Page 56 - kayseriden_kopan_turku
P. 56
kenarından sızan ince bir kan şeridini, koluna girmiş olan oğluna bile göstermemek için başını sürekli diğer
tarafa döndürüp durur.
Yıldız Ayhan, fotoğraf çekimi sırasında, belki de olan bitenin ya da ne söylediğinin farkında olmadan ko-
nuşmaktadır:
— Ahmet Ağabey!
—Yıldız?”
— Sen sağ tarafa geç.
— Ahmet Ağabey!
— Efendim Yıldız?
— Sen sol tarafa geç.
— Ahmet Ağabey… Ahmet Ağabey… Ağabey…
Sanatçı Yıldız Ayhan bize bunları anlatırken gülümsüyordu. Aralarında 13 yaş fark varmış. Ona “ Ağabey”
demeye alışmış mış.
Nişandan sonra Ahmet Gazi, Yıldızların evinden çıkmaz olur. Her günün akşam yemeğinde onların sofra-
sındadır. Onların koltuğunda kahve içiyordur keyifli, sorunsuz, rahat...
Bir yatıya kalmıyordur. Hani Muazzez Hanım’dan, Necati Bey’den hatta Yıldız’dan yüz bulsa onu da yapa-
56 caktır. Bir gün akıllara gelmeyecek bir şey olur. Gece geç saatlerde Yıldızların evinde ayrılan Ahmet Gazi,
eve gitmez ve kapının önünde sabaha kadar bekler. Üstelik lapa lapa yağan kar altında.
Bu olaydan sonra karı-koca otururlar. Ama çok düşünmezler, taşınmazlar. Karar verirler. Kısa sürede hemen
düğün hazırlıkları başlar.
Yıldız, gelinliğini kendi elleriyle diker. Sümerbank patiskasının üzerine tül koyar, pullarla yıldız işler üstüne
irili, ufaklı yıldızlar, gelinliğin üstünde göz kırpmaya başlarlar. O kadar geniş olsun ister ki üç kat yapar ve
içine 3 kat da tel koyar.
Kabarır gelinlik. Alın teri, göz nuru, el emeği, beyin fırtınası, estetik bakış ve Yıldız zevki. İşte! Bu kadar.
Babasının kaldığı odaya asar. Düğüne birkaç gün kalmıştır.
Ertesi gün, Yıldız uyanır. Doğruca babasının kaldığı odaya gider babası çoktan gitmiştir. Gelinliği astığı duvara
bakar. Yüzün kıpkırmızı olur. Gelinliğimin tellerinin kesilmiş olduğunu görür. Birileri özellikle telleri kesmiştir.
Koç burcudur Yıldız. Tepesi attı mı gözü hiçbir şeyi görmez. O günün akşamı nasıl olur bilinmez ama Yıl-
dız, perişan bir halde babasın karşısına oturur. Muazzez Hanım, kızının solgun, üzgün yüz ifadesinden bir
şeylerin olduğunu hisseder.
Sonuçta babasıdır. Kırmamaya, incitmemeye çalışarak tane tane konuşmaya başlar:
— Özür dilerim. Ben evlenmekten vazgeçtim.
— Ne demek şimdi bu?
— Biliyorum. Sizi çok üzdüm. Kırdım. Beni bağışlayın. Önceleri ben de istedim evlenmeyi. Ama şimdi
istemiyorum. Yüzüğü iade edin ona. Evlenmeyeceğim.