Page 48 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 48

Şimdi, elimde sadece çocukluğumu ve o güzel günü hatırlatan bir röntgen filmiyle
            otuz iki yılın günlerini tüketmeye gayret ediyorum. Çay içiyorum bazen ve çay içerken
            Alman mucit Wilhelm Conrad Röntgen’in hayatını anlatan beş sayfalık bir yazıyı kaç
            bininci kez okuduğumu bilmeden okuyorum. Kâğıt kalem bulabildiğim sayılı gün-
            lerde şiir yazıyorum. Mektup yazabileceğim anamdan başka kimsem yok çünkü. O
            da her görüşmeye gelip halimi hatırımı soruyor sağ olsun. Oysa Ayşe’ye bir mektup
            yazabilmeyi ne çok isterdim. Ne diyebilirdim ki? Ben müstakbel kocanı öldürmedim
            mi diyecektim? Mahkûmlar Topal Ağa, gardiyanlar Baba Katili diye sesleniyor. “Baba
            Katili, ziyaretçin var.” Üstad’ın “Zindan iki hece Mehmed’im lafta / Baba katiliyle baban
            bir safta” dizesi hücum ediyor zihnime her seferinde. “Üstad, en iyisini sen bilirsin
            de baba katili yaftasını taşımak yüreğe kurşun gibi otururken bir de sen yıkmasaydın
            bu virane gönlü.” diye düşünüyorum. Gönlüm, “Gelen anandır, bekletme ihtiyarı.”
            diyor ve topal bacağımı ayağıma geçirilmiş pranga misali sürüye sürüye gidiyorum.











































            48
   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53