Page 160 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 160

Hasan Nail Canat Hikâye Yarışması

               “Sana bir hekaye anlatacam.” dedi.”İrahmetlik dedem hekaye etmişti bunu.
            Kurtların arasında kalan adamın hekayesini.

               Bizim dağ köylerinde, nice aylar geçip, nice dağlar, yüce kıranlar aşan yiğit bir
            ulak varmış. Şehirden yüklermiş emanetini. Sonra kıratına atladığı gibi dört nala
            gidermiş. Belki beş, belkim yedi gün at sırtındaymış. At sırtında uyur, at sırtında
            varırmış varacağı yere. Kırat her şeyiymiş. Kardeşliği desek yeridir. Birgün eşkı-
            yalar, Karıncalık tarafında kesmiş yolunu. Önce tabancasını ve sonra cebinden
            tüm parasını almışlar. Parmağındaki yüzüğü görmüşler, yüzüğü de çıkar demiş
            eşkıyalardan genç olanı. Eşkıyaların başı “Bi durun hele! Ne bu yüzük demiş?”

               “Yeni nişan ettim, odur.” Eşkıyalar yüzüğe dokunmamışlar. Parasını da geri
            vermişler, üstüne üstlük eşkıyaların başı düğün bahşişi de koymuş cebine.”
               Gülüzar, karnında dolaşan soğuk elin üstüne sıcak elini koydu.
               “Sonra?”

               “Zemheriymiş. Öyle bir kış görmemiş bizim köyler. Bizim dağlarda iki adam
            boyu kar varmış. Açlık insanlardan, kurtlara, elik keçilerden, domuzlara herkesi
            vurmuş. Buna rağmen ulak görevini namus bilmiş. Kıratın rengi, karın rengine
            karışırmış. Öyle bir an gelmiş ki ulak kendini atın sırtında değil de sanki karın
            üzerinde gider sanmış. Yel öyle bir esermişikisinin desoluğu kesilir gibi olasıymış.
            Böyle böyle asarcık virajına kadar gelmişler.”
               Koca parmaklarını, Gülüzar’ın parmaklarının içine geçirip Gülüzar’ın elinin
            üstünü öptü.
               “İşte olan da burada olmuş. Ulak, tam tepelerindepusuya yatmış bekleşen aç
            kurt sürüsünü görmüş. Kurtların gözü ikisinin üzerindeymiş. Kurtlar harekete
            geçmek üzere doğrulmuşlar. Ulak, işte o an hayatının en büyük tercihini yapmak
            zorunda kalmış. Kıratın üstünden atlayıp boynuna sarılmış. Atının kulağına bir
            şeyler söyleyip alnına bir öpücük kondurmuş. Kırat ileriye doğru, ulak geriye
            doğru koşmaya başlamış.”

               Gülüzar, heyecandan dudaklarını ısırdı.
               “Kurtlar hangisini yemiş? “
               Hasbal yataktan kalktı. Gaz lambasını yaktı. Hiç bir şey demedi.

               “Desene merakta bıraktın beni?”


            160
   155   156   157   158   159   160   161   162   163   164   165