Page 45 - kayseride_ticaret_ve_sanayi
P. 45
Kayseri’de Ticaret ve Sanayi
Yukarıdaki bilgilerden anlaşıldığı gibi Pazaryeri isimleri o şehirde üretim ve ticareti
yapılan eşya ve mala göre adlandırılmaktadır. Kayseri’deki esnaf cemiyetlerinin XVII
ve XVIII. asırlardaki faal olmalarının sebepleri arasında Kayserili tüccarların ticarî
faaliyetlerinin önemli yeri olmalıdır. Çünkü Anadolu’nun birçok şehirleriyle ticarî
münasebetlerde bulunan Kayserili tüccarlar üretim ve tüketim mallarının ticaretini
beraberce yapmaktadırlar. Bu durum Kayserili esnafın mallarını rahat pazarlamasını
temin ederken esnafın hammadde ihtiyaçlarını da kolayca temin etmesine sebep olmak-
tadır. Böylece Kayserili esnafın üretim faaliyetleri canlanmakta ve üretim artmaktadır.
Iş Adamı ve Iş Gücü (Sanatkâr-Müteşebbis-Sermayedar-Tüccar)
Şehrin çarşısı da denilen; zanaat ve ticaret mekânlarında, üretim ve pazarlama yapan
insanlar ve onların emeği, şehrin ticaret imkânlarının esas unsurlarındandır. Osmanlı
şehrinde; sanatkârlar ve tüccar-esnaf sınıfını meydana getirenlere “ehl-i hirfet veya
hirfet ehli” denilir. Çırak-usta geleneğiyle eğitim alanlar “Gedik” sistemiyle iş yerine
kavuşur ve “Lonca” teşkilatı içerisinde müessis bir yapı meydana getirirler ve “Muhtesib”
in denetiminde hukukî şartlara uygun olarak faaliyetlerini icra ederlerdi. Hirfet (san’at,
meslek) ehlinin yaptıkları iş taksiminde faaliyetlerini: a- üretici-satıcı sanatkâr, b- üre-
tici için ticarî faaliyette bulunan alım ve satım yapan tüccar, c- tekrar satan tüccarlar
olarak yürütmektedirler. Şehrin çarşısında faaliyetlerini yürüten bu kesim insanlar
aynı zamanda şehrin iktisadî gücünün de çekip çevirenidirler. Bir Osmanlı şehri olan
Kayseri’nin ticarî imkânlarını yukarıda belirlediğimiz üç esas üzerinden ele alarak
ortaya koymak mümkündür.
Üretici-Satıcı Sanatkâr veya “Hirfet Ehli”
(…)Osmanlı şehrinde sanayi ve ticaret hayatının kadrolarını meydana getiren bu
“hirfet ehli” de denilen sanatkârlar, cemiyetler halinde hiyerarşik bir biçimde teşki-
latlanmışlardır. Osmanlı esnaf cemiyetleri iş ve faaliyetlerini; serbest rekabet düsturu
yerine, karşılıklı kontrol, yardım ve imtiyaz esasıyla yürütmektedirler. Şehrin üretim
hayatının önemli ve vazgeçilmez unsuru olan “esnaf cemiyetleri” gelenek halinde belli
sayılarda “zümreler” teşkil ederek hayatını devam ettirmektedirler.
Bu zümrelerden birisine katılmak isteyen Osmanlı insanı; belli bir hiyerarşiyle; “çırak-
usta” usulünde sanatın sırlarını, cemiyet geleneklerini ve ahlakî esasları öğrenirler ve
“gedik” sistemine uygun olarak üretim hayatına katılırlardı. Böylece bir şehrin önemli
45