Page 153 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 153
Özge Korkmaz | Akik
Konserde olmayacak bir şey oldu. Bir kadın, muhtemelen tek başına gelmişti.
Herkes ayakta eşlik ederken o arka masaların birine oturmuş sadece dinliyordu.
Dalıyordu gözleri, bunu görebiliyordum, belki doluyordu da. Yanına gitmek
istedim. Tanışmak istedim nedensizce. Omuzlarına dökülen dalgalı, siyah saç-
ları vardı. Ama onu öyle görünce… -Öyle görünce ne? Öyle görünce için gitti.
Öyle görünce gidip sarılmak istedin. Senin gözlerin çok güzel, yaş dolmasın
demek istedin. Tanımıyorsun ki onu. Kim olduğunu bilmiyorsun. -Son şarkımı
da söyledikten sonra indim sahneden, kulise gitarımı bırakıp onun olduğu yere
gittim. Çoktan gitmişti.
Çalışmaya başlayalı üç ay olmuştu. Her sabah Rasim amcadan önce dükkânı
açıyor, çayı demliyor ve yerlere paspas çekiyordum. Sonra bütün gün rafları
düzenliyordum. Bir gün yeni gelen kitapları yerleştirirken daha önce duymadı-
ğım bir şarkı çalmaya başladı radyoda.
Kazdıkça büyüyor ah, çukuru kalbimin
Yaza yaza delindi, satırı mektubun
Kalmadım ben bana
Kördüğüm bu canım, çözen yok
Çözülsem bile görecek mi gözüm?
İşimi bırakıp sonuna kadar dinledim. Benim hikâyemi bana anlattı. Sonra
unuttuğum bir şeyi hatırlattı. Kolye. Gömdüğüm yerde unutmuştum. Buraya
gelirken onu almak aklıma gelmedi. Kendimi suçlu hissettim. Annemin bir par-
çasını bırakmıştım orada. Gidip almalıydım ama o yere tekrar dönecek cesaretim
var mıydı? Kalbini bir kez daha toprağın altına gömmeye cesaretin var mı?
İşten çıkınca bir bilet aldım. Sabaha karşı orada olacaktım.
Otobüsten indim, servisle mahalleye kadar geldim. Gün ağarmak üzereydi.
Her şey bıraktığım gibi, her şey taze. Acı taze. Okuldan çıkıp eve yürüdüğüm
günler gözümün önüne geldi. Aldırma, arkana bakmadan yürü. Eve gidince
geçecek hepsi, uyuyunca bitecek. Dedenin dizlerine yatıp, o ellerini saçında gez-
153