Page 453 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 4
P. 453
[1884] 444 / MİM KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹
harabesi gelebilmiş bir yazlık sarayının
olduğu bilinmektedir. Bugün Şeker Fab-
rikasının arazisi içinde kalan Keykubadi-
ye Sarayı* bir kaynak gölü kenarında
görkemli Erciyes Dağı’nı görebilen
mekânlardan oluşan huzur verici bir yapı
kompleksi olmalıydı. Ayrıca Kale içinde
Devlethane adı verilen bir idari bina
olduğu Osman Eravşar tarafından ileri
sürülmektedir. Erkilet’te bir Roma tümü-
lüsü üzerinde bulunan ve 1241 yılına
tarihlenip köşk olduğu belirtilen Hızır
İlyas Köşkü*, bütün ova ve Erciyes man-
Avgunlu Medresesi (Y. Özbek)
zarasına hâkim bir konumdadır. Şehrin
oldukça dışında bir su kaynağı ve bağ,
katlı bir mezar yapısıdır ve mescit bölü- bahçe topografyasından uzak olan yapı,
münün bir cephesi sütunlara atılmış bu yönüyle askerî amaçlı savunma yapısı
kemerli revak düzeniyle boşaltılmıştır. olabileceği gibi, şehir dışında dünyevi
Şehre XIV. yüzyıl içinde 50-60 yıllık bir hayattan uzak münzevi bir hayatı hedef-
sürede hâkim olan Eretnalılar* gerek leyen bir tarikat için inşa edilmiş bir
dönemin ekonomik koşulları, gerekse de dergâh da olabilir. Artık yerinde olmayan
şehrin anıtsal yapılara doygunluğu 1241 tarihli kitabe Gıyaseddin Keyhüsrev*
yüzünden büyük ölçekli yapı inşasına Dönemi’ne ait olmakla birlikte yapının
girişmemişlerdir. Onlardan günümüze Gıyasiye veya Keyhüsreviye gibi Sultan’a
kalan yapıların neredeyse tamamı türbe referans veren isimlerle anılmayıp tasav-
olup büyük çoğunluğu Selçuklu geleneği- vuf-tarikat literatürüne daha uygun düşen
ni devam ettirmiştir. Ancak Şah Kutlu Hızır İlyas adıyla anılması oldukça dikkat
Hatun (1351), Dört Ayaklı Türbe* (XIV. çekicidir. Kaldı ki Kayseri’de yapı kim-
y.y.ın ilk yarısı) gibi örnekler, birbirine liklerine yönelik geçmiş yüzyıllarda tar-
açılan tonoz-kubbe bileşimli mekânlar- tışmalar yaşandığı, medrese olduğu ileri
dan oluşan yapılardır. Mehmet Zengi sürülen yapının hangâh olarak kabul
Türbesi* ise L biçiminde bir planlamaya edildiği tarihî belgelerden anlaşıldığına
sahiptir ve tonoz örtülüdür. göre, ileride ulaşılabilecek belgelerin bu
Anadolu Selçukluları Dönemi’nin yapının kimliğinde de değişiklik yaratabi-
“Darü’l-Mülk” unvanlı iki şehrinden biri leceğini söylemek kehanet olmasa gerek-
olan Kayseri’de (diğeri Konya) Alâeddin tir. Şehrin güneyinde, Billur Bağları mev-
Keykubad’ın günümüze kemerli birkaç kiinde yüksek bir tepe üzerinde bulunan
Kızılköşk* adlı yapı, birden fazla tonozlu
mekânlardan oluşmaktadır. Neredeyse
harabeye dönüşen yapının duvarlarında
bulunan kırmızı aşı boyalı basit desenle-
rin yapıya adını verdiğini belirtebiliriz. O.
Eravşar* yapıyı binayla ilgili olmayan bir
vakfiyede geçen bilgilerden hareketle
1246 yılı öncesine tarihler. Şehrin varo-
şunda yer alan bir başka köşk yapısı da
XIV. yüzyılın ilk yarısında inşa edildiği
düşünülen Haydar Bey Köşkü*’dür.
Bir ticaret şehri olan Kayseri, Orta Çağ’da
adeta Doğu ve Batı’nın buluştuğu büyük
Erkilet’te bir Roma tümülüsü üzerinde bulunan ve 1241 bir pazardır. Nitekim bugün Pazarören
yılına tarihlenip köşk olduğu belirtilen Hızır İlyas Köşkü,
bütün ova ve Erciyes manzarasına hâkim bir konumdadır. kasabasına adını veren Yabanlu Pazarı*
(Özbek, Arslan, KTKVE) Selçuklular Dönemi*’nde düzenlenen