Page 37 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 37
İnsanlar çifte bayram yaptı. Yunus Çavuş’a hoş
geldin diyor, ayrıca bayram ziyareti yapıyordu. İşte
Nazmiye Nine elindeki orağı sallayarak taş merdiveni
tırmandı. Kemikten ibaret vücudunu saran şalvar bol
geliyordu. Şalvar göğsüne kadar çıkıyor, ayakları
çıplak ve yara içindeydi. Yavrularını, kocasını
kaybetmenin acısı yüreğini karartmış, dünyaya
küsmüş, yalnız yaşıyordu. Tek dayanağı sonuncu oğul
Murat’a kavuşmaktı. Belli bir evi, ötmesi yoktu. Fakat o
herkesin yanında ve herkesin derdine ortaktı. Keykubat
gölüne bakan tepelerde barınırdı. Orada küçücük
evciklerde, bazen kaya kovuğunda, bazen da üzüm
asmalarının altında uyurdu. Yanından ayırmadığı orağı
ile ıssız yerlerde acılarından kurtulmak için gezerdi.
Orak her işe yarıyordu. Ot biçiyor, çalıları kesiyordu.
Kadının yalnızlığı ve çektiği acıları, yüzündeki derin
çizgilerden ve bembeyaz saçlarından anlaşılıyordu.
Vakti ile Nazmiye Nine’nin de sevgi dolu bir yuvası
ve beş oğlu vardı. Birlikte mutlu bir hayat yaşıyorlardı.
Mutluluğu sevgilileri ile beraber yaşadığı günlerde
tatmıştı. Fakat kara bahtı diğer kadınlar gibiydi ve onu
da yerden yere vurdu. Kocası önce Balkanda, büyük
oğlu Süveyş kanalında şehit düştü. Diğer iki oğlundan
birisi veremden, diğeri de sıtmadan öldü. Fazlı ise
fırında çıkan bir tartışmada bıçaklanarak öldürüldü. En
son oğul Murat’ı ise Galiçya’da Ruslarla savaşıyordu.
O koca aileden kimseler kalmamıştı. Buna rağmen
Nazmiye Nine yaşamaya devam ediyordu. Kimseye
boyun eğmiyor ve Murat’ına bir gün kavuşacağına
inanıyor, hayat kavgasından vazgeçmiyordu. Ne yer,
ne içer kimse bilmez, kimseden yardım istemezdi. En
umulmadık yerlerde ortaya çıkar, hayata küstüğü
zamanlarda otları, çalıları düşmanları gibi görür, onları
29