Page 30 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 30

Hasan Nail Canat Hikâye Yarışması

            Bey. Kovarken kemikleri genişlerdi sanki. Daha büyük, daha güçlü hissederdi
            kendini Kâmrân Bey sıcakta. Soğuk ölüm demekti Kâmrân Bey için. Bu yüzden
            o gün cama dokunmayı aklından bile geçirmedi Kâmrân Bey. Ben gördüm. İçi
            ürpermişti. Vücudu daha da küçülmüştü, avuçlarını iç içe koymuş öylece dışarıya
            bakıyordu. Bakıyordu ki, o sırada, elinde bir büyük bardak ıhlamur ile Mur-
            teza Efendi girdi içeri. Ve bir anda boş odada bir başına oturan Kâmrân Bey’e,
            elindeki ıhlamuru verdi. Ihlamuru, Daire Amiri Âmil Bey’e getirmişti hâlbuki.
            Bilmiyordu ki bunu Kâmrân Bey. Aslında biliyordu. Ama bildiği, Murteza
            Efendi’nin dairede sadece Daire Amiri Âmil bey için ıhlamur demlediği idi. O
            mis gibi dolanan koku, sadece Daire Amiri Âmil Bey’in burnuna giderdi. Bir
            amir burnu olmak kolay şey midir? Değildir elbette. O gün erken çıkmıştı Daire
            Amiri Âmil bey hâlbuki. O yüzden ıhlamurunu içememişti sıcak sıcak. Söyleme-
            mişti bunu Murteza Efendi. Neden söylesin ki? Daire Amiri Âmil Bey’in o gün
            erken çıktığını söylese, katip Pervin’in beş yaşındaki yaramaz çocuğunu yanında
            getirdiğini de söylemesi gerekirdi. Katip Pervin bunu söylememesi için yemin
            ettirmişti Murteza Efendi’ye. Yasaktı çünkü. Yazman Samim Bey’in arabasının
            aküsünü bittiği için daireye otobüsle geldiğini de söylemesi gerekirdi. Ama bunun
            yalan olduğunu, yani daireye otobüsle gelmesinin sebebinin akü değil, arabasını
            kumar borcu yüzünden satması olduğunu, bildiği hâlde söylemezdi. Söylese,
            Mühendis Marif Efendi’nin karısıyla kavga ettiği için daireye gelirken kahvaltı
            etmediğini ve yoldan aldığı simidi sinir içerisinde kemirdiğini de söylemesi gere-
            kirdi, tabii kavgalarının sebebinin Yakamoz’da çalışan sarışın aşüfte olduğunu
            da. Bunların hiçbirini söyleyemezdi. Murteza sır küpüydü çünkü. Bunların her
            birini söylese, o gün Daire Amiri Âmil Bey’in neden daireden erken çıktığını da
            söylemek zorunda kalabilirdi. Matmazeli. Siyah Corvette’yi. Ama söylemedi.
               Söylemedi ve işte o büyük bardak ıhlamuru Kâmrân Bey’e verdi. Ihlamur
            kokusu, Kâmrân Bey’in içini bir anda ısıtıverdi. İlk andan itibaren, yani, eline
            büyük cam bardağı alır almaz şaşkınlıkla değiştiğini hissetti Kâmrân Bey. Nor-
            malde bardağın elini yakması gerekirdi mesela. Ama yakmadı. Buna Murteza
            Efendi’nin şaşırması gerekirdi. Ama şaşırmadı. Murteza Efendi hiçbir şey deme-
            den bardağı verdi ve çıktı. Odada tek başına kaldı Kâmrân Bey. Bir yudum aldı
            ıhlamurdan. Sonra bir yudum daha aldı. Ve bir daha. Nazmi içeri girdiğinde
            Kâmrân Bey gülüyordu. Çünkü üçüncü yudumunda ince dilimlenmiş limon bur-
            nuna çarpmıştı. Burnundan gıdıklanmıştı. Aldırmadı ve masasına oturdu Nazmi.
            Hemen masasındaki evraklara gömüldü. Gömleklerinin kollarını kıvırmıştı


            30
   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35