Page 435 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 3
P. 435
[1386] 426 / KAM KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹
sikleşmiş farklı bir söylem dikkati çek- Mumcu Halil Mahallesi’nden el-Hac Ali
mektedir. Kişiler devlete karşı değil, her- Çelebi bin Süleyman, aynı mahalleden
kes yekdiğerine yani çevresindeki kişile- Mehmed Bey bin Abdullah ve onun da-
re karşı sorumlu tutulurdu. Kişilere, madı olan Yusuf bin Osman Çavuş’un i-
komşularının hatalarına tahammül et- hanet kastıyla evine geldikleri ve eşi Atiy-
meleri öğütlenirdi. Bilindiği üzere İslam ye bint-i el-Hac Ferhad Bey’e ve oğlunun
hukukunda kişinin suçsuzluğu ve borç- eşi olan Fahriye bint-i Mustafa Çavuş’a
suzluğu esastır. Eğer suç aleniyet kazan- taş ile vurup azalarını yara bere içinde
mamışsa, suçun ortaya çıkması arzu e- bıraktıkları ve ayrıca kölesi Kemal’i de
dilmez; kişi ile Allah arasındaki alana bıçak ile yaraladıkları iddiasıyla davacı
terk edilir ki; artık suçtan değil, dinî bir olmuş ve davasına delil olarak udûl-i
kavram olan günahtan bahsedilir. Bu ricâlden bir erkek ve iki kadın olmak ü-
bakımdan incelediğimiz konu, daha çok zere şahit getirmişti. Mahkeme, davalıla-
kamuyu ilgilendiren suçlarla ilgili olan rın keyfiyetlerinin mahalle ahalisinden
ve Osmanlı ceza hukukunda ta’zîr cezası de sorulmasını istemiş ve neticede ma-
kapsamında verilen kararlarla ilgilidir. halleli bunların sû-i hâl (kötü hâl) sahibi
Mahalleden ihraç: Kadı sicillerindeki olduklarına şahitlik etmişlerdi. Ortak so-
belgelerde geçen kişilerin kimlik tespi- rumluluk taşıyan mahalle sakinlerinin,
tinde bireylerin ad ve baba adlarının yanı hukukun uygulanmasında önemli bir rol
sıra, sakin oldukları mahalle veya köyün üstlendikleri görülmektedir. Bu önemin
adı da yer almaktadır. Bu durum, kişinin sicillere yansıyan ilk görünümü, suçla-
sakin bulunduğu yerleşim yeriyle de ta- nan davalının lehinde veya aleyhinde ta-
nınması keyfiyetini ön plana çıkarmak- nıklık yapmak şeklinde ortaya çıkmakta-
tadır. Bu yönüyle bireyin aidiyeti, sakin dır. Mahallesinde iyi ya da kötü olarak
olduğu mahalleyle bir anlam kazanmak- tanınıyor olmak kişinin suçlu veya ma-
ta ve bir değer ifade etmektedir. Dolayı- sum olduğunun kanıtlanmasında çok
sıyla kimlik tespiti yapılırken kişinin, sa- önemli işleve sahipti. Bu bakımdan ma-
dece kim olduğunun ya da diğer bir ifa- halleli kişinin sû-i hâli veya hüsn-i
deyle adresinin öğrenilmesi yeterli ol- hâlinde (iyi hâl) referans olmaktaydı.
mayıp, aynı zamanda nasıl biri olduğu- Sû-i hâle gerekçe teşkil eden suçlamalar
nun da bilinmesine ihtiyaç vardır. Bire- arasında: kendi hâlinde olmama, bed li-
yin oturduğu mahalleye göre tanınması san, nâ-mahrem ile muhalâta, fitne ve
ve mahallelinin kendisi hakkında verece- fesad ehli olma, şirret ve şekavet üzre
ği bilgilere bağlılığı, mahallenin ortak bir olma, ef’al-i şeni’a ve evzâ-i kabîhada
kimliğe sahip olduğunu göstermektedir. bulunma, şürb-i hamr, hevâ ve hevesine
Bu aynı zamanda yaptırım ve denetim tabi olma, ehl ve ıyâle taarruzdan halî
mekanizmasının varlığına da işaret et- olmama vb. hususlar yer almaktadır. Bu-
mektedir. Osmanlı döneminde mahalle rada kişinin sû-i hâli ile ilgili olarak ma-
bu bakımdan idarî ve malî birimin öte- hallelinin şikâyetlerinin sicillere yukarı-
sinde kendi iç örgütlenmesine sahip bir daki ifadelerle veya bunların değişik bi-
yapı olma özelliğini de göstermiştir. Ma- çimleriyle yansıdığını görmekteyiz. Bu-
halleli birbirini yakından tanıdığı için nunla birlikte davacının, sû-i hâlinin
herhangi bir olayda, bir kişinin durumu tescilini istediği ve davalıya isnat ettiği
hakkında bilgiye ihtiyaç duyulursa, o kişi suçların daha somut gerekçeler ihtiva
hakkında komşularının ve mahalle ima- ettiği hususunu da gözden kaçırmamak
mının tanıklığı büyük önem taşımaktay- gerekir. Zira muhakeme sürecinde dava-
dı. Bu yüzden, mahkemede kanıtlar ve lının sû-i hâlinin tescilinde davalıya karşı
görgü tanıklarının sözleri değerlendiri- yöneltilen suçlamalar, davacının mağdu-
lirken bir de sanığın mahallesinde nasıl riyetine sebebiyet verdiği şeklindedir.
tanındığı araştırılırdı. Mesela; 21 Tem- Mesela, 19 Mayıs 1741 tarihli belgede Hi-
muz 1657 tarihli belgede, Kayseri’de sayunlu Mahallesi’nden İsmail ibn-i el-