Page 54 - Halil Edhem
P. 54

124  KAYSERø ùEHRø   39                 KAYSERø ùEHRø                        47  125  40


 oldu÷undan  Kayseri’nin vâlisi ve emniyet  müdürü  bulunan Celâleddin Kayser   Halifesi’ne   120  bildirilmiútir. Bundan sonra,  øzzeddin Keykâvus, Ermeni KralÕ
 113
                                                                  121
 adÕnda bir emîr  tarafÕndan Kral Leon’a kÕymetli bir hediye verilmek gibi, kabul   Leon’un  úehirlerinden olan Tarsus üzerine  yürüyüp,  Çinçin  Kalesi’ni alarak,
                                                                         122
 olunan tedbir sonunda, adÕ geçen kralÕn savaú meydanÕndan çekilmesi üzerine, Melik   kralÕn  vermekte  oldu÷u verginin de÷erini iki katÕna çÕkartmÕútÕr . Buradan
 Mu÷iseddin Tu÷rulúah da kardeúinin o÷lunu bÕrakÕp  gitti. Böylece, yalnÕz kalan   dönüúünden sonra,  Keykâvus, Erzincan Meliki Mengüceko÷ullarÕndan Fahreddin
 Alâeddin Keykubâd, kuúatmayÕ sürdürmeden vazgeçmeye zorlanarak,  ordusuyla   Behramúah’Õn kÕzÕyla evlenerek, iki aile arasÕnda eski yakÕnlÕ÷Õ, bir kere daha
 114
                         123
 Ankara tarafÕna hareket edip, Ankara Kalesi’ni aldÕktan sonra, içine kapandÕ . øúte,   yenilemiútir .
 Sultan I. Keykâvus bu úekilde, kuúatmadan kurtulan Kayseri Kalesi’nden son derece   Keykâvus’un son askerî hareketini, Halep  SavaúÕ teúkil eder. Halep
 úanlÕ görünüú ile çÕkÕp, Aksaray’a  u÷radÕktan sonra, Selçuklu  baúkenti olan
 115
 Konya’da sultanlÕk tahtÕna oturmuútur . AdÕ geçen sultan, Konya’da bir süre ülke   Eyyûbileri’nden Melik Zâhir Gâzi 613(1216)’de ölüp, yerine daha küçük yaúta olan
               o÷lu Melik  Aziz GÕyâseddin  Mahmud geçti÷inden, bu  fÕrsatÕ kaçÕrmamak için
 iúleriyle u÷raútÕktan sonra, kardeúi Keykubâd’dan Ankara’yÕ almak üzere, o tarafa
 hareket  etti. Bir  süre kuúattÕktan sonra,  úehir halkÕ  kaleyi teslim etti. Alâeddin   Halep’i almak üzere Keykâvus, ordusuyla o tarafa yönelmiú ve gerçekten,
               baúlangÕçta Merziban, Tell-Baúer  gibi  kaleleri almak suretiyle, bazÕ baúarÕlar elde
 Keykubâd da tutuklanarak Malatya’ya  götürülüp, önce orada bulunan  «Minúar»
 116
 Kalesi’nde ve  sonra «Kezirpert» adÕndaki kalede hapis edilmiútir .  øbn Bîbî,  bu   etmiúse de, bu sÕrada Meyyafarikin (Silvan) Eyyûbileri’nden Melik Eúref
               Muzaffereddin Musa, Haleplilerin yardÕmÕna yetiúti÷inden Menbic civarÕnda
 117
 olayÕn tarihini vermiyor. Ebu’1-Fida, 609 (1212-13) yÕlÕnÕ gösteriyor .
               meydana gelen  savaúta, Keykâvus yenilerek,  ülkesine  dönmeye  mecbur olmuú ve
 øzzeddin Keykâvus,  Ankara’da kardeúleriyle u÷raúmakta  iken, Antalya’nÕn   aldÕ÷Õ kaleler  de  elinden çÕkmÕútÕr. Bu yenilgiden  dolayÕ,  øzzeddin Keykâvus
 HÕristiyan halkÕ, bunu fÕrsat bilerek isyan edip,  KÕbrÕs HÕristiyanlarÕyla birleúerek   bunalÕm içine sürüklenerek, hiddetinden birçok suçsuz emirleri acÕmasÕz bir úekilde
 Antalya’yÕ zaptetmiúlardi. BunlarÕ cezalandÕrmak üzere Keykâvus savaú açÕp,   öldürtmüútür. Böyle heyecanlÕ olaylar ve felâketlere dayanamayarak, hastalanmÕútÕr.
 118
 Antalya’yÕ aldÕktan sonra ,  ordusunu Trabzon  ømparatoru  T. Alexis’in   Tarihçiler, verem  hastalÕ÷Õna yakalandÕ÷ÕnÕ ve Sivas’Õn suyu  kendisine a÷Õr
                                    124
 topraklarÕndan olan Sinop üzerine yönelterek burayÕ da almÕútÕr.   geldi÷inden Virânúehir’e  getirilerek, oraya  hergün, Malatya’dan FÕrat suyu
 119
 øbni  Bîbî, Sinop’un fethini 611(1214)  yÕlÕ kasÕmÕn ikisinde gösteriyor . Bu   getirildi÷ini bildiriyorlar. Bununla  beraber, hastalÕk ilerlemiú oldu÷undan
               kurtulamayarak ölmüútür. Cenazesi, oradan Sivas’a getirilerek, Selçuklu eserlerinin
 fetih,  øslâm  tarihinde önemli  olaylardan sayÕldÕ÷Õ için,  özel bir elçilikle, Abbasi
               en güzellerinden olan  kendi yaptÕrmÕú oldu÷u  ùifâiye Medresesi içindeki özel
                                                              türbeye gömülmüútür. AdÕ geçenin zamanÕnda, Anadolu’da pek çok büyük binalar
 113  Bu Emîr’in adÕ, Konya’da bir yol yapÕmÕna ait olan bir kitabede ve Tevhîd Bey’in TOEM’da (yÕl,   yaptÕrÕlmÕútÕr.
 1, 1326, s. 254) yayÕnladÕ÷Õ Sinop Kalesi’nin yapÕlÕúÕna ait di÷er bir kitabede geçmektedir.
 114  Ermeni tarihçileri, Leon’un Kayseri KuúatmasÕ’nda bulundu÷una ait birúey söylemiyorlar.  øbn   I. øzzeddin Keykâvus’un ölüm tarihini, øbn Bîbî, 4 ùevval 617 (2 AralÕk 1220)
 Bîbî’de ise, açÕklamalar vardÕr.    olmak üzere gösteriyor (Farsça Selçuk-nâme, s. 82). Bu da Sivas’da türbenin
                                             125
 115  øúte, bu sÕrada idi ki, I. Keyhüsrev’in cenazesini Lâskâris Konya’ya gönderdi, øbn Bîbî, Farsça   kapÕsÕndaki kitabenin tarihiyle uyuúur . Hâlbuki, øbnü’1-Esîr, (c. 12, s. 146), Ebu’l-
 Selçuknâme, s. 47.
 116  «El-Minúâr», a÷aç biçen testere anlamÕna gelir. FÕrat yakÕnÕnda bir kaledir, (Yakut,  Mucemü’l-
 Baldan). MercidabÕk SavaúÕ’ndan sonra, Sultan I. Selim’in eline geçen kalelerden biridir, Tacü’t-Tevârih,   öldürüldü÷ünü söylüyor. Fallmerayer, Trabzon ømparatorlu÷u Tarihi’nde (s. 94), bu 1222 yÕlÕnda ölen
               Trabzon ømparatoru I. AIexis olamayaca÷Õndan, kardeúi olmasÕ gerekti÷ini ileri sürüyor.
 c. 2, s. 339. «Kezirpert»in yerini tâyin edemedik. Pert (piret), Ermenice «kale» demektir. AdÕ geçen yer   120
 hakkÕnda, Adana  Lisesi Ö÷retmeni Niyâzi Bey’in vermiú oldu÷u bilgilere göre, Divân-Õ Hümâyûn    575(1179-80)’den 622(1225) yÕlÕna kadar halifelik makamÕnda, Ebu’l-Abbas Ahmed En-Nâsr Li-
 defterinde 979(1571-72) tarihli belgede Malatya Sanca÷Õ nahiyelerinden biri  «Gederbid»  olarak yazÕlÕ   dînullah bulunuyordu.
 olup, X. (XVI) yüzyÕlda yapÕlan bu sanca÷Õn tahrir defterlerinde de «Gederbit» nahiyesinin birçok köyleri   121  BaktÕ÷ÕmÕz kitap ve haritalarda, bu adda bir yer bulamadÕk. Ahmed Tevhîd Bey, bunun «Haçin»
 gösterilmiútir ki, bunlarÕn bazÕlarÕ úimdi vardÕr.    olmasÕ ihtimalini ileri sürüyor. [Osman Turan ise, Çinçin ve Haçin kalelerinin, ayrÕ ayrÕ kaleler
 117  Ebu’I-Fida, bu münâsebetler (c. 3, s. 120) ayni yÕlda Mu÷iseddin Tu÷rulúah’Õn Sivas’Õ kuúattÕ÷ÕnÕ,   olduklarÕnÕ,  úu cümlesiyle açÕklÕyor:  «Türkler Ceyhan Vâdisi boyunca ilerleyerek, Çinçin ve Haçin
 fakat Keykâvus’un Eyyûbi  meliklerinden Adil o÷lu Melik Eúrefi yardÕma ça÷ÕrdÕ÷ÕnÕ haber alÕnca,   kalelerini úiddetli muhasaralar sonunda fethettiler» (Selçuklular ZamanÕnda Türkiye, s. 314) (K.G.)].
 kuúatmayÕ bÕrakÕp, gitti÷ini ve 610(1213-14)’da Keykâvus’un amcasÕ Tu÷rulúah’Õn ülkesi olan Erzurum   122  Ermeni tarihçilerinde, Keykâvus’un bu savaúÕna ait bir söz yoktur.
 ve ba÷lÕ yerlerini ele geçirdi÷ini ve hatta, Tu÷rulúah’Õ öldürdü÷ünü yazÕyor. sa da, bu bilgiler yanlÕú olsa   123   øbn Bîbî, Farsça  Selçuknâme, s. 21’de:  «Melik Fahreddin Behramúah ki, kendisi Sultan (yani,
 gerekir. Çünkü, Keykâvus’un ölümünde Tu÷rulúah’Õn da hayatta oldu÷unu, hatta sultan seçilmesinin bile   Rükneddin Süleymanúah’Õn damadÕ) Mengücek Gâzi’nin torunlarÕndandÕr» [der].
 söz konusu oldu÷unu øbn Bîbî yazÕyor (Farsça Selçuknâme, s. 83). Yine Ebu’1-Fida, 711 (1311) olaylarÕ   124
 arasÕnda (c. 3, s. 122), Kral Lâskâris’in Türkmenler tarafÕndan esir edilerek, øzzeddin Keykâvus’a teslim    Anadolu’da birkaç «Viranúehir» vardÕr. BunlarÕn ikisi Malatya’nÕn güneybatÕsÕndadÕr. Bunlardan,
 edildi÷ini ve babasÕ Keyhüsrev’in  úehit edilmesine neden olmasÕndan dolayÕ, Keykâvus bunu asmak   daha çok FÕrat’a yakÕn olan Keykâvus’un  öldü÷ü yer  oldu÷unu zannederiz. Her ne  kadar, Huart,
 istemiúse de, önemli bir can kurtarma akçasÕ vermek ve bazÕ kaleleri bÕrakmak suretiyle kurtulabildi÷ini   Epigraphie’de (s. 19, not, 2), Sivas’Õn güneyinde Aziziye’nin kuzeyindeki ve Gökdilliba÷’Õn batÕsÕndaki
 bildiriyor.  øbn Bîbî’de buna ait hiçbir bilgi yoktur. Muralt’Õn Kronoloji’de, Bizans tarihçilerinden   «Viranúehir» oldu÷unu zannediyorsa da, burasÕ Malatya’ya çok uzak oldu÷undan, bu söz do÷ru de÷ildir.
 Paohymeres’e dayanarak, bu olayÕ 1214 yÕlÕnda göstermesi de do÷ru olamaz. Çünkü, bu eser, 1261’den   125  Cenâbî’nin verdi÷i kitabe  metni yanlÕútÕr. Do÷rusu aúa÷Õdaki  gibidir: “4  ùevval 612 (2 AralÕk
 1308 yÕlma kadar olan bir zamanÕ içine alÕr. Lebeau, bu görüúün yalnÕz, batÕ tarihçilerinde yer aldÕ÷ÕnÕ, c.   1220)’de geniú köúklerden dar kabirlere geldik. Eyvah! MalÕm bana fayda vermedi, sultanlÕ÷Õm
 17, s. 299’da açÕklÕyor. Fallmerayer,  Trabzon  ømparatorlu÷u Tarihi’nde (Alm.  )  bu söylentiyi   (makamÕm) harap oldu. Mülkümüzden göçüp geldik ve yokluk (dikeni) battÕ.” Metni aúa÷Õdaki gibidir:
 yorumlayarak, Ebu’l-Fida’nÕn bu olayÕ, Sinop’un alÕnÕúÕyla karÕútÕrmÕú oldu÷unu sanÕyor (s. 92).  AynÕ    ϭ ϚϠϣ Ϧϋ ϝΎΣήΘϟ΍ ϦϴΑ ϭ ϝΎϘΘϨϧϻ΍ ϖϴϘΤΗ ϪϴϧΎτϠγ ϰϨϋ ϚϠϫ ϪϴϟΎϣ ϰϨϋ ϰϨϋ΍ Ύϣ ϩΎΗήδΣ Ύϳ έϮΒϘϟ΍ ϖϴο ϰϟ΍ έϮμϘϟ΍ Δόγ Ϧϣ ΎϨΟήΧ΍ΪϘϟ
 olayÕ, Deguines de, Hunlar Tarihi’nde (c. 2, kÕsÕm, 11, s. 57’de) aktarÕyor.    ΔϳΎϤΘγ ϭ ήθϋ ϊΒγ ΔϨγ ϝ΍Ϯη Ϧϣ ϊΑ΍ήϟ΍ ϰϓ ϝ΍ϭΰϟ΍ Ϛϴη
 118  Antalya’nÕn alÕnÕúÕnÕ,  øbn Bîbî ve di÷er tarihçiler  bildirmiyorlar. Sinop’un alÕnÕúÕndan önce
                  Bkz. Corpus, Sivas-Divri÷i Kitabeleri, s. 8, türbenin birçok resimlerini içine alÕr. Huart, Epiraphie’de
 oldu÷una göre, Huart’Õn 612(1215) tarihini yazmasÕ do÷ru olamaz (Epigraphie, s. 18).    (s. 88), kitabeyi yanlÕú anlamÕútÕr. Necip AsÕm, Türk Tarihi, s. 417; Hammer, c. I, s. 34, 367; øbn Bîbî,
 119   øbnü’1-Esør, Ebu’1-Fida ve  øbn Haldun, Sinop’un  fethi tarihini bildirmiyorlar. YalnÕz, Ebu’l-  Farsça  Selçuknâme, s. 82’de türbesi Farsça bir  kÕt’a yazÕlmÕú oldu÷unu bildiriyor ki, Türkçe
 Ferec, Süryanice tarihinde 611(1214) yÕlÕnÕ göstererek, bu sarada Sinop Hâkimi Kir AIexis’in   Selçuknâme’de bunun Türkçesi yazÕlÕdÕr. Bugün, bu kÕt’a türbe üzerinde bulunmayÕp, di÷er Farsça bir úiir
   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59