Page 49 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 49
Adnan Büyükbaş | Kim Kalır
İlle Haluk’un gittiği mevsimde çıksın istiyordun. Haluk severdi senin şiirlerini
ama erken derdi. Biraz daha dur. Biraz daha durunca küflenecek zannederdin.
Hatta bir gün sitem ve şaka kokan bir şekilde bunu da demiştin ona: “Ne kadar
daha bekleteceğim. Turşu mu bu? Herkes okusun istiyorum, şiirlerimi.” “Daha
dur, daha” demişti Haluk. “Beklerse kokar,” demiştin de ne demişti sana. “Kok-
mayacak şekle gelinceye kadar beklet.” Ama sabredememiştin sen. Dizgi mizgi
her şeyin hazırdı. Ertesi gün matbaaya gidecektin. O gece masanın üzerinde yanık
bıraktığın mum masayı kül etmemiş miydi? Yanık kokusuna uyanmasan sen de
yanacakmışsın. Sadece masanın üstündekiler gitmiş. Sen uzaktaki Haluk’u suçla-
mıştın da Kadir, var bunda bir incelik. Yanana değil yakana bakmak gerek gibi bir
şey demişti. Sen de, her şeyde bir keramet arayınca özümüzü yitiriyoruz. Mumu
yanık bıraktım, pencere açıktı, bir kağıt havalanıp tutuşmuş; hepsi bu. Nedir bu
‘sır kapısı’ kolaycılığı diyerek bağırıp çağırmıştın. Sonra ne oldu. Haluk’un dediği
gibi daha sağlam şiirler yazmadın mı? Kadir sadece gülümseyip bakmıştı sana ve
“iyi ki yazmaya devam ettin, yoksa sevdiğim birini hastanede görmek bana iyi
gelmiyor,” demişti.
VI
Sonbahar tenhalığı vardı çay bahçesinde. Ayaklarımızın altında hışır hışır kuru
yapraklar. Garson çocuk, rüzgarlı havada toz yutarak çay getirip götürmekten
usanmış olacak ki, içerde içseniz, demişti de duymamıştık bile. Kadir hep sessizdi.
Göğsü inip çıkıyor, ağzı sımsıkı yumuk, burnundan ince nefesler alıp veriyordu.
“Haluk gitmeyecekti.” diye mırıldanıyordu arada bir. Gitmeseydi Nurten evlen-
mezdi o adamla. Ve sonra çay içtiğimiz masadan aniden ayağa fırlamış, “seven
de sevilen de aynı şey, iki diyen küfürdedir “ diye diye uzaklaşmıştı. O günden
sonra kimseye görünmedi.
Şimdi sen ilk ve son kitabının sayfalarını çakmağa yedire yedire sessizliğe
gömüldün. Konuşmaz oldun.
Sarı yapraklar kopuyor dallarından.
Eylül.
Değil mi Haluk’u toprak tozarken yollamıştık bu şehirden?
49