Page 296 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 296
ilk defa bir arada bulunuyor ve bir güç olduklarını
anlıyorlardı. Kalabalık gittikçe çoğaldı. Kalabalıkla
beraber şamata da çoğaldı. Önde yürüyenler, Ahmet
ve Şükrü’den sonra Nazmiye Nine geliyor, onların
ardındaki kalabalığın bağırıp çağırması her yerde
yankılanıyordu. Ahmet, Gavur Hacı’nın öldüğünü
yeminlerle söylüyor, onun ısrarlı söylemi kalabalığı
etkiliyordu. Tozlu ve çakıl taşları dolu yollardan geçtiler.
Ulu dut ağacının koyu gölgesine sığınıp, soluklandılar.
Yeniden bağırıp çağırdılar. Kalabalığın sesine ala
sığırcıklar gürültüler ile havalandı. Arpa Dağı’nda
şakıyan kekliklerin sesi kalabalığa eşlik etti. Ahmet
durmadan söyleniyordu.
“ Yılan sokmuş, yılan! Yılanlar Küçük Kavaklı’da
çoktur, oradan inmişler. Mağarada Hacı’yı yakalayıp
sokmuşlar. Ölünün boynunda ki diş izleri aynen
duruyor. Çok şükür kurtulduk “ diyor, arkadan gelen
ahaliye hikayeyi anlatıyordu.
Hacı Mustafa Efendi coşkulu kalabalığı gözlüyor ve
gelenlere, bağırıp çağıranlara, müjde verenlere
inanmak istiyordu. Şükrü eşeğim diyor, başka şey
demiyordu. Ne inat şeydi o! İntikam alacağım diye
tutturmuş, Ahmet’i de beraberinde götürmüştü.
Gerçekten şu alçak adamı yeryüzünden kaldırsalar,
niyet ahalisi bayram edecek, büyük bir beladan
insanları kurtarmış olacaklardı.
Merhametsiz adam Boncuk Kuyu’yu mekan tutmuş,
niyet halkı susuzluktan kavrulurken kimse bir damla su
alamamıştı. Yunus Çavuş geceleyin su taşımıştı. Fakat
onu da jandarmalar yakaladı. Eşkıya kuyu başında
olmasa bile, korkudan su dolu kuyuya yanaşamıyordu.
Şimdi kalabalık bağırıp çağırıyor, sanki Gavur Hacı’ya
meydan okuyordu. Keşke kalabalık her zaman böyle
bir araya gelse de eşkıyaya karşı birlik olduğunu
288