Page 36 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 36

Emir Kalkan Hikâye Yarışması
            cağını kimse söylememişti. Abdest alırken ağlayacağını, bedeni henüz soğumaya
            başlayan Ayşe’yi beyaz bir çarşafa saracağını düşünemezdi. İhtiyar bedeniyle güç bela
            taşıyacağını, genç kızlık hayallerini, beklentilerini, umudunu incitmekten korkacağını,
            sahipsiz ve kimsesiz gibi tek başına defnedeceğini, ne bir imamın ne bir cemaatin
            bulunmayacağını, cenazesinin dahi kılınamayacağını, arkasından ağlayan, dua eden
            kimsenin olmayacağını düşünemezdi.

               Ayşe’yi usulca yatırdığı mezarın içinde doğrulup ağlamaktan kızarmış ihtiyar
            gözleriyle evine baktı Sadık Ağa. Ev karanlık, soğuk ve ışıksızdı.



                                                ✥
               Tevfik Salim Bey odasında çalışıyordu. Son bir ayda yapılan tüm çalışmaları gözden
            geçirdi. Askerlere yapılan beden temizliğinin, yemekhanede, koğuşlarda, çamaşırha-
            nede uygulamaya konan yeni temizlik kurallarının, cepheden dönen bitli askerlerin
            dezenfeksiyon çalışmalarının günlük raporlarını Ordu Kumandanlığına sunmak
            için toparladı. Tifüs aşısı vurulan gönüllü subaylar ile ilgili tutulan raporları ayrı bir
            dosya haline getirdi.
               Tüm kurmay subaylar ve hekimler karargâh binasında toplanmıştı. Büyük bir
            masanın etrafında oturuyorlardı. Üçüncü Ordu Kumandanı Mahmut Kamil Paşa’nın
            sağında Tevfik Salim Bey ve Türk subaylar oturuyordu. Solunda ise Alman subaylar
            sıralanıyordu. Rusların bu aşamada ne yapmak istediğine dair fikirler tartışıldı. Rus
            hâkimiyetinde bulunan köylerdeki Müslüman çobanlardan alınan istihbarat bilgileri
            görüşüldü. Cephane ve yiyecek durumu bildirildi. Çanakkale, Yemen, Sina ve Hicaz
            cepheleri konuşuldu. Bütün bunlar konuşulurken herkesin aklı Tevfik Salim Bey’in
            açıklayacağı tifüs aşısı raporundaydı. Tifüs aşısı gecikirse bütün bu konuşulan şeylerin
            bir manası kalmayacaktı. Ordu Kumandanı Mahmut Kamil Paşa sözü Tevfik Salim
            Bey’e verdi. Tevfik Salim Bey hazırladığı raporları Mahmut Kamil Paşa’ya sunduktan
            sonra konuştu;

               –Kumandanlarım ve saygıdeğer subay arkadaşlarım, Reşat Rıza Bey’in İstanbul’da
            araştırmalarını ve fikri altyapısını oluşturduğu tifüs aşısının çalışmaları tarafımızdan
            tamamlanmış bulunmaktadır. Dünya tababetinde bugün aşı, kültürden yani etkinliği
            yok edilmiş zayıf mikropların suni ortamda üremesini sağlayarak yapılıyor. Ancak
            tifüs hastalığı için henüz böyle suni bir çalışma geliştirilememişti. Bizim mücadelesini
            verdiğimiz yöntem ise insan kanından aşı üretme esasına dayanmaktadır. Tifüslü
            hastanın kanını alıp elli beş dereceye ısıtarak tifüs mikrobunu canlı tutarak aynı
            zamanda etkisizleştirmeyi başardık. Güçsüzleştirilmiş olan bu tifüslü kanı sağlam
            insana deri altından enjekte ettik. Böylece sağlam kişinin vücudunu tifüs mikrobuna


            36
   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41