Page 80 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 80

Yunus Çavuş’un pusu yeri olarak seçtiği Ak Ev özel
                                  bir yerdi. Ak Ev, bir zamanlar Adana’dan, Mersin’den
                                  gelen yolcuların konaklama yeri idi. Tersine buradan
                                  güney illerine inen yol geçerdi. Fakat  şimdi bina
                                  bakımsızlıktan yarı yarıya yıkılmış, tavanı çökmüş, Ak
                                  Ev boynu bükük, kimsesiz bir harabe haline gelmişti.
                                      Askerde  öğrendiklerini Yunus Çavuş burada
                                  uygulamayı    düşünüyordu.    Yüzünün     parlamasını
                                  istemiyordu. Yüzünü karartacak ve üzerinde parlayan
                                  ne varsa çıkaracaktı. Böylece  karanlıkta bir gölge
                                  olacaktı. Askerde ki gece hareketlerinde nasıl
                                  davranılırsa, burada da aynısını uygulayacaktı.
                                      Yunus  Çavuş hazırlığını sürdüre dursun,  Yunus
                                  Çavuş’un asker kaçağı olduğu ve bağ evinde
                                  saklandığı şehirde duyuldu. Duyulan haber hükümetin
                                  kulağına gitti. Zaten Yılanlı Dağı’nın sarp yerlerinde
                                  başka asker kaçakları da vardı ve  bunları yakalama
                                  jandarmaya düşüyordu. Jandarma komutanı Binbaşı
                                  Cafer Bey görevine düşkün, yürekli bir askerdi.
                                  Duyumu alır almaz harekete geçti. Yirmi kadar atlı
                                  jandarmayı yanına aldı. Amacı hem asker kaçaklarını
                                  yakalamak, hem de eşkıyaları avlamaktı.
                                       Jandarma   atlarının  sağrıları  ve    koşumları
                                  parlıyordu. Filintaları eğer kayışlarına yuvalı ve
                                  üzengilerinin pirinçten tasmaları göze  çarpıyordu.
                                  Erlerin tozlukları ve yarım papuçları üzengiye sıkı sıkı
                                  basıyor  ve  erler at üzerinde kumandanın emri gereği
                                  dik duruyordu. Atlar rahvan gidiyor, atın her adım
                                  atışında üzerindeki süvari, ileri geri salınıyordu. Sırt
                                  çantasına bağlı, battaniyeler, çantalarda gazlı bez ve
                                  en önemlisi bir kaç dilim peksimet vardı. Bir asker
                                  peksimetini kesinlikle  yemeyecek, fırınlanmış ekmek
                                  parçasını gereğinde suya batırıp veya ağızda ıslatarak
                                  ölümcül açlıkta  yiyecekti. Ama bu ziyafet en zor


                                                           72
   75   76   77   78   79   80   81   82   83   84   85