Page 59 - kayseriden_kopan_turku
P. 59

okuyucu olarak birden bire kendisini buluverir.

            Canlı yayında ki her zaman öyle, eseri okumasının ardından Muzaffer Sarısözen’in odasına geçer Yıldız. Eşi
            Ahmet Gazi de oradadır. Selamlaşırlar ve Yıldız bir koltuğa ilişir.

            Sarısözen gülümser:
            — Aferin kızım. Çok güzel neşriyat yaptın. Aman benim bir teklifim var. Neden TSM okumaya çalışıyorsun? Özel
            bir nedeni mi var?
            — Küçüklükten beri Türk Sanat Müziğimiz üzerine ders aldım. Ben kendimi bildim bileli hep bu müzik türü üzerine
            çalışmalar yaptım. Sanırım bu yüzden olmalı.

            — Bak! Dinle beni. Sen de Ahmet Gazi. Durum değişti. Sen Ahmet Gazi Ayhan gibi ünlü bir isim ile evlisin. Eğer
            Ayhan soyadı ile THM okursan daha çok ünlü olursun. İkinci olarak arkanda Ahmet Gazi Ayhan yönetiminde
            çalışacak bir kadron ve senin baş sazın da Ahmet Gazi Ayhan olacak. Bence böyle çalışırsan çok muvaffak olursun.

            Böylelikle girer Türkülerin dünyasına Yıldız. “Yurttan Sesler”e ait olur, sesi de yorumu da, bütün benliği,
            aşkı, sevdası, geleceği, gün yirmi dört saat türkü soluması.

            Haftada beş gün, kırk beş dakika, canlı yayın yapar. Nezahat Bayram, Nevin Akol, Aliye Akkılıç, Saniye Can,
            Mustafa Geceyatmaz, Neriman Altındağ, Muzaffer Akgün birinci kuşak sanatçılardır. Saz sanatçıları ise, Os-
            man Özdenkçi, Adnan Şeker, Emin Aldemir, Sarı Recep, Kemal Karasüleymanoğlu gibi isimler birinci kuşak
            sanatçılardır. Muzaffer Hoca sürekli yeni türküler derlemelerini, bunun kendilerinin şahsi repertuarı olarak
            kalacağını söyler onlara. Ayrıca bir türküyü kim ilk okursa o türkü onundur ve başkasının okuması yasaktır.
                                                                                                          59
            Üç yıl böyle geçer.

            Yıl 1959.
            Beşevler’den bir ev satın alarak oraya taşınırlar. Alyansını bile satar Yıldız. Ahmet Gazi inanamasa bile, her
            şeyden önce evinin kadını olan sevgili eşinin iş bilmesinden, fedakârlığından dolayı ev sahibi olmaları Onu
            inanılmaz mutlu eder. Dayarlar, döşerler gönüllerince. Kiradan, kiracılıktan kurtulmanın verdiği sevinçle
            şükrederler Allah’a.

            Türkiye’de “Avare” adlı bir Hint filmi kasıp kavurur o sıralar ortalığı. Çok meşhur olur. Hintçe şarkılar söy-
            lüyorlardır filmde. Onlar seyrederler bir sinemada filmi ve akıllarına müthiş bir fikir gelir. Yıldız düşünür
            daha doğrusu ve düşüncesini açar kocasına.

            Hintçe şarkılar söyleyecektir Yıldız. Hatta Ahmet Gazi de. Neden olmasındır.
            Başlarlar çalışmaya. Yıldız, 4 tane Hintçe şarkı seçer filmden. Ayhan, Ankara’daki bütün plakçıları gezer ve
            plaklarını bulur şarkıların. Filmden ve plaklardan seçtiği 4 şarkıyı ezberler günlerce çalışıp Yıldız. Böylece
            farklı bir repertuarları olur.
            O yıllarda, Ankara Gençlik Parkı’nda 9-10 tane gazino kimliğinde çay bahçesi vardır.

            Halk, musikiye düşkün olduğundan her gece tıklım tıklım dolduruyorlardır. İşte böyle bir zamanda ve tıklım
            tıklım dolu bir gazinoda birlikte ve gösteri türünde söylerler“Avaramu” adlı şarkıyı. Bu kadar ilgi görmesine,
            daha sonraki günlerde, haftalarda bu kadar sevilmesine, tutulmasına ve hiç unutulmamasına en çok onlar
            şaşırırlar. Çok geçmez Konya’dan konser teklifi alırlar. Üstelik tam kırk günlük bir konserdir bu.
   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64