Page 55 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 55

Efendi’de ayaklanınca, Nazmiye Nine alçak bir ses ile
                                  konuştu.
                                       “  Dur  Hacım gitme! Konuşacak  şeylerimiz var.
                                  Bizlerin ciğeri yandı, hayatımız kaydı, ama Yunus
                                  Çavuş’a    yardım    etmek     boynumuzun      borcu.
                                  Konuşmamız aramızda kalmalı. Biz bize konuşup bir
                                  çare bulalım.”
                                       Uzaklaşan komşuların ardında kalan  Çiloğlu,
                                  Nazmiye Nine’nin ne söylemek istediğini anlayamadı.
                                       “ Neye çare arayacağız?  Çavuş uzak illerden kaçıp
                                  gelmiş.  Şimdi karısı ve  kızı ile çok iyiler. Hasretine
                                  kavuşmuş. Ne yapalım istiyorsun? “
                                       “  Onu  karısına, kızına, bizlere  bırakırlar mı? Etraf
                                  canavar dolu.  Önce Gavur Hacı, sonra komitacılar, en
                                  önemlisi devlet, onun peşine düşecektir. Bir punduna
                                  getirip elimizden alacaklar. Onu kaybetmemek için bir
                                  çare bulalım. Etrafta  güvenilir, aklı başında kimse
                                  kalmadı. Yunus’u tehlikelerden korumalıyız “
                                        Çiloğlu birden  anladı. Gerçekten Yunus  Çavuş
                                  savaştan çekilmişti ama burada onu büyük tehlikeler
                                  bekliyordu. Bu durum  Çiloğlu’nun aklına gelmemişti.
                                  Yunus Çavuş’u korumalı ve sığınacağı bir yeri
                                  olmalıydı.  Birçok asker kaçağı zaptiyeden böyle
                                  kaçıyordu. Zaptiye gelince, mağaralara, toprak altına,
                                  kayaların,  tepelerin  ardına   saklanıyor,   böylece
                                  yakalanmaktan kurtuluyordu. Yakalananın akıbeti
                                  birkaç gün sonra belli oluyor,  şehirdeki iç  kaleye
                                  doldurulan kaçaklar yeniden kaçmanın yollarını
                                  arıyordu. Divan-ı harbe çıkanlar çoğunlukla öte
                                  dünyayı boyluyordu. Bundan kaçmak için  kale
                                  duvarlarından atlayanlar oluyor, bu sefer de ayakları
                                  kırılıyor, acılar içinde  kalıyor, yine kurtulamıyordu.
                                  Kararı çıkanlar, hemen iç kale  surlarının meydana
                                  bakan kısmında kurşuna dizilerek infaz ediliyordu. Her


                                                           47
   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60