Page 297 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 297
gösterse idi. Çoğunluğu kadın, ihtiyar ve çocukların
oluşturduğu kalabalık gittikçe büyüdü. Şamatalarla,
yaşa, varol sesleri ile, zaman zaman alkışlarla
Çiloğlu’nun evine yanaştılar. Bu kalabalık önemli bir
şey olmasa, bu kadar bir araya gelmez, bağırıp
çağıramazdı. Şükrü’nün dalında tüfek görünüyor,
hemen ardından Nazmiye Nine orakla geliyor ve
sevinçten tek tek basıyordu. Nazmiye kadın yıllardan
beri ilk defa gülücükler saçıyor, bir şeylere seviniyordu.
Kalabalık Çiloğlu gediğinden yürüdü. Ahali
söyleniyordu.
“ Hani yedi canlıydı? Hacı ölmez diyorlardı. Kim
görmüş ölüyü. Hangi mağarada imiş? Ne zaman ölmüş
diye devamlı sorup soruşturuyordu.
Kalabalığın depreşip, şamatalarla eve dayanmasını
Hacı Mustafa Efendi sevinçle gözlüyor, insanlık daha
ölmemiş, İnşallah söyledikleri gibi olmuş, Gavur Hacı
gebermiş diye içinden geçiriyordu. Ölmese bile mutlaka
bu kalabalığı görüyor, insanların kolay teslim
olmayacağını bu sayede belki anlar diyordu.
Çiloğlu yüksekte kalan sekinin ucundan seslendi.
“ Hayırdır inşallah! Nedir Ahmet oğlum? Ne oldu?
Gece yarısı çekip gitmişiniz! Çok şükür sağ salim
geldiniz. Ne oldu, hayırdır inşallah? ”
Ahmet, soluk soluğa cevaplıyordu.
“ Hayırdır baba. Baba Gavur Hacı öldü. Yılanlar
sokmuş. Mağarada ölüsünü bulduk. Yılanın diş izleri
boynunda duruyordu. Biz bir şey yapmadık. Şükrü ile
çok bekledik. Dışarı çıksaydı, Şükrü vuracaktı. Fakat
çıkmadı, mağarada ölüsünü bulduk “ dedi. Şimdi
Şükrü de, Ahmet’te bir başka duruyor, hallerinde bir
rahatlık okunuyordu. Öyle ya: şimdiye kadar kimseler
Gavur Hacı’yı ortadan kaldıramamıştı. Yunus Çavuş
denemiş, jandarmaya yakalanmıştı. Allaha bin şükür ki,
289