Page 220 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 220

Emir Kalkan Hikâye Yarışması
               Kaybedilen bir savaş vardı ortada. Onlar değil, ruhlar kaybetmişti tüm varlığı.
            Onların değildi korkudan duran nabızları. Sadece bizimdi. Korkudan ağlayan bebekler,
            hıçkırıklara boğulan çocuklar. Kimsesiz kalan peki bu hayattaki. Amaçları belki de
            yemek olmayan tüm insanlar ve ekmek için bu çaresiz insanları kurşuna boğan, onların
            değildi. Onların değildi, gözünün önünde annesi ve babası öldürülen çocuklar. Peki
            ne demeli kundaktaki çocuğu ya bir kurşunla ya bir iple ve yahut boğarak öldürenlere.

               İnsanlığın tükenişi.
               Acımasızlığın israfı.

               “Korkma.” dedi sakince Küçük Adam. “Sana yardım edeceğim.”
               Nefes alışverişlerinin düzene girdiğini duydu. Küçük Adam derin bir nefes vererek
            dudaklarını kıpırdattı.
               “Lütfen...” dedi dilini damağına değdirirken. Kendini koskocaman bir savaşın
            içinde yapayalnız hissediyordu.
               “Lütfen...Birbirimize yardımcı olmaktan başka çaremiz yok.” Yutkundu küçük
            adam. O anda kulaklarına ulaşan yalın ayak sesi oldu. Gülümsedi. Ona doğru gelen
            ayakların sahibini görmeden sevinçle başladı söze.
               “Beni yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim.”

               Bir iki adım sonra bir kız çocuğu ayaklarını zemine çiviledi. Durduğu yerde öylece
            bakıyordu Küçük Adama. Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Kolunun altına aldığı oyuncak
            ayısı çamur olduğunu anımsadığı birtakım renklerle doluydu. Beline kadar uzun
            sarı saçları keçelenmiş vaziyetteydi. Gözünün önüne gelen birkaç tel saçı kulağının
            arkasına alarak başını gri zemine eğdi.
               Yaşam ile ölüm arasında ince çizgideydiler ikisi de. İkisinin ölümü adımlarına
            bağlıydı. Akıl ve mantıklarına bağlıydı. İkisinin de ölümü onların elindeydi. Onlar ev
            sahibi, dışarıdakiler ise kapılarındaki düşmanlarıydı onların. Ve bilmeden attıkları her
            adımları, her yanlış adımlarının bedeli bir kurşundu, bir candı ve milyonlarca kandı.

               “Merhaba.” dedi sakince küçük kız çocuğu. Notalar misali kulaklarına ulaşan
            sesleri, birer kandı. Kalbinden vurulan Küçük Adam, elindeki umutları birer birer
            topladı yerden. Kaybettiği ne varsa geri istiyordu hayattan.
               Ve bir süre geçti. Notalar kanarken, piyanoya değen her bir parmak, tuşları parça-
            ladı. Kaybolan notaların yerini yaslar alırken bu sefer şarkılar kanadı.
               Küçük Adamın eline tekrardan aldığı tüm umutlar avucundan yavaşça kayarken
            tutmak için zamanı olmadı. Ve bu sefer tam anlamıyla kırıldı. Bu kırılma sıradan bir


            220
   215   216   217   218   219   220   221   222   223   224   225