Page 208 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 208
Emir Kalkan Hikâye Yarışması
Yanıt verememiştim. Elini tuttuğumda gözlerime bakmıştın. Büyüyordun; büyü-
yordun ve ailen seni idare etmekte zorlanıyordu, çevrenin daha çok dikkatini çeki-
yordun, bunun ikimiz de farkındaydık. Ama seni o raddeden, o geceden sonra hiçbir
şeyin üfleyip bir yöne savuramayacağını, eğer kurtuluş buysa kurtaramayacağını da
biliyorduk.
Devin şarkısını söyleyen sesin hala kulaklarımda. Ne zaman yüzümü rüzgara karşı
dönüp seni düşünsem o geceki hüznünü, kabullenişini, özlemini duyar gibi oluyo-
rum, birer birer ölüyorum. Yine de inan bana, mektuplarım salt sevgi ve çiçek dolu.
Sana yazıyorum çünkü en kimsesiz olduğun anda bile çocukken mektup yazdığın her
şeyle birlikte ben, burada senin için, beni süpürmeye çalışan bütün rüzgarlara kafa
tutuyorum, bil isterim. Hala.
17 Mayıs
Deina, sevgilim,
Bugün hayatımda ciddi anlamda ilk kez gitmeyi düşündüm. Bu evden uzağa, arka
bahçedeki mezarlıktan, bu dinmez yastan, annenin gözlerinden ve bahçede konuş-
lanmış bütün eski, bütün yeni mevsimlerden uzağa. Kendimi dünyanın kucağına
öylece atabilir ve seni bulmak için yollara ismini sorabilirdim. Yüzünü bir kerecik
daha görsem, lanet olası bir derginin kapağında bile olsa, bana yeterdi. Bu yoksunluk,
bu boşluk beni yıkmadan, bitirmeden önce bir kerecik daha. Sonra kendi kendime
uzun uzun güldüm. Bunu yapamayacağım için değil; çıkabileceğimden ve bir şekilde
ayakta kalıp evden uzakta olmaya alışacağımdan eminim. Güldüğüm nokta, yapaca-
ğımı bir an bile olsa düşünebilmemdi. Senin en güzel, en masum anılarınla dolu bu
yeri nasıl terk edebilirdim? Birlikte çocuk olduğumuz, sesinin beni şekillendirdiği,
gülümsemelerinin kalbime çarpmayı öğrettiği, seviştiğimiz bu güzel, sihirli dev evini?
Yapamam, senin bu parçandan da vazgeçemem. Deina, sevgilim, işte bu yüzden yine
sana yazıyorum. Çünkü yapabilecek başka hiçbir şeyim yok. Sen yoksun, sana giden
yollar yok, sana esen rüzgarlar henüz üflenmemiş olmalı…
Dün annen çocukken senin için ağaca astığımız salıncağı buldu bodrumda, saatlerce
ağladı. Bana senden bahsetti biraz, odanda hala sakladığı birkaç parça giysine sarıldı,
baban için çizdiğin resimleri çıkardı, onu sakinleştirmem epey vakit aldı. İkinizi de
çok özlüyor, sanki babanla aynı yerdeymişsiniz, sen o koca adamın asker çizmelerinin
yanında minicik kalmış bir kızken olduğu gibi el ele yürüyüp gitmişsiniz, yakında
dönecekmişsiniz gibi konuşuyor. Gittiğin geceden söz etmek istedi, gözlerinden
anladım, yapamadı, yine sustu. Sustuk.
208