Page 139 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 139
Önder Yılmaz | Adın Yûnus Ola!
Adın Yûnus Ola!
Ö nd e r Yılma z
Muskalarla kutsanmalı hayatımın bütün hikâyeleri.
Muskalarla bahşetmeliyim Çalab’ın adına.
Muskalarla kederin kader kapısına varmalıyım.
Ola ki bu hikâyemden yana şüphesi olanlar varsa çaputlarla asmalı ruhunu.
Tüm bu şeylerin de bir adı olmalı…
Henüz varılmayan dergâha koşup Tapduk Emre’ye haber vermeli. Molla
Kasım’a, mağaranın hikmetinden ve sofrasından söz etmeli.
Sonra gecenin rüya diye bir kabul olunmuş duası olmalı. Ve onu bilmeliyim.
Bu dua, bir yerlerden alınıp bana kadar gelmeli. O vakit nerede olursam olayım
o duayı etmeliyim. Gecenin dilindeki rüyada, delilerin sokaklarında, evleri ve
şehirleri büyüten çocukların lunaparklarında…
Orada dur işte! Sana gecenin gördüğü rüyanın duası yok. Bu sana müstahak.
Hiç duygu sömürüsü yapma.
Sen misin gecenin rüyasının duasını duymak isteyen? Tüm o duanın sırlarını
bilmek isteyen sen değil misin?
Evvelce çocuklukla, sırf adağım olsun diye o duayı duymak için bildiğim tüm
duaları edip aklıma getirip çaput yapıp bir ağaca astım. Onların renklerini…
Çaputlar o kadar rengârenkti ki artık gökkuşağından elbise beğen. Renklerine
bir bir bakarken sesleri, rüyaları, duaları ve elbiseleri de olsun istedim. Öyle
ya hem bildiğim duaları okuyacağım hem de gecenin rüyasının duasına yakla-
şacağım, diye düşündüm. O dua bu dua derken işte gerisi geldi. Dua derken,
herhangi bir dine mensup birinin özel bir vakitte, tam da insan ihtiyaç duyarken
kendiliğinden başlayan duasından söz ettiğimi unutmayın. Yahut yer ve gök
arasında, önünde, sağında, solunda asılı duran her ne varsa onlardan da biraz.
139