Page 67 - kayseriden_kopan_turku
P. 67

insan sevgisi ile dolu bir sanatçı aile.

            Misafiri çok seven, paylaşmayı çok seven, yanlarındaki hizmetlilerini aileden biri gibi gören, ona, hizmetli
            olduğunu hissettirmemiş, çocuklarını, evlerini bile emanet edecek, aile sırlarını bile verecek kadar son de-
            rece güvenen, sanatçı kavramından çok uzakta, sıradan insanlar gibi yemeyi, içmeyi, konuşmayı, gezmeyi
            tercih eden farklı bir sanatçı ailedir.
            Şerife Hanım. Hastalanır bir gün.

            Çok hastalanır. Felç gelecek kadar çok ağır hastalanır, yatak, döşek. Bakıma muhtaç, ilgiye muhtaç, hastalığı
            için ilaç parasına muhtaçtır. Üstelik kimi kimsesi, Ona bakacak birileri de yoktur ya da sahip çıkan bir Allahın
            kulu. Gidecek, kalacak bir fakirhanesi yoktur.

            Köyden gelmiştir ve o bir gün kendisini yatağa düşürecek belki daha da kötü yapacak hastalığını saklayan
            kadının. Ahmet Gazi, sırtında taşır hastanelere Şerife Hanım’ı. Doktorların 11 ay yaşayabilir dedikleri Şe-
            rife Hanım’ın en iyi hastanelerde, en iyi şekilde tedavi olmasını sağlarlar. Yıldız, yemekler yapıp götürür
            hastaneye. Kendi elleriyle yedirir, yakını olmayan felçli bir kadına ya da hizmetlisine. Yeni çamaşırlar alıp
            giydirdir kendi elleriyle. Kadın’ın köyüne mektup yazar, olanları, bitenleri anlatır bir bir. Sahip çıkan olmaz
            Şöyle düşünür Yıldız:

            “Bu bana Allah tarafından gönderildi. Buna ben bakacağım.”
            Sanatçı olmakla burnu havalardan inmeyen, kasıntısından yanına yaklaşılamayan, engin dağları kendisini
            yarattığına, inanan, erişilmeyen olduğunu zanneden, “ Bu kadarı da olamaz” diyen, halktan uzak sözde halk
            sanatçıları. İnsani duygularını büyük gazinoların, neonları altında, afişlerle süslü görkemli sahnelerinde,   67
            bilmem kaç liraya satmışlar.

            Şerife Hanıma’a bakıcı tutarlar, Ahmet Gazi ve Yıldız.
            Ve Şerife Kadın 11 ay sonra ayağa kalkar. İyileşir. Vefa duygusuyla kendini ayakları dibine atar, bu insanların.



            AHMET GAZİ AYHAN’IN ÖLÜMÜ

            Sanatçı Yıldız Ayhan, evinde konuk olduğumuz sürece anlatmaya devam ediyor. Bu arada ben de bu çok
            değerli anıları zaman zaman not ediyorum.
            Yıldız Ayhan bu arada Kırım Tatarlarına yani kendi soydaşlarının müzikleriyle ilgili derlemeler ve çalışmalar
            yaparak bu eserlerin ilk defa TRT Repertuarlarına girmesini sağlamış. Oldukça zor olan bir şeyi başaran
            Yıldız, ırkdaşlarına kendi dillerinden türküler okumuş ve bu türküleri Onların da öğrenmelerini sağlamış
            ayrıca. Kırım Tatarları Onu, soylarının en güzeli seçerek onurlandırmışlar.

            Yıl 1979.
            İstanbul’a tayin olurlar karı-koca. İstanbul Radyosu’nda çalışmaya başlarlar. Usta’nın rahatsızlığından dolayı,
            doktor tavsiyesi ile deniz havası iyi gelecektir. Zaten Yeniköy’de evleri vardır. Üniversitesi’nde okuyan Nur-
            dan için belki zor olacaktır çünkü terör, çok canlar yakıyordur o sıralar. Kurşun adres bilmiyordur. Kördür.
            Özlem, öğrenciliğine devam edecektir İstanbul’da ama kolejde değil. Baltalimanı Behçet Kemal Çağlar Lisesi.

            İşte Anne Yıldız’ın ifadesi ki bu konuda karar vermek yalnızca Ona aittir:
   62   63   64   65   66   67   68   69   70   71   72