Page 44 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 44

Emir Kalkan Hikâye Yarışması
               Güneşin gurubu görünürken ufukta sürünün çan sesleri işitildi uzaktan. Sonra
            çoban Memo’nun “Ahırın kapısını açın.” nidası duyuldu. İki ablam hayvanların girebil-
            mesi için ahırın kapısını açmaya koştu. Hemen sonra da Delioğlan’ın sırtında babam
            ve başka bir atın sırtında baytar girdi avluya. Babamın çok öfkeli olduğu gözlerinden
            ve Delioğlan’ın dizginlerini hışımla çekişinden belliydi. Delioğlan’ın sırtından atlayıp
            bana doğru gelmeye başladı. Her adımında yer titriyor, sanki bir karıncanın üzerine
            bir fil geliyordu. “Senin yüzünden Sarıkız öldü.” dedi. “Biraz daha erken haber vere-
            bilseydin, o topal bacağınla biraz daha hızlı koşabilseydin biz de yetişebilirdik. O topal
            bacağın kopsun, topal.” diye bağırırken bir de tokat patlattı suratıma. Ayakta kalsam
            ikinci tokadı da yemem muhakkaktı ama yıkılıp toza toprağa bulanmama Durmuş
            Ağa’nın bir tokadı yetmişti. Asla tokat değildi yerde yatarken acı veren. Tokadın acısı
            elbette birkaç saat sonra geçerdi, kızarıklığı kalırdı belki bir iki gün. Lakin o topal
            sözcüğü balyoz olmuş gönlüme iniyordu sürekli. Babam ilk kez topal diyordu bana.
            İlk kez yüreğimin bu kadar örselendiğini hissettim. Babam ve baytar yukarıya yemeğe
            çıkarken olanlardan habersiz anam da yardım etmeleri için ablamlara seslenmişti.
            Babam ve baytarın ardından onlar da mutfağa yönelmişti. Bense yattığım yerden
            onları izliyor ve gözyaşlarım toza toprağa bulanıyordu.

               O geceden sonra topal kaldı adım. Anam hariç herkes topal diye seslenmeye başladı.
            O şefkatli kadınsa bana karşı ne zaman topal diye seslenilse başını eğip hüzne dalardı
            topalın anası olarak. Babamla artık hiç konuşmuyoruz. Zaten bir şey de söylemesine
            gerek yok. Gözleri her an işe yaramaz topal diyerek bakıyor bana. Bense ondan ve
            gözlerinden köşe bucak kaçıyorum.

               İki yıl gecikmeli başladığım ortaokulu on altı yaşımda bitirdim. Delioğlan da on
            altı yaşında ve bacakları hiç olmadığı kadar kuvvetli. Bacakları gücünün zirvesinde,
            benimse sol bacağım ağrılar içinde. Nereye gitsem bir cenazeyi sürükler gibi çekişti-
            riyorum peşimden onu. Delioğlan’a sadece uzaktan bakabiliyorum. Onu, bu kırlarda
            koşturma düşüncem çoktan hayal olmuş durumda. Sarıkız’ın zehirlenme haberini
            aldığımda dibinde oturup Beyaz Diş’i okuduğum köknar, benim sığınağım oldu.
            Kitaplarımı orada okuyorum, şiirlerimi orada ezberliyorum.

               Üç ablam evlendi. Durmuş Ağa’ya damat olma bahtiyarlığına erişen eniştelerim
            başlarda bana sıcak davranmaya çalışsalar da babamın bile beni konuşmaya değer bir
            mahlûk olarak görmediğini idrak ettiklerinde bana topal diye seslenmeye başladılar.
            Hatta bazen yürüyüşümü taklit ederek ablamları kahkahalara boğdular.

               On sekiz yaşımda gördüm onu ilkin. Dördüncü ablam Gülnaz’ı istemeye gelenlerin
            arasında Ayşe de vardı. Müstakbel eniştemin amcasının kızı Ayşe. O güne kadar göz-
            lerim öyle bir güzel görmüş değildi. Topal bacağımın acısıyla tuzla buz olan gönlüm



            44
   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49