Page 166 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 166
Emir Kalkan Hikâye Yarışması
Basılacak kitapları hünkâra sunarken, eserler arasında onun eserinin olmaması ve
daha da kötüsü Şair Vehbi’nin şehzadelerin sünnet düğünü şiirleriyle ön plana çıkması
onu iyice endişelendirmişti. Yanaklarının kırmızılığından heyecanı ve ne kadar sinir-
lendiği belliydi. Kabul salonunu terk etmesi de orada bulunanları endişelendirmişti.
Sultan Ahmet ile Sadabat’ın şairi Nedim’in arası bozuluyor muydu? Fatih’te Sultan
Selim Camii’nde yatsı ezanı okunuyordu. İbrahim Müteferrika cemaate yetişmek için
atölyenin kapısından çıktı. Surname’nin matbaa dizimine yarın başlanabilirdi. İbra-
him Müteferrika elindeki kitabı yüksek bir sergene bıraktı. Tam kapıdan çıkmak
üzereydi ki tekrar geri döndü. Padişah’ın en müstesna ve murassa eserini matbaa
atölyesinde bırakamazdı. Son sayfa baskılarla uğraşan Fransız ve Ermeni iki çalışanıyla
vedalaşarak oradan ayrıldı. Atölyede gecenin zifiri karanlığını delen matbaanın sesi
kısa bir süre sonra sustu. İbrahim Müteferrika derin bir oh çekti. Cihannüma’nın
basım işlemleri tamamlanmış olmalıydı, yarın Surname ile ilgili baskıları hazırlamaya
başlayabilirlerdi. Köşeyi döndüğünde Sultan Selim Camii’nde yatsı namazına durul-
muştu. Depo olarak kullandıkları caminin bitişiğindeki taş yapıda tarihin en değerli
eserleri yerini almaya başlamıştı. Bunlardan birisi de Cihannüma olacaktı. İbrahim
Müteferrika karanlıkta gülümsedi. *** Ertesi sabah güneş is ve kül dumanları üzerine
doğdu. Fatih semtinin Mismarcı Sokağı’ndaki matbaa atölyesinde başlayan ve ahşap
evleri de küle döndüren yangın iki ecnebi işçinin de ölümüyle noktalanmıştı. Yeni
kurulan itfaiye örgütü tulumbacılar sabaha kadar yangını söndürme işleriyle uğraş-
mışlardı. Şehri İstanbul’da İbrahim Müteferrika’nın yangında öldüğü yolundaki
dedikodular ağızdan ağza dolaşmaktaydı; bu haber bazılarını sevindirirken, bazılarını
büyük üzüntüye boğuyordu. Mismarcı Sokağı Yangını, Topkapı Sarayı Nakkaşhane-
si’nde de duyuldu. Hattat Levni nakkaşhanedeki nabzı anlamaya çalıştı. Hattatlar
hiçbir şey olmamış gibi davransa da bakışlarda gizli olan bir şeyler vardı. Nakkaşhane
de hiçbir gün bu kadar sükût, hiçbir yüz bu kadar manasız değildi. Saray’da Şair
Nedim’in İbrahim Mütefarrika’yı öldürdüğü yolundaki dedikodular dolaşmaya baş-
lamıştı. Sultan Ahmet, sadrazamını olay incelemesi için Fatih’e göndermişti. Şair
Nedim’i dün gece Fatih’te gördüğünü iddia edenler eğer bu şahitlikleri doğrulanırsa
keselerce altınla ödüllendirilecekti. Bunun aksini söyleyenler de vardı. Şair Nedim
dün geceyi Kâğıthane’de Tekirdağ şaraplarının sunulduğu sandal sefasında geçirmişti.
Sultan’ın emri vardı her nerede olursa olsun ispatlanacaktı. Yanlış bilgi veren olursa
kellesi uçurulacaktı. *** Sultan III.Ahmet Bağdat Köşkü’nden Haliç’e baktı. Dün gece
gördüğü rüyanın hala etkisindeydi. Rüyasının gerçekleşmemesi için kimseye anlat-
mamıştı, rüya yorumcusunu çağırmamıştı. Altınboynuz’a, altın devire gölge mi
düşüyordu? Şair Nedim’in saraydan öfkeyle ayrılışını düşündü. Bu yangında Lale
Devri şairinin olabileceğine ihtimal vermeye çalıştı. Nakkaşhanedeki Hattatbaşı
Levni’yi ve diğer hattatları düşündü. Nakkaşhanedeki herkes sorgulanacak ve geceyi
166