Page 154 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 154

Hasan Nail Canat Hikâye Yarışması

            dirince senin… Bu acı kalbini hep sızlatacak. Kalbini temiz tut, bir gün bitecek
            her şey. Tut kendini ağlama. Hem ne derler, birkaç yıl sonra gülerek hatırlaya-
            caksın bu günl… inanma buna, bu palavra. Neyi gülerek hatırladın ki şimdiye
            dek. Haksızlık etme, deden bir gün elinde bir kutu akide şekeriyle geldiğinde
            güldü gözlerin. O olmasa nasıl tahammül edecektin? O yok, nasıl tahammül
            edeceksin? Ağlama tut kendini. Hem eve gidince hepsi geçecek bunların. Dedenin
            dizlerine yatıp, o ellerini saçında gezdirerek dua edince senin için…

               Evin önüne geldiğimde avuçlarımı sıktım ama, gözümden yaşlar döküldü bu
            sefer. Kendimi tutmadan, doya doya ağlamak istedim. Etraf aydınlanmıştı. –Bak
            sabah oldu yine. Olmaz sandığın her gecenin sabahı oldu.- Eve girmemeye karar
            verdim. Henüz kimseler uyanmadan bahçeye inip kolyeyi almak istedim. Bordo
            akik. Annemin en sevdiği taşmış, öyle dedi dedem. Bahçeye indim. Yerini hiç
            unutmamıştım. Eşelemeye başladım ellerimle. Acıyordu, aldırmadım. Henüz
            yeni kazmaya başlamıştım ki bir poşet takıldı elime. Çıkarmak için biraz daha
            eşeledim. Poşetin içinde bir kağıt vardı. Hemen açıp baktım. Şöyle yazıyordu:
               Sokaktan geçerken köpeklerin havladığını duydum. Bir kediyi sıkıştırdıklarını
            düşündüğüm için bahçeye indim, öyle bir şey varsa köpekleri bahçeden çıkara-
            caktım. İndiğim zaman toprağı eşelediklerini gördüm, kenarda da bu kolyeyi
            buldum. Bu kolyenin buraya gömüldüğünü tahmin ediyorum ve kaybolmaması
            için alıyorum. Eğer kolyenin sahibi isen bu notu okuduğunda bana ulaşabilirsin.
            Sahibi için saklıyor olacağım. Gazi Apartmanı, daire yedi.

               Bu neydi şimdi? Oysa kolyeyi çok derine gömdüğümü hatırlıyordum. Verilen
            adres bir alt sokakta fakat yalnız başıma hiç tanımadığım birinin evine gitmek
            fikri, bana mantıklı gelmiyordu. Ama kolyeyi bulan kişi iyi niyetli olmasa neden
            not bıraksın? Alıp giderdi. Karar vermem gerekliydi. Buraya o kolyeyi almaya
            geldiğime göre her türlü tehlikeyi de göze alıp bulan kişinin evine gitmeliydim.
            Öyle de yaptım.

               Saat sabahın altısı. Bu saatte insanları rahatsız etmemeliydim, fakat bek-
            leyecek zamanım da yoktu. Geride bıraktıklarımla yüzleşmek zor geliyordu.
            Cesaretimi toplayıp zili çaldım. Yaklaşık on saniye sonra kapı açıldı. İçeride o
            şarkı çalıyordu, duydum.
               Sorma dikene, sorma

               Bilmez gülümü benden iyi


            154
   149   150   151   152   153   154   155   156   157   158   159