Page 33 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 33

Caner Çaylak | Sirayet
               –Kendini karların üstüne atmasaydın şimdi ölmüş olabilirdin, derken bir yandan da
            ateşini ölçtü. Göğsündeki ve omzundaki birkaç yere parmağıyla bastırıp tekrar rengini
            kazanmasını bekledi. Tevfik Salim Bey’in yüzü asılıyordu yavaş yavaş. Kırmızı renkli
            döküntüler kaybolmuyordu. Avuç içlerine ve tabanlarına baktı. Oralarda yoktu bu
            döküntüler. Elindeki kâğıda; “Osman oğlu İbrahim: Tifüs” diye yazdı. Önce geçiştirmek
            istedi. Aylardır hizmetinde olan ve oğlu kadar sevdiği emir erini üzmek istemiyordu.
            Çünkü tifüs aşısı başarılı olsa bile İbrahim için artık çok geçti. Sonra etrafına baktı. Bu
            tifüslü askerlerin hepsini birileri oğulları kadar seviyordu ve birilerinin oğluydular.
            Hangisinden gizleyebilmişti tifüsü.

               –Tifüse yakalanmışsın, dedi sessizce.
               Hiçbir tepki vermedi, hiçbir şey söylemedi İbrahim. Uzun uzun, itiraz etmeyen
            gözlerle baktı Tevfik Salim Bey’e.
               –Hüvel Baki, dedi sessizce. Avucundaki hediyeyi daha sıkı tutmak istedi fakat
            gücü tükenmişti.


                                                ✥
               Tevfik Salim Bey gönüllü aşı vurulacak olan subayların yanına çıktı. Elinde on
            iki kişi için hazırlanmış olan aşı denemeleri ile içeriye girdiğinde cephelerin mevcut
            durumu ve Rusların nereden ilerleyebileceği konuşuluyordu.
               –Başlayabiliriz, dedi Üçüncü Ordu Baştabibi Tevfik Salim Bey.

               Kumandanlar kollarını gömleklerinden sıyırıyor. Şırınga cam tüpten beş mililitre
            çekiyor. İğne kusursuz bir sivrilikle önce deriyi ardından da damarı deliyor. Herkes
            sus pus olup Tevfik Salim Bey’i saniye saniye dikkatle izliyor. Askerlik tıbba, savaş ilme
            itaat ediyor. Tevfik Salim Bey’in fikirleri kumandanların damarlarında dolaşmak için,
            korumak ve kurtarmak için, hayat vermek için hazırlanıyor. Tevfik Salim Bey şırıngaya
            bastırdıkça, kan vücutlarına zerk oluyor, damar damar içlerinde dolaşıyor. İçlerinde
            başına buyruk dolaşan ve hastalık taşıyan bu kan bir soru işaretini kılcal kılcal kalp-
            lerine sokuyordu. Alman subaylarının itirazlarında haklı olması durumunda hepsi
            tifüs hastalığına yakalanacaklardı ve çok büyük bir ihtimalle can vereceklerdi. Fakat
            Tevfik Salim Bey’in kendine güvenen sesi soğukkanlıydı;

               –Geçmiş olsun. İlk yedi gün çok önemli. Yedi gün boyunca sizleri muayene altında
            tutacağım. Bu yedi günü tifüse yakalanmadan atlatmanız, yaptığımız aşının tifüs bulaş-
            tırmadığı anlamına gelmektedir. Buradan alacağımız sonuçlara göre diğer askerlere
            ve ahaliye aşı vurma işlemine başlayacağız ve yurdu büyük bir felaketten kurtaracağız.



                                                                                    33
   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38