Page 32 - Kayseri İmari Ve Mekansal Gelişimi
P. 32

32   İkinci Bölüm

          Yaklaşık 2 km. çapında bir dairenin içine sığabilecek olan kent, kurumsal yapıları
          ve konut dokusuyla kalenin dört bir yanına yayılmıştır. Ancak, konut dokusu gü-
          ney doğu ve güney batı yönlerinde biraz daha yoğundur. 1927–1929 yılları ara-
          sında Gabriel’in  çizdiği kent planında günümüz anlayışına uyan birkaç düzgün
                        21
          yol vardır. Bunlar, Ulu Kışla yolu (İstanbul caddesi), Sivas Yolu, Erkilet’e giden
          İstasyon Caddesi, güneydoğudaki bağlara giden Talas Caddesi ve dış kalenin sur-
          ları boyunca uzanan yollardır. Diğer tüm yollar organik bir düzen sergiler; dar,
          kıvrımlı sokak ve çıkmazlar, sokakların kesiştiği yerlerde küçük meydancıklar,
          cami avluları veya bahçeler…

                               GELENEKSEL YAPILAŞMA
             Geleneksel Konut Kültürü
             Geleneksel bir Kayseri evi, yoğun kent dokusu içinde doğal ve gösterişsiz
          bir yapım sürecinin sonucu avlu veya bahçe etrafında asimetrik olarak büyüyen
          - gelişen içe dönük bir yapıdır. Avlulu ev formu, tarihten bu yana nasıl İran, Orta
          Doğu ve Akdeniz ülkelerinde başarıyla kullanılmışsa, tasarımdaki sonsuz çeşitli-
          liği ve değişik yaşam biçimlerine uyum potansiyeli ile Anadolu ve Kayseri’de de
          yaygın olarak kullanılmıştır.
             Evler yapıldığı dönemde geçerli olan görüş ve düşünce çerçevesinde ev sa-
          hibinin istek, gereksinim ve tercihleri göz önüne alınarak ustalar tarafından ya-
          pılırdı. Kayseri’de, eğitim görmüş mimar kavramı, ancak Cumhuriyetten sonra
          belki 1930’lu yıllarda çıkmış, o zamana kadar da bu tür hizmete pek gereksinim
          duyulmamıştır.

             Batı dünyasının aksine Anadolu’da ev genellikle sahibinin zenginliğini ve
          soyluluğunu anlatacak bir araç olarak kullanılmamıştır. Kendiliğinden doğal ola-
          rak gelişen planlar, eğri dar sokaklar boyunca sıralanan evler alçak gönüllü dost-
          ça bir hava yaratmıştır. Yalnız 19. Yüzyıl sonunda imparatorluğun gelişmiş diğer
          kentlerinde olduğu gibi, Hıristiyan aileler Avrupa’yı model olarak seçmiş, onlar
          gibi yaşamayı, onlar gibi gösterişli evler yaptırmayı yeğlemişlerdir.
             Hangi dinden olursa olsun Kayseri’deki dar ve orta gelirli aileler, birbiri-
          ne benzer küçük evlerde yaşamışlardır. Daha iyi durumdaki ailelerden Müslü-


          21  Prof. Albert Gabriel;1926 yılı Ocak ayında İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Kürsüsünde göreve başla-
            madan önce Üniversite tarafından takip edeceği tedrisatta, Anadolu da ki tarihi eserlere yer verilmesi-
            nin istenmesi üzerine, daha önce dolaşmış bulunduğu, Bursa, İzmir, Aydın, Konya, Antalya ve Adana
            gibi şehirlere ilave olarak, 1927, 1928, 1929 ve 1930 yıllarında Anadolu da ki birçok vilayeti yeniden
            dolaştı. İstanbul, Kütahya, Afyonkarahisar, Akşehir, Konya, Karaman, Niğde, Aksaray, Sultanhan,
            Nevşehir, Kayseri ve Ankara da çalışmalar yaptı. Üniversitedeki görevinin yanı sıra Milli Eğitim Ba-
            kanlığı ile emrine verilen bu konuda eğitimli memurlarla birlikte Anadolu da ki tarihi eserlerle ilgili
            kapsamlı çalışmalar gerçekleştirdi. Bunların içinde “Kayseri Türk Anıtları” ismi ile yayınlanmış olan
            eserinde şehrimize ait o yılların Kayseri’si ve tarihi eserleri ile ilgili değerli bilgiler bulunmaktadır.
   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37