Page 20 - Kayseri İmari Ve Mekansal Gelişimi
P. 20

20   Birinci Bölüm

          bilenen kesimde yer almakta-
          dır.

             Eski  kentin  kurulduğu
          alanın  uygun  bir  yerde  ol-
          madığını belirten  Strabon  bu
          alanın su bakımından yoksun,
          savunma  tesisleri  bulunma-
          ması  nedeniyle  de  tahkima-
          tının  zayıf  olduğuna  dikkat
          çeker.

             Kentin toprağında tarım yapmanın imkânsızlığından da bahseden Strabon
          toprağın o dönemde kıraç, kumlu ve altının kayalık olduğunu doğru bir biçimde
          belirlemiştir. Strabon’un şehre geldiği sırada arazi üzerindeki çukurlardan ateş
          çıkıyordu. Strabon, bu ateş çukurlarını, bölgenin volkanik bir arazide olmasına
          bağlayarak açıklamış ve toprağın altında soğuk su ve ateş olduğunu belirtmiştir.
          Çevredeki bazı arazinin bataklık oluşundan bahsetmesi ise Kayseri’nin coğrafya-
          sında ilk çağlardan günümüze çok fazla bir değişiklik olmadığını göstermektedir.
          Yine sonraki yüzyıllarda gelen seyyahlar da şehrin çevresindeki bataklıklardan
          bahsetmişlerdir.
             M.Ö.  1.  Yüzyılda  Argaios  olarak  bilinen  Erciyes  dağı  etrafı  ormanlarla
          çevrili  ve  şehrin Akropolis’i  niteliğindeydi.  Ormanların  sık  oluşundan  dolayı,
          Kapadokya’nın kereste ihtiyacı buradan karşılanıyordu.

             Bugün Erciyes dağında hemen hiç orman bulunmaması bölgenin yapı mal-
          zemesinin uzun yıllar buradan temin edilmesi sonucunda yok edilmiş olmasıyla
          açıklanabilir. Dağın üzerinde bulanan ve değişik tarihlerde yapılmış kalıntılar,
          dağın kült merkezi olduğu yıllara aittir. Bazı sikkelerin üzerinde dağın tepesinde
          oturan bir Tanrının tasvir edildiğini görüyoruz.
             Kayseri’nin  antik  dönemdeki  idareciler  tarafından  önem  verilen  bir  şehir
          olmasının sebeplerinden birisi de şehrin çevresinde önemli taş ocaklarının bu-
          lunmasıdır. Varlıklarını günümüze kadar koruyan bu taş ocakları, Roma, Bizans,
          Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de kullanılmıştır. Kayseri’deki taş ocakları
          yumuşak damarlı, kolay işlenebilmesi ve gözenekli özelliklere sahip olması se-
          bebiyle diğer bölgelerdeki taş ocaklarından farklı nitelikler taşır.

             Strabon,  Melas  (Sarımsaklı)  ırmağı  üzerinde Ariarathes’in  bir  baraj  yap-
          tırdığını, komşu ova dediği bir bölgeyi denize benzer bir göl haline getirdiğini
          ve barajın yıkılarak baraj suyunun etrafa yayıldığını anlatır.  Kent çevresinde
                                                                10


          10  Osman Eravşar Seyahatnamelerde Kayseri , Kayseri-2000
   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25