Page 62 - Halil Edhem
P. 62

132  KAYSERø ùEHRø   47                 KAYSERø ùEHRø                        55  133  48


 kendisine timar olarak verildi. øúte 625(1228) yÕlÕnda Erzincan da, Selçuklu ülkesine   geri alÕnmasÕ için Alâeddin Keykubâd ile ittifak etti ve ordusuyla Sivas’a gelerek,
 katÕlarak, Selçuklu sultanlarÕyla akraba olan Mengüceko÷ullarÕna son verilmiú   buradan Alâeddin ile birlikte hareket edip, önce ùarkî-karahisar yakÕnÕnda bulunan
                              156
 150
                                                                              157
 oldu .        «Akúehir» ovasÕna  ve oradan «YassÕ-Çemen» adlÕ da÷Õn yanÕna vardÕlar . Bu
               yörede iki  ordu arasÕnda olan  úiddetli savaú, 29 Ramazan 627 (10 A÷ustos
 Erzincan’Õn alÕnÕú yÕlÕnda, Alâeddin Keykubâd  «Kögonya»yÕ da almÕútÕr.      a
 Kögonya, bugün ùarkî-karahisar veya ùebinkarahisar adlarÕ verilen kasabanÕn eski   1230)’de   Celâleddin’in kesin yenilgisiyle sonuçlandÕ÷Õndan bu, kaçmaya mecbur
               oldu. Celâleddin’in tarafÕnÕ tutan ve  Alâeddin Keykubâd’Õn amcasÕ o÷lu olan
 151
 adÕdÕr . BurasÕ Erzincan Meliki Davudúah’Õn kardeúi Muzaffereddin Mehmed’in
 emrindeydi. Sultan Alâeddin, bunu esir ederek, kendisine KÕrúehir’i, Arapsun gibi   Erzurum Meliki Rükneddin Cihanúah ile  bunun kardeúi bu  savaúta esir
               düútüklerinden, Alâeddin Erzurum üzerine yürüyüp, çoktandÕr göz koydu÷u bu úehri
 152
 bazÕ bölgeleri ile birlikte timar olarak verip , Fahreddin Süleyman,  øzzeddin
 Siyâvuú ve NasÕreddin Behramúah adÕndaki  üç o÷luyla birlikte oraya gönderdi.   de aldÕ.  Fakat, Melik Rükneddin Cihanúah’a acÕyarak, ba÷lÕ yerleriyle birlikte
                                                        158
               Aksaray’Õ ve kardeúine de, Eyûphisar’Õ iktâ eyledi . Bu baúarÕdan sonra, müttefik
 Muzaffereddin, ömrünün sonuna kadar, orada  kaldÕ. KÕzlarÕndan birini II.
 GÕyâseddin Keyhüsrev’le evlendirdi÷ini øbn Bîbî Selçuknâme’de (s. 153) söylüyor.   ordularÕ, Harezmúah tarafÕndan yÕkÕlÕp, bÕrakÕlan Ahlat’Õ iúgâl ettiler. BurasÕ, yine
                                        159
               Melik Eúref’in emri altÕna geçti .
 YukarÕda anÕlan fetihlerden sonra, o yörede artÕk yalnÕz Erzurum kalmÕútÕ. Fakat,
                  Sultan Celâleddin Mengüberti, bu yenilgiden sonra, yine Azerbaycan’a gitmiúse
 burayÕ almadan önce, Sultan Alâeddin  bazÕ önemli iç  meseleleri çözüp, sonuca   de, Mo÷ollarÕn batÕya do÷ru büyük yürüyüúü baúlamÕú bulunmakla, aralarÕnda dikiú
 ba÷lamak istedi. Çoktan  beri Alâeddin  ùam’da, Halep’de  ve  Elcezire’de hüküm
 süren birçok Eyyûbî hanedanlarÕyla ba÷ kurmak isterdi ki, yukarÕda görüldü÷ü gibi,   tutturamayarak, Abbasi halifesine sÕ÷Õnmak düúüncesiyle DiyarbakÕr’a gitti. Fakat,
               Mo÷ollar, arkasÕndan buraya da geldiklerinden,  yakayÕ kurtaramayarak
 Melik Adil’in kÕzÕ Melike  Adile’yi almasÕ  da buna dayanÕyordu.  øúte, Alâeddin,
 Erzurum’u almaya giriúmeden  önce, Melike Adile’den olan  øzzeddin KÕlÕçarslan   Meyyâfarikin (Silvan) köylerinin birinde 628 (1231)’de a÷ustosun ortasÕnda
                                  160
               mÕzrakla öldürülmüútür .
 adÕndaki o÷lunu, gerek takip etti÷i bir özel siyâsete, gerekse melikenin zorlama ve
 153
 ÕsrarÕna uyarak, saltanata veliaht tâyin etti . Ancak, baúka karÕsÕndan olan büyük   YassÕ-Çemen yenilgisinden ve Celâleddin’in öldürülmesinden sonra periúan bir
 o÷lu GÕyâseddin Keyhüsrev’i bu iúte bir engel görmesiyle,  bunu  hem  gönlünü   durumda da÷ÕlmÕú olan Harezm askerleri, emirlerinin aldÕklarÕ tedbirler sâyesinde,
 almak, hem de uzak bir yere göndermek gerekti÷inden, kendisine Erzincan yöresini   yine toplanarak, Sultan Alâeddin’in hizmetine girmek arzusunda bulunduklarÕndan,
 verdi.  øbn Bîbî’nin sözüne  göre, Erzincan HükümdarlÕ÷Õ’nÕ verip, yanÕna atabey   adÕ geçen sultan onlarÕ Kayseri’ye  yanÕna ça÷ÕrdÕ. Bunlar arasÕnda KÕr  Han ve
 tâyin eyledi÷i, Emîr Mübârizeddin Ertokuú kanalÕyla Erzincan’da tahta oturttu. Bu   Bereke Han gibi ünlü emîrler de vardÕ. Onlara ayrÕ ayrÕ görevler ve timarlar verdi .
                                                                                161
 olaylarÕ Sivas’dan izleyen Sultan Alâeddin, Keyhüsrev’in artÕk Erzincan’a
 yerleúti÷ine tamamiyle kanaat getirince, âdeti üzerine, Kayseri’ye gelip, bir süre   156  Konya Akúehir’inden ayÕrmak için  øbn Bîbî (s. 238), buraya  «Erzincan Akúehiri» diyor.
 burada kaldÕ.   ùarkikarahisar’Õn güneybatÕsÕnda Keremli Çay’Õn birçok kollarÕ geçiyor. Bunlardan biri güneyden kuzeye
               do÷ru akÕp, Karaca adlÕ köy yakÕnÕnda karÕúÕr ki, bu  Akúehir Suyu’dur. «Enderes» veya  «Suúehri»nin
 øúte  bu sÕrada, Sultan Alâeddin’in Harezmúahlardan Celâleddin Mengüberti ile   do÷usunda bulunan yöreye  «Akúehir Ova» veya  «Akúehir-Âbâd» adÕ verilir. Akúehir  Suyu’nun do÷u
 münakaúasÕ baúgösteriyor. BaúlangÕçta, bu iki sultan, birbirlerine elçi göndermiúlerdi   yönünde “Akúehir Âbâd” adÕyla bir de köy vardÕr. AdÕ geçen ovanÕn tarihlerde adÕ pek çok geçer.
 AralarÕnda görünüúte bulunan dostluk, öyle bir noktaya gelmiúti ki, Sultan   157  øbn Bîbî’nin (s. 168), YassÕ Çemen Da÷Õ (:Kûh-Õ YassÕ Çemen) demesine bakÕlÕrsa, da÷lÕk bir yer
 154
 Celâleddin, yakÕn akrabasÕndan bir kÕzÕ GÕyâseddin  Keyhüsrev’e niúanlamÕútÕ .   olmasÕ gerekir. Do÷rudan do÷ruya bu adla bir da÷ bulamadÕk. Erzincan’Õn kuzeybatÕsÕnda bulunan
 Fakat, bu uyum  ve  sevgi çok  sürmedi.  Çünkü,  Celâleddin Harezmúah, Melik   «Çemenda÷» olabilir. Bu da÷Õn etekleri güneye do÷ru Erzincan yoluna bakar. Bu yerler hakkÕnda bkz.
               Kiepert,  Anadolu HaritasÕ. [Osman Turan,  Selçuklular ZamanÕnda Türkiye, s. 371’not, 76’da, YassÕ-
 155
 Eúref’in topraklarÕndan olan Ahlat’Õ  kuúatma ile aldÕ÷Õndan, Melik Eúref buranÕn   çemen (çimen)’in yeri hakkÕnda geniú bilgi verir. ]
                                                                 a  Bu tarihi Ebu’l-Fidâ veriyor (c. 3, s. 153). øbn Bîbî Farsça Selçuknâme, s. 173’de 28 Ramazan
 150  Erzincan’da Mengüceko÷ullarÕ Hükümeti hakkÕnda, MüneccimbaúÕ’nÕn «Camiü’d-düvel’de   diyor.
 (Umûmu Ktp.’de  yazma nu: 5019), oldukça bilgi vardÕr. Mengüceklerin di÷er bir kolu da Divri÷i’de   158  Rükneddin Cihanúah’Õn son durumuna ait bilgimiz yoktur. Necip AsÕm, Türk Tarihi’nde (s. 466)
 hüküm sürmüú olup, bunlarÕn da 626 (1229) tarihinde Alâeddin Keykubâd’Õn himâyesi  altÕnda   kayna÷ÕnÕ vermiyerek ve  øbn Bîbî’nin kayÕtlarÕna karúÕ  olarak, yok edildi÷ini yazÕyor. Cihanúah’Õn
 bulunduklarÕ, oradaki Ahmedúah Câmii’nin kitabelerinden anlaúÕlÕyor. Bkz. Houtsma,  Revve Orientale   kardeúlerinin adlarÕnÕ bilmiyoruz, Bununla beraber, bu konuda ortaya atÕlan bir görüú için ileride not
 adlÕ mecmuada «Mengüceko÷ullarÕ Sülâlesi» baúlÕ÷Õyla Fr. makale, (1904), s. 277. Corpus, Sivas-Divri÷i   129’a bakÕnÕz. Esterâbâdî’nin Bezm-ü Rezm adlÕ KadÕ Burhaneddin Tarihi’nde «Eyûphisar»’Õn adÕ geçer.
 Kitabeleri, sikkeleri için de  meskûkât kataloglarÕna bakÕlabilir. Sultan Alâeddin,  fetihten sonra   Yerini tesbit edemedik. [Aksaray Ni÷de veya Kayseri KÕrúehir arasÕnda bir yer.]
 Erzincan’Õn kalesini yeniletti÷i, Kâtip Çelebi’nin Cihannüma’sÕnda. (s. 424) yer alÕr.    159  øbnü’l-Esir ve bundan naklen Ebu’l-Fidâ üç hükümdarÕn hiçbir yer kazanmamak úartÕyla, barÕú
 151  Bu yerin, esasen adÕ «Kolonya»dÕr. «Kögonya», bundan de÷iútirilmiú olacaktÕr. Bu yer hakkÕnda   yaptÕklarÕnÕ söylüyorlar.
 bkz. Cumont, Stadia, Pantica (Fr. ), s. 296. Tevhid, Menâzirü’l-Avâlim’e dayanarak, Katalog’da, s. 437.   160  Ebu’1-Fida, c. 3, s. 154-158. Necip AsÕm, Türk Tarihi, DÕmeúk (ùam) Eyyûbîleri konusunda s.
 Corpus, Sivas-Divri÷i Kitabeleri, s. 65, not, 3.    460-468. Nesevî, s. 142-146..
 152  KÕrúehir’de Melik Fahreddin Behramúah o÷lu Muzaffereddin adÕna olarak, II. øzzeddin Keykâvus   161  øbn Bîbî’de bu konuda pek çok açÕklama vardÕr. Farsça Selçuknâme, (s. 190). Tevhîd, TOEM, yÕl,
 zamanÕnda yapÕlmÕú güzel bir medrese vardÕr.    1326, s. 39. Hüseyin Hüsameddin, Amasya Tarihi, c. I, s. 361 ve not 2, OsmanlÕlar’Õn Soykökü olan Kaya
 153   øbn Bîbî’nin Farsça  Selçuknâme’de (s.151):  «ùam  Vîlâyeti’nde Melike Adile’den olan   Alp o÷lu Süleymanúah ve kabilesi Harezmîler ile birlikte Anadolu’ya geldiklerini kayna÷ÕnÕ
 Rükneddin’i aday kÕldÕ» demesine bakÕlÕrsa, Alâeddin’in Melike Adile’den bir ikinci o÷lu daha vardÕ.    bildirmeyerek, tarihî olaylarÕn ispat etmekte oldu÷unu söylüyor. ÂúÕk Paúa-Zâde, Neúri ve  Tacü’t-
 154  Keyhüsrev’in bu kÕzÕ alÕp almadÕ÷ÕnÕ bilmiyoruz. øleride görülece÷i gibi Keyhüsrev’in, Gürcistan   Tevârih’de bu konuda bir  úey bulamadÕk.  øbn Bîbî’de de OsmanlÕlar’a ait hiçbir iúaret yoktur. YalnÕz
 Melikesi Rosudan’Õn kÕzÕ ve 635(1237-38)’de Halep Sâhibi Melik Aziz Muhammed’in  kÕzÕ «Gâziye   Türkçe tercümesinde (s. 218), Alâeddin Keykubâd zamanÕnda Tatarlara karúÕ hududu  korumak üzere,
               Hüsameddin Çoban ile birlikte  «KayÕ»‘dan Ertu÷rul ve Gündüz Alp’i, Gökalp’i görevlendirdi÷ini
 Hatun» ile evlenmiútir.    yazÕyor. E÷er tercüme edenin  maksadÕ, Osman Gâzi’nin babasÕ Ertu÷rul ise, bu kesin  úekilde olamaz.
 155  Arap tarihçileri bu úehre «Hilât» adÕnÕ veriyorlar.    Çünkü, adÕ geçenin ölüm tarihi 688(1289)  olmak üzere kabul olunmuútur. OsmanlÕlarÕn menúei ve
   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67