Page 65 - kayseriden_kopan_turku
P. 65
“Bak özlem. Sanatçı kızısın, güzelsin, alımlısın, iyi kalplisin. Gezerken dolaşırken dikkatli ol adımıza laf getirme.”
Teyzeleri İnci Sümer Hanım, onların hem sırdaşı, hem suç ortaklarıdır ama onların uzun süre anlamaya-
cakları bir yanı vardır. Ablası Yıldız’ın ajanıdır İncü Sümer Hanım. Olanı, biteni, ne var ne yoksa ne saklıyor,
gizliyorlarsa, o gün kimlerle oturup kalkmış, kimlerle konuşmuşlarsa ajan Sümer sayesinde öğrenir anne
Yıldız hanım. Sümer Teyze, onlara bir kötülük gelmesin, kimseler zarar vermesin istediğinden yapıyordur
bütün bunları.
Ve Onlar, zorunlu olmadıkça Ahmet Gazi ve Yıldız Ayhan’ın kızları olduklarını hiçbir yerde, hiçbir zaman
söylemezler. Nurdan liseye başlasa da bu değişmez. Nurdan, Müthiş bir müzik aşkı içinde, bağlama çalmak
istese de, anne ve babasının ününü merdiven gibi kullanmak istemez. Çünkü Onlar, kızlarını müzikten uzak
tutarlar. Onlar, kızlarından birinin müzikle ilgilenmesinden çok korkarlar. Çünkü müzik piyasasının kötü
taraflarını biliyorlardır. Dans ederek gidermeye çalışır Nurdan bütün tutkularını. Kurslara gider uzun süre,
yarışmalara katılır. Kumlu’daki yazlıkta, teyzesinin oğlu partneri olur ona ve dans yarışmalarına katılırlar, tango
ile. Rock’n roll vardır o zamanlar ve onlar Dünya gençliğini kasıp kavuran bu ünlü dansı yaparlar başarı ile.
“ Sen sanatçı kızısın. Herkes hata yapar. Senin hata yapma şansın yok. Ayşe, Fatma yapsa kendilerinin olur ama sen
yaparsan Ahmet Gazi Ayhan ve Yıldız Ayhan’ın kızı olur. Biz bugünlere namusumuzla, şerefimizle, iyi adımızla geldik.”
Bu düşünceler, duygular hiçbir zaman çıkmaz akıllarından.
Baba ile karakterleri çatışıyormuş bazı zamanlar. Baba kızına karşı sabırsızmış, kızına göre. Aslında kızı da
babasına. Kuşakların anlaşmazlığı.
Bir gün tartışmışlar baba kız. Birbirlerine son derece bağlı, baba sevgisinin, evlat sevgisinin azgın nehirler 65
gibi yatağından taştığı iki insan. Bağırır babasına, nasıl olur bilemez, anlayamaz ya da ağzından bir an çıkar
da Nurdan. Baba üzülür ama kırılmaz.
“Sen bana bağıramazsın. Ben Ahmet Gazi Ayhan’ım.”
Bunun ne anlama geldiğini, ne yapması gerektiğini çok iyi bilen, babasının, kendisine, kardeşine karşı kıskanç,
despot olmak zorunda kaldığının bilincindeki o, kıpkırmızı kesilir.
Bunun adı; Halkın sanatçısı olmuş, halka mâledilmiş bir sanatçı, birilerinin babası da olsa O, herkese aittir.
O’nun sahibi Halktır. O, paylaşılmak zorundadır. Ona saygıda kusur, halka saygıda kusur demektir. Onu
savunacak birileri her zaman, her yerde, her şartta vardır.
Özellikle bu, Ahmet Gazi Ayhan olmuşsa, evlat da olsa haddi bilmek zorundadır.
Kaldı ki evde canlı müzik hiç olmamıştır. Ne baba eline bağlama alır ne de anne türkü söyler bir gün bile olsa.
Sabahları köpüklü, acı bir kahve içip sigara ile güne başlayan kahvaltı alışkanlığı hiç olmayan babasına erken
saatlerde okula gittiği için kahveyi tabii ki Nurdan yapar her zaman. Onun en sakin ve rahat olduğu saatler bu
saatlerdir. O, kahvesini içerken, kendisiyle ilgili aklına takılan bir şey varsa bu saatlerde sorar kızına. Baba ve
kızın en yakın olduğu zamanlardır. Çok hassas, duygusal, komik, güldürmeyi seven bir insandır Ahmet Gazi.
Evde bir durum olsa ve onlar bunu saklamak isteseler başarmaları mümkün değildir.
Hiç oğlu olmadığı için, oğlan çocuğu duygusunu biraz da Nurdan’ın asi karakterinde sayesinde tatmin et-
meye çalışır Ahmet Gazi. O, henüz yedi yaşındayken son model Amerikan arabaların birinde, kızının rahat
kullanabilmesi için koltuklarına birkaç yastık koyarak araba kullanmayı, tüfekle atışı öğretir. Bu arada Ahmet