Page 64 - kayseriden_kopan_turku
P. 64

3-4 yerde solist olarak sahneye çıkar, ertesi sabah saat 5-6 da eve gelir, hemen o haliyle mutfağa girer, ertesi
                          günün yemeğini düdüklü tencereye koyar ve daha sonra terden sırılsıklam olmuş tuvaletini değiştirir. Ahmet
                          Gazi’nin, konser sırasındaki düetlerinde “ Kaynanamın Kızı” dediği eşi, helâli, ayali, kara sevdası Yıldız, böy-
                          lesine bir yorucu bir çalışma temposunun içindedir. Ama O şikâyetçi değildir. Aksine mutlu ve huzurludur.

                          Özlem, “Ayhan kalk. Bugün neşriyat var radyoya gitmen şart.” diye annesinin sabahları babasını yataktan kal-
                          dırmaya çalıştığını, babasının da zoraki kalkıp, mahmur gözlerle, tiryakisi olduğu acı kahvesini, parmakları
                          arasında sürekli sıkışıp kalmış sigarasıyla içtiğini, kahvaltı yapmadığını hatırlıyor. Ankara’daki Yükseliş Koleji,
                          Özlem’e alfabeyi öğretir bir gün. O sırada aynı kolejin orta kısmında okuyan Nurdan’a yıllar önce öğrettiği
                          gibi. Okula başlamanın ilk heyecanını yaşar. İkisi de, anne ve babalarının turnede oldukları zamanda, üç
                          taraftan kuşatılmış bir koruma, kollama, gözetmenin içinde olurlar.
                          Asla çok fazla cep harçlıkları olmaz diğer çocuklardan farklı olarak. Asla çok pahalı giyinmezler diğer ço-
                          cukların giysilerinden ayrı olarak. Onların hiçbir şeyleri özel, pahalı, farklı, sanatçı çocuklarına özgü olmaz.
                          Okullar için çok para harcadılar ama Onlar için fazladan tek kuruş harcamamayı öğrenirler.

                          “ Arkadaşlarımız şöyle bir elbise giyiyor. Bizlere hava atıyor.”
                          “ Ben sizi zengin çocukları gibi yetiştirmeyeceğim.”

                          Kelimelerin ifade edemeyeceği, anlayamayacağı, çözemeyeceği asalette bir sözdür bu. Şımarıklığın, çocuksu da
                          olsa bu bağlamda bittiği, gak deyince su yerine şerbet, guk deyince ekmek yerine pasta verilmeyeceğini tescil
                          edildiği, yücelikler yücesi sözdür annesinin. Evde, her zaman bolluk olmasına rağmen sürekli bir kısıtlama
             64           vardır. Bulgur pilavının mutfaktaki hâkimiyeti söz konusudur. Ayranın. Kuru soğanın. Kara ekmeğin. Lüks
                          lokantaların, adı bilinmedik, pahalı yemekleri ile yaşamak, büyümek, beslenmek hüner değildir onlar için.
                          Yoksul insanların varlığını bilmek, onların çilesini hissetmek gerekir bulgur ile. İki ünlü sanatçının asılla-
                          rını, nereden geldiklerini, nasıl geldiklerini, kimin çocukları olduklarını asla unutmamaları gerekmektedir.
                          Eğer halkın sanatçısıysan, halk gibi düşünmek, yaşamak zorundasın diye düşünürler. Evde, bakıcı, hizmetli
                          olmasına rağmen sürekli bir iş paylaşımı vardır. Evde otorite, hizmetli Şerife Hanım’ındır.
                          “Evde hizmetlimiz var. Neden evi biz temizliyoruz?” diye bir defasında bile şikayet etmemişlerdir. Ramazan
                          Ayı’nda eğer Kumla’daki yazlıkta bulunuluyorsa, oruç, sahur düzeni içinde ve işkolik bir sanatçı annenin
                          gözetiminde:
                          “Yazlıktayız çalışmak yok.” diyemezler.

                          “Okul dönüşlerinizde kapının altına bakmayı unutmayın. Orada bir kâğıt bulacaksınız. Kâğıtta ikinizin, o gün ayrı
                          ayrı hangi işleri yapmak zorunda olduğunuz yazılı. Alıp okuyun ve işe başlayın.”

                          İşte anne Yıldız Ayhan’ın uyulması gereken talimatı.
                          Türk Aile Hayatı böyle. Halılar gece silkelenecektir, akşam, açık hava sinemasından geldikten sonra. Başka
                          gençler kumsalda ateş yakıyorlar, üstünden atlıyorlarmış falan filan onları ilgilendirmeyecektir. Nurdan’la
                          Özlem gece temizliğinde olmalılar. Gece temizlik yapan tek genç kızlar olmalılar, sabah mis gibi kokan bir
                          evde uyanmak için. Zaten kumsala ve gece çıkmalarına izin yoktur.. Bilmeleri gereken bir şey vardır:

                          “Başka kızlar yapar, “ Gençlik işte.” olur. Siz yaparsanız Annesi şarkıcı, babası çalgıcı olur.”
                          Özlem, babanın ifadesiyle Sarı Çıyan, bir gün babasından şöyle bir söz duyar:
   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69