Page 218 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 218

Emir Kalkan Hikâye Yarışması
               O sesler, o kulağını tırmalayan sesler...O anda düşündüğü tek şey “Bu seslerle kaç
            bebek uykusundan uyandı?” olmuştu.
               Küçük Adam sığınacak bir yer bulmak için etrafını kolaçan etmeye başladı. Bom-
            balanmayla parçalanan yıkık gri binaya sığınmak için enkazdan atladı. Dikkatlice
            geçtiğinden emin olduğunda hızla zemine oturdu. Duvardan dökülen talaş ve tuğla
            parçaları canını acıtıyordu. Oturduğu yerden kalkarak eliyle bulunduğu yeri temizle-
            meye başladı. Eline giren kıymıklara aldırmadan yerdeki tuğlayı alarak karşı duvara
            sertçe fırlattı. Tuğlanın duvara çarpmasıyla bir yandan gürültü koparken diğer yandan
            etrafı toz ve tuğla parçaları kaplamıştı. Küçük adam öksürerek kolunu burnuna dayadı.
            Bir yandan da diğer eliyle tozları dağıtma çabasındaydı.
               Hızla temizlediği yere sinerken annesini düşündü. İzliyor muydu acaba onu, el
            sallıyor muydu ona, onu öpmek istiyor muydu tombul yanaklarından?
               Gurur duyuyor muydu oğluyla?
               Ah be tavşan! Anlatılmayacak mısın bir daha, nasıl yenildiğini Küçük Adama?
            Ah be, şeker! Kırılmayacak mısın artık Küçük Adamın ağzında, inemeyecek misin
            artık midesine?
               Ah be yaşam! Unutturacak mısın Küçük Adama mutluluğu?
               Unutturma olur mu, Küçük Adam annesini çok özledi.

               Küçük Adamın minik gözleri yavaş yavaş kapanırken dizlerini bedenine doğru
            çekti. Kafasını dizlerinin üzerine koyarak uykuyu bekleyen gözlerini kapadı. Bunun
            bir rüya olmasını diledi içinden. Sabah kalktığında yatağında uyuyabilmeyi diledi.
            Annesinin yanında, yanı başında olmasını diledi. Ve ona her sabah söylediği “Paşam!”
            kelimesini onun dudakları arasından hoş bir edayla kulaklarını kaplamasını diledi.
            “Bu bir rüya.” Küçük adam kendi içinden tekrarladı bu cümleyi her seferinde. Ama
            bilmiyordu ki bu annesiyle geçiremediği ilk geceydi. Soğuğun bedenini kaplamasıyla
            üzerine ağır bir yorgunluk düştü küçük adamın. Gözleri yavaş yavaş kendini uykuya
            teslim ederken iki dudak arasından tek bir kelime çıkmıştı o an “Anne.”


                                                ✥
               Sessizliğin kendi notaları eşliğinde araladı göz kapaklarını Küçük Adam. Betonda
            uyumanın rahatsızlığıyla vermiş olduğu ağrılarla kolunu ovuşturdu. Yavaşça yattığı
            yerden kalkarak duvarın diğer yanına bakmak için adımlarını hızlandırdı. Kafasını
            çıkarttığı belli bir süre boyunca etrafa göz gezdirdi. Kimsecikler yoktu.




            218
   213   214   215   216   217   218   219   220   221   222   223