Page 54 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 54
Hasan Nail Canat Hikâye Yarışması
size. Ondan mı yoktu hiç kimseye eyvallahınız. Yeter miydi size içecek iki damla
suya sahip olmak?
Sesler kesilir, hıçkırığı duyulurdu hayatın.
Sen içine bakardın kalabalık dışına.
Kalabalıklar tükenirdi kaldırımlarda. Kaldırımlara sinerdi telaşlar, hırslar,
yalnızlıklar, kinler…
Birileri bilmezdi sıcağın yerini. Kendi sobalarında, şöminelerinde, ocaklarında
donar ölürlerdi. Sen bilirdin hayatın kaynağını. Haluk öğretmişti sana. Neyin
yüksek, neyin alçak olduğunu belletmişti.
Kuyu derindi.
Gökdelen alçak.
Ölümden korkmamayı sığdırmıştı yüreğine.
‘Bir kere ölen bir daha ölmez’ demişti, değil mi?
Öldükten sonra her şey ne kadar güzel görünmüştü gözüne.
Çoktandır cesetler arasında omzunda bir kötürüm güvercin, yakanda kırmızı
bir gül dolaşıyorsun.
Herkes bir lahit taşıyor üzerinde, sen bir kuyu inşa ediyorsun yüreğinde.
Ben ölemiyorum.
Hala yapraklar yeşil bende, gök mavi, geceler karanlık.
Uykum geliyor uyanıyorum.
Bak ben de bir şeyler karalıyorum:
Nereye atarsa atsın kardeşlerim beni.
Ben çıkmam Yusuf çıkar buradan.
Beytü’lahzen’de biri gömlek bekler.
Bir firavun bekler bir Züleyha bekler.
Bir zindan içindeyim toprakta tohum gibiyim.
Hayata gebe bir ölüm bekler gök/yüzüm.
54