimdi onlar
            yemyeşil oldu. Ceviz vermeye başladılar. Kırmızı şeritlere alındı diye ceviz ağacı
            incinmiş midir? Sen incindin mi? Sırrım incinmiş midir?

               Kapımın zili çalıyor. Karakola gitmem gerektiğini söyleyen iki polis memuru
            kapının eşiğinde duruyor. Merdivenlerden yavaşça iniyorum. Her basamakta
            geriye, tanımadığım bir “ben” bırakıyorum aslında. Polis aracı ceviz ağacının
            yüz metre ilerisinde duruyor. Deli Nazım ceviz ağacının etrafında dolaşıyor.
            Polis, adamcağızın yanından geçerken yanındaki polise bakıp gözlerini hafif
            kısıyor ve ellerini iki yana sallıyor “Eee ne demişler ceviz gölgesi kız gölgesi…”

               Polis aracına binmeden ceviz ağacından bir yaprak koparıp avucumda sıkı-
            yorum. O, elimden tutuyor sanki. Kokusuna da yaklaşınca daha bir gevşeme
            içinde buluyorum kendimi. Gönül suyumdaki balık kımıldıyor gibi oluyor. Ama
            yine de Deli Nazım’ı kıskanarak araca biniyorum. O, ceviz ağacının yanına
            Nazım’ı götürüyor. Ben ise sırrımın nereye gittiğini bile bilmiyorum. Ayak ses-
            lerimize Zeliha teyzemin sesi eşlik ediyor. Kelimeleri kulağımda yankılanıyor.
            “Söylenenler doğru muymuş? Adam mı öldürmüş? Ne vakit çıkardınız? Yazık,
            yazık… Bak hiç utanıyor mu? Mahcup edanı sevsinler…” Polis memuru yan bir
            bakış fırlatıyor. “Teyzem adam olduğunu kim söyledi. Sen gömerken mi gördün
            öldürürken mi?” Tedirgin ve telaşlı Zeliha teyzem yine odaya doğru çekiyor
            başını. “Ben bir şey görmedim. Komşuların dedikodusu mahalleyi çalkalıyor.
            Ben torunumu bekleyip tespihimi çekerim.”

               Araca biniyoruz ve talip olmadığım bir yola yolcu oluyorum. Polis, arka-
            daşını uyarıyor. “Neden yaşlı kadıncağızla uğraşıp korkutuyorsun ki?” Polis
            memuru bu defa daha keskin bakışlarını yerleştiriyor yüzüne ve elini sertçe dizine
            vurarak “Bırak ya böyle insanlar meraklarını doyurmak için bizimle uğraşır.
            Asılsız bir ihbar yüzünden saatlerdir toprak altında adam arıyoruz.” diyerek
            günün öfkesini araca kusuyor. Şoför koltuğundaki arkadaşı sözü teslim alıyor.
            “Sorma ya… Ne ceviz ağacıymış. Ben bu ceviz ağacının toprağına verdiğim


            102
   97   98   99   100   101   102   103   104   105   106   107