Page 39 - kayseride_ticaret_ve_sanayi
P. 39
Kayseri’de Ticaret ve Sanayi
de ihmal etmiyor. Kayseri bağlamında sorulması gereken temel soru şu: Acaba Kayseri,
bu özelliğini takip eden yüzyıllarda da devam ettirebildi mi? Bu sorunun yanıtı, bu çalış-
manın boyutlarını aşar. Ancak, dönemsel olarak yapılmış bazı araştırmaları ve başta
“seyyahlar” olmak üzere gözlemleri aktarmakla yetineceğim. Ama iç ticaret yollarının,
zaman içerisinde değişmesi sonucunda, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde, Kayseri pek de iyi
durumda olmadığını, “ikincil iller” arasında yer aldığını söyleyebiliriz.
XVI. yüzyıl aynı zamanda Osmanlı Devleti’ nde nüfus artışlarının ve kentleşmenin
hız kazandığı, kırsal kesim ile kentler arasındaki ekonomik bağların kuvvetlendiği bir
dönemdi. Özellikle Balkanlar ve Anadolu’da yerel ve bölgesel pazarların yaygınlaş-
ması ve küçük değerli bakır ve gümüş sikkelerin kullanılmaya başlaması ile şehirlerin
ekonomik potansiyellerinde yüksek oranda artış görülmüştür. Bu olumlu gelişmelere
rağmen aynı zamanda bu yüzyıl, kıyı bölgelerdeki loncaların, hammaddelerin ihracın-
dan doğan kıtlıklardan ciddi bir şekilde etkilendiği ve hattâ üretimlerine ara vermek
zorunda kaldıkları bir yüzyıldı.
Ekonomik açıdan karşılaştırılacak olan Osmanlı şehirlerinin genel olarak nitelikle-
rine gelince; söz konusu kentler, sanayi öncesi tarım toplumunun hususiyetlerine sahip
olup milletlerarası, bölgelerarası ve bölge-içi ticaret, kentler arası ekonomik faaliyetler
ve hayvancılık gibi alanlarda önemli rollere sahip olan kentlerdi. Bu kentlerin ekono-
milerinde tarımsal üretimden elde edilen gelir de önemli bir yer tutmaktaydı. Nitekim
1520-30 tarihlerine ait tahrir defterleri bu kanıyı doğrulamaktadır. Kentlerle ilgili
belgeler özellikle de tahrir defterleri incelendiğinde değerlendirmeye tabi tuttuğumuz
kentlerin ekonomik nitelikleri hakkında bir takım neticelere ulaşabilmek mümkündür.
Bu bağlamda defterlerde kayıtlı kent ekonomisiyle ilgili veriler “sanayi, ticaret,
tarım ve hayvancılık” şeklinde genel hatlarıyla tasnife tabi tutularak değerlendirilmeye
alınmıştır. Elbette çalışmada sadece bu veriler göz önünde bulundurularak bir takım
tespitlere gidilmemiş, araştırma kapsamına alınan kentler üzerine yapılmış muhtelif
çalışmalardaki bilgiler de göz önünde bulundurulmuştur. (…) Yukarıda ifade ettiğimiz
tüm bu çekincelere rağmen tahrir defterlerindeki veriler, en azından kentlerdeki eko-
nomik işlevler hakkında fikir vermektedir. Bu çerçevede hadiseye bakıldığında, XVI.
yüzyılda yapılan belli tahrir dönemleri boyunca Ankara, sanayi kenti izlenimi verirken
Trabzon bu niteliğe ancak XVI. yüzyılın ikinci yarısına doğru sahip olmuştur. Ekonomik
verilere bakıldığında Manisa ve Antep’in ise XVI. yüzyıl boyunca ticaret kenti özelliğine
sahip oldukları gözlenmiştir. (…) Kayseri’ye gelince; bu kentin XVI. yüzyılın ilk yarısında
tarım ve hayvancılıkla ilgili vergi kaleminde artış olmakla birlikte yüzyılın sonunda bir
“ticaret kenti” haline dönüşmüştür.
39