Page 48 - kayseride_ticaret_ve_sanayi
P. 48
Kadir Dayıoğlu
paraların “nemâ” larından istifade edilmektedir. Bu şekilde hem mahallelinin paraları
değer kazanmakta hem de tüccarlara büyük kaynaklar temin edilmektedir.
Kayseri’de XVII ve XVIII. asırlardaki şirketler; hem kendi öz kaynakları hem de kredi
imkânlarıyla sermayelerini küçümsenmeyecek rakamlara ulaştırabilmekteler. Bu durum
şehrin ticarî imkânlarını artırmaktadır.
Bu zaman diliminde tespit edebildiğimiz kişilerin ve şirketlerin sermaye rakam-
ları 200 ile 20 bin kuruş arasındaki rakamlara baliğ olmaktadır. Belgelerde tüccar ve
şirketlerin yaptıkları ticarî faaliyetler: “Ticaret maksadıyla diyâr-ı ahere gitmek” veya
“diyâr-ı ahere kâr-ı kesb maksâdıyla” gitmek gibi ifadelerle kaydedilmiştir. Ayrıca,
şirket sahipleri XVII. asrın sonundan itibaren çeşitli mukataaları-işletmeleri iltizamla
alıp satmaktadırlar. Bu işler büyük rakamlı ticarî faaliyetlerdir.
Kayseri’deki XVII ve XVIII. asırdaki ticarî faaliyetleri sadece bu şehirlerin tüccarları ile
sınırlı değildir. Osmanlı’nın diğer şehirlerinden veya başka ülkelerden gelen tüccarların
da ticaret faaliyetleri bulunmaktadır. Belgelerde, “Ticaret maksadıyla bulunan” veya
“Diyar-ı Acemden olub ber-vech-i ticâret” kayıtları bu kişilerin yerli tüccar olmadıklarını
işaret etmektedir.
Kayserili tüccarların XVII ve XVIII. asırlardaki ticarî mallarının kalemlerini şu şekilde
sıralamak mümkündür; pamuk, keten, sabun, bez, kahve, astar, balık, at, deve, çeşitli
kumaş, şab, çuka, sahtiyan, nışadır, pastırma, elvan, Londra çuka, şeher çiti (tülbent),
mazı, Manisa alacası, güherçile, kurşun, demir, bakır, kazan, cariye, köle, vb.. Bu kadar
çeşit kalem malın ticaretinin yapılması bu şehirlerdeki ticarî hayatın büyük boyutlarda
olduğunu göstermektedir. (…) (Mehmet Karagöz, Kayseri İktisat Tarihi’nde “Şehir İktisa-
diyatı Denemesi”)
“Bu dönemde Akdeniz dünyasında geçerli standartlara göre her iki kent de oldukça
büyük kentlerdi. Kervan ticaretinin yapıldığı bu iki kent, yabancı tüccarların uğrak
yeriydi. Özellikle Kayseri şehrinin çok yakınında bulunan ve Pazarören olarak adlandırı-
lan Pazar yerinin Orta Çağ’dan itibaren faaliyet alanı olması ve 1497 tarihli bir vakfiyeye
göre Bedesten ile Kapalı Çarşı’da 35 dükkân inşa ettirilmesi, kentin ticarî hareketliliğini
göstermektedir. Bu çerçeveden hadiseye bakıldığında, XVI. yüzyıl başlarında Kayseri’nin
ekonomik ve sosyal hayat bakımından canlı bir kent olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim
1520 tarihli Karaman Vilayeti Kanunnâmesi’nde şehirde satılan yün, ipek, keçe, deri,
iplik, çuka, kalay, kurşun, odun, büyükbaş hayvan, koyun vb. şeyleri satan ve alandan
ne kadar vergi alınacağı tek tek belirtilmiştir.
Kayseri, XVII. yüzyılda da bu ekonomik yapıyı devam ettirmiştir. Bu konuda yapılan
muhtelif çalışmalar bu durumu çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir. Bununla
48