Page 71 - kayseriden_kopan_turku
P. 71

Ve hastaneden çıkar, Kayseri’nin bu namlı yiğidi, hastanenin çıkış kapısında, merdiven başında, yanında
            bütün sevdikleri, gönül verdikleri ve Gökten düşmüş o Yıldız olduğu halde, uzaktan Onu seyreden bir kuş;
            Geçmiş olsun usta dedi sessizce. Bahçedeki birkaç beyaz karanfil selam verdi.
            Eve hoşgeldin.

            Hastalığı sırasında, daha önceden inandığı kutsal değerlere, gerçeklere daha bir başka inanır, bağlanır Ahmet
            Gazi. O yılın Ramazan Ayı’nda sorar kızı Nurdan’a:

            — Nurdan! Oruç tutuyor musun?
            — Elbette tutuyorum baba!

            — Aman kızım, aferin. Tut. Bırakma orucunu, çünkü öbür dünya var ben gördüm.
            — Nasıl yani? Baba sen şimdi öbür dünyayı gördün mü gerçekten?

            — Merak ediyor musun?
            — Hem de nasıl. Bu konuda kitaplar okuyorum.

            — Doktorlar cihazın fişini çektiklerinin farkında olmadım. Ama birden kendimi yukarıdan seyretmeye başla-
            dım. Yatakta yatan kendimi gördüm. Çok garip bir şeydi. Nasıl oldu anlayamadım ama öldüğümü hissettim.

            — Gerçekten çok garip.
            — Sonra birden yine kendimi, cihaza bağlı olarak yatakta olduğumu hissettim. Nurdan biliyor musun ölmek
            o kadar da kötü bir şey değilmiş hatta güzel ve huzurluymuş, öbür dünya varmış, keşke daha çok ibadet   71
            etseydim.
            O, ayağa kalkar ama hastadır hâlâ. O durumda radyoya gider.

            Vedalaşmak için.
            Saz çalmaz, oturup sohbet eder sadece. Bir ara radyoda arkadaşları ısrar ederler türkü okuması için. Ama
            bu imkânsızdır. Çünkü gırtlağı delinmiştir Ahmet Gazi’nin.
            Dayanamaz ve son bestelediği “Everek Dağı”nı okur. Nasıl okur kimse akıl sır erdiremez ama okur işte:


            “ Her zaman görsem seni
            Everek Dağ’ı
            Yüreğimde bir incecik sızı var.
            Ah! İle geçirdim ömrümün çağı
            Şu anlımda ne bitmedik sızı var
            Çoğu gitti şu ömrümün azı var”

            Hıçkırıklarla ağlar bazı kadın sanatçılar. Bozlak biter bitmez sıraya girerler, yaşlısı, genci. Gırtlağından
            öperler. Sanat adına. Gerçek sanatçı adına. Everek Dağı adına. Everek Dağı’ndaki bütün kır çiçekleri adına.

            Günler, haftalar, aylar geçer.
            Dert girdi mi bir daha çıkmak bilmez. Yine depreşir o sinsi hastalık. Yine kaldırırlar hastaneye sanatçıyı.
            Ve yine reanimasyon odası.
   66   67   68   69   70   71   72   73   74   75   76