Page 23 - kayseri_turkuleri
P. 23

Dr. Erol AKSOY/Dr. Erhan ÇAPRAZ


                  Bir soluk karşımda (ey yavru) dursun da gitsin
                  Heç e’yolmaz yarelerim sızılar
                  Yaremin hatırın(ı) (ey yavru) sorsun da gitsin (1/1)
                  ***
                  (Of of) Akşam aşıp gidiyor
                  Fikrim şaşıp gidiyor
                  Ela gözlü sevdiğim
                  Dağlar(ı) aşıp gidiyor (keklik)
                  Aman keklik yaman keklik çil keklik aman
                  Çık dağların başına da öt keklik aman
                  Gak gak gubarak gubarak gubarak öt keklik aman
                  Kekliği düz ovada avlarlar aman
                  Güzellere meyil bağlarlar aman (1/1)


                   Bu sözü edilen özellik, türkünün bir “uzun hava” olduğunu ve Kayseri’de icra edilen türkülerin ağır-
               lık merkezlerinden birinin de “uzun havalar”, yani “bozlak”lar olduğunu imliyor olabilir. Diğer taraftan
               manilerde “katma söz” olarak bilinen bu ünlemlerin “ritmik yapıyı olgunlaştırmak” ve “ifadeye güçlen-
               dirmek” için de kullanıldığı görülmektedir (Kınık 2011: 52). İlhan Başgöz’e göre ise bu durum, “ezgi” ile
               “türkünün sözü” arasındaki sıkı bağın bir neticesi olarak “söz”ün “müzik cümlesini tamamlamak için”
               uzatılmasıyla ortaya çıkmaktadır (Başgöz 2008: 27).
                  Kayseri’de icra edilen türküler arasında Türk şiir geleneği içerisinde çok eskilere dayanan karşılıklı
               söylenen şiir tarzında olanı da vardır: 3
                  Oğlan
                  Eline kına yakmadım
                  Gözüne sürme çekmedim
                  Alıp da sultan deyemedim
                  Eşim deye deye geldim


                  Kız
                  Elim Allah’dan kınalı
                  Gözüm Mevlâ’dan sürmeli
                  Hemen ağzına vurmalı
                  Eşim oğlan Tahir sensin (1/1)


                  “Atma türkü” ve “takma türkü” gibi çeşitleri olan bu tarz “karşılıklı türküler” bugün daha ziyade Doğu
               Karadeniz’de yaygın olarak görülmektedir (Kaya 2014: 220). Fakat gerek halk hikâyelerinde gerekse âşık
               fasıllarında “sistemli deyişler” (atışma) şeklinde bu tarz şiirlerin sıklıkla icra edilmiş olduğunu görmek-
               teyiz. Dolayısıyla türkü geleneği içinde araştırmacıların “karşılıklı türküler” adını verdiği bu tarz türkü-
               lerin âşıklar veya diğer türkü icracılar maharetiyle ve âşık tarzı şiir geleneği ile etkileşime bağlı olarak yer
               aldığını düşünebiliriz. Kısacası ister mani isterse koşma olsun bazı şiirlerin türkü icracılarının mahareti
               sayesinde bir türkü formu kazandığını söyleyebiliriz.
               3) Türk şiir geleneğinde daha ziyade “münazara” adı altında toplanan bu tarz şiirlerin toplumsal yaşamdaki kaynağına dair bir
               değerlendirme için bk. Çapraz 2018: 21-41.
                                                                                                        23
   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28