Page 53 - kayseride_ticaret_ve_sanayi
P. 53

Kayseri’de Ticaret ve Sanayi
                                       Netameli Konu: Faiz

               İslam’da faizin mi yoksa “riba”nın mı yasaklandığı ya da ikisinin de aynı şey mi
            olduğu sürekli tartışıla gelmiş bir konu. Fukaha, tartışa dursun, Osmanlı iktisat tarihi
            üzerine önemli çalışmalar yapan Şevket Pamuk’un “Osmanlı Ekonomisi ve Kurumları”
            isimli eserinin “Osmanlılar ve Faiz” başlıklı bir bölümünden bazı alıntıları vereceğim:
               “İslam dininin faizi yasaklamış olmasının kredi ilişkilerinin gelişmesini önlediği,
            ya da en azından önünde ciddi bir engel oluşturduğu sık sık öne sürülür. (…)Avrupa’da
            olduğu gibi, Orta Çağ İslam Hukuku içinde de bu yasakların etrafında dolamanın
            çeşitli yolları keşfedilmiştir.(…)Orta Çağ İslam toplumları böylece İslam hukukunun
            özelliklerini de dikkate alarak oldukça ileri finans araçları ve kurumları geliştirdiler.
            12 ve hatta 13. yüzyıllarda, Doğu Akdeniz’deki kredi ve finans kurumları Batı ve Güney
            Avrupa’dakilerden daha ileriydi. Osmanlı finans kurumları da, 17. yüzyılın sonlarına
            kadar Avrupa’daki gelişmelerden pek etkilenmeden İslam geleneği içinde kaldılar.
               İslam’ın faiz yasaklarına karşın, Osmanlı kentlerinin içinde ve yakın çevresinde
            yoğun ağlar gelişti. Faiz yasağının aşılmasını sağlayan ve diğer İslam toplumlarında
            rağbet gören İslam iş ortaklıkları, Osmanlı toplumunda yaygın olarak kullanıldı. (…)
            Ronald Jennings, Osmanlı mahkeme kayıtlarına dayanan araştırmalarında, 16. yüzyılda
            Anadolu’da Kayseri, Karaman, Amasya ve Trabzon gibi kentlerde ve çevrelerinde borç
            verenlerle alanlar arasında çok yoğun ilişki ağlarının geliştiğini göstermiştir.
               Jennings, incelediği yirmi yıllık dönemde, borç-alacak ilişkilerindeki anlaşmazlıklar
            nedeniyle bu kentlerin mahkemeleri önüne gelen binlerce dava ile karşılaşmıştır. Bu
            kayıtlarda kredilere düzenli olarak faiz uygulanmaktaydı. (…)Yıllık faiz oranları yüzde
            10 ile yüzde 20 arasında değişmekteydi.

               Osmanlı kentlerinde kredi ilişkileri içinde yer alan ve ilginç özellikler taşıyan bir
            kurum da para vakıflarıdır. Para vakıfları örneği faiz konusunda Osmanlılar’ın diğer
            toplumlara göre daha esnek davrandıklarını gösteriyor. İslam hukukuna göre vakıf, özel
            mülkiyet altındaki bir malın gelecekteki gelirinin kamu yararına veya hayır amacıyla
            tahsis edilmesi demektir. Para vakıfları ise mal varlığı olarak nakitle kurulan ve borç
            vererek sağladıkları faiz geliriyle amaçladıkları faaliyetleri yerine getirmeye çalışan
            kuruluşlardı. Para vakıflarının faaliyetleri 15. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı
            mahkemeleri tarafından onaylanmaya başlamıştır. 16. yüzyılın sonlarına gelindiğinde,
            para vakıfları Anadolu ve Balkanlar’da bir hayli yayılmıştı.”

               “16. yüzyılda Osmanlı uleması arasında para vakıflarının faaliyetlerinin meşru olup
            olmadığı üzerine canlı bir tartışma başladı. (…)Ancak ulemanın çoğunluğu pragmatik
            tutumlarını ısrarla sürdürdüler ve sonunda insan için yararlı olan bir şeyin İslam için de



                                                                                    53
   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58