Page 221 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 221

Mervenur Ülker | Yüzmeyi Bilmeyen Balık Okyanusa Esir Olur
            kırılma değildi, bu biblonun kırılmasına benzemezdi. Bu kırılma bir ölümün haberci-
            siydi. Umutları kırılan herkesin olduğu gibi onun da habercisi oldu. Babasının Ulusal
            Güvenlik Departmanı Hapishanesinde geçirdiği on yedinci günüydü. Ve hala ses seda
            çıkmaması duyumlara inanmasını daha da arttırdı.

               “İşkence ve dayak. Hücrede olduğun zamanlar dışında hep gözlerin bağlı oluyor
            ve kafanı kaldıramıyorsun. Eğer kaldırırsan dövüleceğini biliyorsun. Bacaklarını
            kaldırıyorsun ve sana plastik borularla vurmaya başlıyorlar. Kimseyle konuşamıyor-
            sun çünkü yakınlarını tehlikeye atmaktan korkuyorsun. Orada kalırsan ölüyorsun.
            Oradan çıkarsan da ölüyorsun. O hücrede kaldığın müddetçe yaşadığını değil, öldü-
            ğünü hissediyorsun. Kendinin nefes alan bir ölüden farkın olmadığını düşünüyorsun.
            Çünkü öylesindir. Kafanı eğdiğin gökyüzünde neler saklı göremiyorsun. Çünkü yasak.
            Bulutların saflığını keşif edememişsindir, uzun zaman. Yasak olan gözlerinin görmesi
            değil. Yasak olan yaşaman oluyor orada. Yasak olan oksijeni ciğerlerine ulaştırman
            oluyor. Ve onların görevi bu canı içine çektiği oksijeni ciğerleri solumadan kesmek
            oluyor, canına kıymak.”
               Öldüğünü düşündü babasının. Bu Küçük Kıza baktığında gözlerinden damlayan
            gözyaşları ona ailesini hatırlatıyordu. Bitti. Her şey daha masalın sonu gelmeden
            yanmıştı. O kafalara düşecek elmalar kurşun eşliğinde havada süzülürken, müzik
            eşliğinde dans eden balerinin bileği kırılmıştı. Hayal geçitleri sona ererken bir daha
            bale yapamayacağını anlayan kızın başını öfke sardı. Oturduğu odası sel içinde kalırken
            sadece kollarıyla sardığı oyuncak ayısı yanındaydı.

               “Merhaba.” dedi Küçük Adam karşılık vermek için Küçük Kıza. Küçük Kız bir şey
            demeden duruyordu halen yerinde. Gözyaşları yavaş yavaş süzülüyordu boynuna.

               “Ağlama.” dedi Küçük Adam kendinden emin bir tavırla. “Hiçbir şey değişmeyecek.”
               Küçük Kız uzun bir sessizlikten sonra ilk kez araladı dudaklarını.
               “Olmuyor. Değişmeyecek biliyorum. Peki sen...Sen nasıl yapıyorsun?”

               Küçük Adamın yüzünde bir tebessüm yayıldı. Hafif kıkırdayarak söyledi acı dolu
            cümlelerini.

               “Yapamıyorum.”
               “Kendin yapmalısın ilk önce o zaman.”
               Küçük Adamın kıkırdaması halen geçmemişken zar zor konuşmaya başladı tek-
            rardan.
               “Dediğimi yap yaptığımı yapma.”



                                                                                    221
   216   217   218   219   220   221   222   223   224   225   226