Page 105 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 105

Ceren Türkkan | Bülbülü Kargalar Öldürdü
                                   Bülbülü Kargalar Öldürdü


                                         C e r en T ür kkan







               Bir ekin ekerler önce toprağa, nazenin, incecik bir ekin. Sonra ekin gürler,
            patlar, yekinir ayaklarımızın altındaki kara toprakta, harmanlar taşıverir, ovalar
            pamuğa yetmez olur. Böyle zamanlarda, öte köylerden de evvel ulaşabilmek
            için pamuğa, sırtlarına vurdukları küfelerle, iç içe koyup dürdükleri çulaki
            giyitlerle, yükte hafif pahada ağırda varsa bir şeyler alırlar yanlarına, at, eşek,
            çoluk çocuk, genç ihtiyar, ana bacı, sülale içinde sülale, çıkarlar yola amma
            Çukurova yolları başa bela ki ne bela.
               Hani şu yerle göğü ayıran ufuk çizgisinin ötesinde, varlık ile hiçliğin tekinsiz
            hudut çizgisinde, güneş bir kor gibi damgalanınca asumanın çehresine, işte o
            vakit baba bir başka adam olur çıkardı. Sessizlikle oyalanan dili, tüm şiddetiyle
            saldırmak için sabırsızlanır, adımlarından başlayan telaş tüm benliğini kuşatırdı.
            Sonra bir ara, yüzünün en saklı, en tenha köşesinde bir belirip bir kaybolan
            sinsi tebessümlere tanıklık ederdi çocuk gözleri oğlanın. O zaman anlardı ki
            Osman, öte yanda şıkırdım gibi açan beyaz cennet sökülecek köylülerin açlıkla
            savaşan bilekleri tarafından.

               Gürültüyü de sevmezdi pek, ne baba ne de Osman. Her yaz, az ötede beyaz
            bir düşe batmış tarlaları coşkuyla doldurunca erken varan onca köylü, bir hen-
            gâmedir giderdi. Hasat zamanı çadırlar kurulur, dallı güllü entarisiyle salınan
            kızlar delikanlılardan evvel başlarlardı pamukları toplamaya. Beşir Ağa’nın
            tarlası erişmesi zor bir zirve, pamuk toplamak hayatta kalma mücadelesi…
               Ve baba, tok, gür sesiyle emirler ve öğütler yağdırarak dolanır, etrafı kolaçan
            eder, olası pamuk hırsızlığına karşı bekçiyi defalarca kez uyarırdı. “Senden bili-
            rim.” demeyegörsün, bekçiye uyku haram… Babanın şeytana bile diz çöktüren
            gözleri gözlerini, kelimeleri yüreğini nişan aldı mı ufarak çocuk elinde tuttuğu
            şiir kitabını usulca yana bırakırdı. Baba’ya göre ondan adam olmazdı, şiir
            okuduğundan. Ya şiir yazmaya çalıştığını da öğrenirse? Allah korusun, evden
            bile kovardı!


                                                                                    105
   100   101   102   103   104   105   106   107   108   109   110