Page 62 - kayseriden_kopan_turku
P. 62

İrticalen söylediği hicivli şiirlerine, hazır cevaplığına, ince nüktelerine kimler hayran kalmıyor ki? Besteleri
                          de öyle değil mi? Yalnızca Türk Halk Müziği’nde derlemeler mi yapıyor sanıyorlar insanlar Onu. Türk sanat
                          Müziği’nde de besteleri var.
                          İşte iki örnek:

                          “ Sevdaya koşanlar çabuk yorulur.”
                          “ Neyleyim, neyleyim ben böyle yâri”

                          Yıldız Ayhan, eşine adı ile değil de soyadı ile sesleniyor. Bunun nedenini sorduğumuzda şöyle demişti:

                          “ İlk eşi Ona “ Ahmet” demiş. İkincisi “ Gazi” Ben de “Ayhan” diyorum.”
                          Saz takımının tek tip elbise giymesini ilk defa Yıldız düşünür. 12 sazcı, tek tip elbise içinde şık görünürler.
                          Eşinin bile kıyafetlerini kendisinin seçtiğini söylüyor. Ahmet Gazi, bej, saten bir elbise ile, elinde sazı
                          sahneye çıktığında halk şok oluyordur adeta. Boylu, poslu, yakışıklı, çekici bir adamdır. Onlar, Müzeyyen
                          Yıldızdoğan, Osman Türen, Saniye Can, Neşe Karaböcek her gece bir yerde ama iki ayrı işte çalışıyorlardır.
                          Bir gün bir yerde Ahmet Gazi sahneden inerken bahçede insanlar hem alkışlarlar hem de ayaklarını yere
                          vurmaya başlarlar ve bu yüzden her taraf toz-toprak içinde kalır. Kulisteki sanatçılar birbirlerine bakarlar.
                          Daha sonra sahneye Saniye Can çıkar ve şöyle konuşur:
                          “ Yahu ne yapacağımızı şaşırdık alkış alabilmek için. Tuvaletler giyiyor, makyaj yapıyor, berbere gidiyoruz ama hiç
                          birimiz de Ahmet Gazi Ayhan kadar alkış alamıyoruz.”
             62           Nurdan büyür, el bebek, gül bebek. Bazı günler üzdükçe üzer anasını, babasını. Özellikle Annesi Yıldız
                          Hanım’ı. Yemek yemez Nurdan. Her bebek gibi yemek istemez.

                          “ Ayhan bir şeyler yap. Bebek yemek yemiyor.”
                          İster babalık duygusu, sevgisi, ister sanatçı duyarlılığı, sezgisi. Adı ne olursa olsun, işte o an biricik kızı için
                          türkü besteler. Türkü söyler babasını merakla dinleyen kızına:

                          “ Kapısına kapısına kul oldum
                          Ben bu kızın anasına vuruldum
                          Bir hayırsız yüzünden
                          Yandım, yandım kül oldum


                          Kaşlarının karası
                          Kalbimdedir yarası
                          Öyle bir derde düştüm
                          Yok mu bunun çaresi”

                          Daha sonra okur türküyü. Gazinolarda, bahçe konserlerinde, turnelerde... Sever, diğer türküler gibi bunu
                          da halk. Ama bilmezler Nurdan doğumlu olduğunu.

                          “ Kimsenin parası, beni masalarında bağlama çalmaya yetmez.”diyen adamın bu eseri de ne zaman çalınsa,
                          söylense olay olur gittiği her yerde. Bağırlara basılır, Kayseri, Konya, Samsun, İzmir Fuarlarında. Antalya,
                          Altın Portakal Film Festivali’nde.
   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67