Page 83 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 83
sualsiz divanıharp mahkemesine götürüyordu. Elinde
geçerli bir resmi belgesi yoksa o şahıs mutlaka asker
kaçağı çıkıyordu. Pek çok kura askere alındığı ve
savaş hali olduğu için, izinleri yoktu. Gözleri evleri,
tepeleri, kayaları tarıyor, zaptiyeler insan avını
sürdürüyordu. Alınan emir böyleydi. Kimi bulursa
yakalayıp götüreceklerdi.
Ama asker kaçakları da sır olmuş, yer yarılmış yerin
dibine inmişlerdi. Kaçaklar gizli odalarına mağaralarına
saklanmıştı. Ortada kadın, çocuk ve yaşlılardan gayri
kimse bulunmuyordu.
Binbaşı Cafer Bey susuzluktan kavruluyor ama
bunu belli etmiyordu. Asker susamaz, asker acıkmaz
ve asker ölmezdi. Erlere eğitimi böyle verdiklerine
göre, en başta kendisi söylenen gibi olmalıydı. Atını
yüreklice sürüyor, dik durmaya özen gösteriyordu. At
üzerindeki binbaşının önünden tozlara belenmiş siyah
bir yılan kıvrılarak geçti. Biraz ilerdeki dut ağaçlarının
geniş yapraklarına sığınmış sığırcıklar havalandı. Cırık
Gediği’nde ki Boklu Kaya’dan kalkan bir çift kartal
uçmaya başladı. Kuruyup kökünden kurtulan bir
yelkovan, rüzgar önünde savruluyordu. Sekiler
düzlenmiş, kumla düzlenen sekilerde en ufak bir leke
kalmamış, her ev günlük temizliğini çoktan bitirmişti.
Tollarda, kurt ağızlı ötmelerde, köşklerde, sekilerde
sıralanan kadınlar ve çocuklar geçen atlı birliği ilgi ile
izledi. Fakat kaçaklar hakkında kimse en ufak bir sır
vermedi. Kaçakların yerini bildikleri halde zaptiyeye
söylemeyi aklından bile geçirmedi. Çünkü kaçaklar,
babaları, ağabeyleri, komşuları idi. Onlar kaçakların
kendi parçaları olduğunu bildiğinden gereğinde
hayatlarını bile ortaya koyabiliyorlardı. Ne dayak, ne
işkence ve ne de sorgu sual onları yıldıramıyordu.
75