Page 66 - Halil Edhem
P. 66

136  KAYSERø ùEHRø   51                 KAYSERø ùEHRø                        59  137  52

                               172
 YanÕnda bulunan Emîr Karatay’a hayatÕndan ümidini kesti÷ini söyledi. Gerçekten,   úey oturtulmuútur . KapÕnÕn sa÷ tarafÕnda görülen minare  de, sonradan
                        173
 birkaç gün sonra da 634(1237) yÕlÕ haziranÕnÕn birinde pazartesi gecesi öldü.   yapÕlmÕútÕr . (Resim 6).
 Cenazesi, Keykübâdiye SarayÕ’ndan Konya’ya getirilerek, Selçuklu sultanlarÕna   Câmiin düz ve toprak ile örtülü olan  damÕ, elli altÕ kadar dikdörtgen  úeklinde
 ait türbe içine gömüldü. Tarihçiler,  Alâeddin’in vadesiyle ölmedi÷i görüúünde   ayaklarÕn üzerindeki kemerlere oturtulmuútur. A÷açtan yapÕlmÕú olan minberi, güzel
 birleúiyorlar. Her ne  kadar,  øbn Bîbî, bu konuda açÕkça bir  úey söylemiyorsa da,   bir eserse  de, boya sürülerek  güzelli÷i bozulmuútur. Cümle  kapÕsÕ  olan batÕ
 tarihçilerin bazÕlarÕ, o÷lu GÕyâseddin Keyhüsrev tarafÕndan zehirlendi÷ini   yönündeki taçkapanÕn (portal) yanlarÕyla üstü çok ince bir  úekilde iúlenmiú
 169
 belirtmektedirler .  Buna neden olarak, küçük  o÷lu  øzzeddin KÕlÕçarslan’Õn   geometrik resimlerle çevrilip, kapÕnÕn yukarÕsÕnÕ meydana getiren mukarnas kapÕ
 veliahtlÕ÷a tâyini veya Mo÷ollara karúÕ baúe÷miú olmasÕ gösterilebilece÷i gibi,   üzerinde taú ve tu÷lalardan yapÕlmÕú iúlemeli küçük bindirmelik)lar da, yine ayni
 Alâeddin’in, tahta geçti÷i  ilk devrede öldürttü÷ü emîrlerin taraftarlarÕ  olan bazÕ   úekilde yontulmuú çifte sivri kemerler ile çevrilmiútir (Resim, 7).  KapÕ saça÷ÕnÕn
 kimselerin, bu  úekilde öç almak istedikleri de akla gelebilir. Herhalde  úurasÕ   altÕna denk gelen düz kenarda celî hatt (kalÕn sülüs yazÕsÕ) ile yazÕlmÕú olan Kur’an
 gerçektir ki, Sultan Alâeddin’in ölümüyle birlikte Selçuklu Devleti de, hemen gerek   âyetleri zamanla okunmayacak bir duruma gelmiútir. MukarnaslarÕn altÕnda geniú bir
 istiklâlini, gerekse üstünlü÷ünü yitirerek, süratle yÕkÕlmaya yüz tutmuútur.   kapÕ ve bu kapÕnÕn yanlarÕnda birer  oda vardÕr ki, bunlarÕn üstünde «Allah’Õn
               mescidlerini ancak, Allah’a, ahiret gününe inanan, namaz kÕlan, zekât veren, yalnÕz
 øúte Kayseri kitabeleri, yukarÕda kÕsaca anlattÕ÷ÕmÕz olayÕ hatÕrlatÕyor. Selçuklu
 sultanlarÕnÕn en büyü÷ü olan  I.  Alâeddin Keykubâd’Õn ça÷ÕnÕn tarihi her yönüyle   Allah’dan korkanlar úenlendirir. Olur ki, onlar do÷ru yol bulanlardan olurlar» Âyet-i
               Kerimesi dolaúÕr. KapÕ kemerinin  yukarÕsÕna yerleútirilmiú olan mermer levha,
 170
 geniú olarak yazÕlmaya de÷er .
               camiin yapÕldÕ÷ÕnÕ bildiren üç satÕrlÕ bir kitabeyi içine alÕr ki, Türkçesi úöyledir: «Bu
 Sultan II. GÕyâseddin Keyhüsrev ZamanÕ (1237-1246) Huand (Hunat)   mubarek câmiin inúasÕnÕ Keykubâd o÷lu, yüce sultan, din ve dünyanÕn koruyucusu,
 Hatun veya Mahperi Hatun ømareti: Câmii, medrese ve türbeden meydana gelen   fetihler sahibi, Keyhüsrev Devri’nde, úevval 635 (MayÕs 1238) yÕlÕnda, büyük, âlim,
 bu binalar, gerek genel görünüúü, gerekse yapÕlÕú úekliyle de÷il Kayseri’nin, belki   kanaatkâr, dünya ve dinin yüz akÕ, hayÕrlar fatihi Melike o÷luna emretti -Allah onun
 bütün  Anadolu’da bulunan Selçuklu eserlerinin en güzel ve en önemlilerinden   yüce varlÕ÷ÕnÕ devamlÕ kÕlsÕn, gücünü arttÕrsÕn-.» Metni aúa÷Õdaki gibidir:
 sayÕlÕr. AdÕ geçen binalar,  øçkale’nin dÕúÕnda do÷u yönündedir  (Resim 2, Kale
 krokisi).  øúlenmiú ve süslenmiú bölümleri de,  dahil olmak üzere,  bütün  binalar,      ΢Θϔϟ΍ϮΑ΍ ϦϳΪϟ΍ϭ ΎϴϧΪϟ΍ ΙΎϴϏ Ϣψϋϻ΍ ϥΎτϠδϟ΍ ϡΎϳ΍ ϰϓ ϙέΎΒϤϟ΍ ϊϣΎΠϟ΍ [ ˺ ] άϫ ΓέΎϤόΑ ήϣ΍ (˺
 171
 Kayseri yöresinde çÕkan sarÕmtÕrak esmer renkte bir taú ile yapÕlmÕútÕr .   ΩΎΒϘϴϛ ϦΑ ϭήδΨϴϛ
                               ϝϼυ ͿΎϣ΍Ω΍ ϩΪϟϭ Ε΍ήϴΨϟ΍ ΖΤΗΎϓ ϦϳΪϟ΍ϭ ΎϴϧΪϟ΍ΓϮϔλ ΓΪϫ΍ΰϟ΍ΔϤϟΎόϟ΍ ΓήϴΒϜϟ΍ΔϜϠϤϟ΍ (˻
                                          ΔϳΎϤΘγ ϭ ϦϴΜϠΛ ϭ   ΔδϤΧ ΔϨγ ϝ΍Ϯη ϰϓ Ύϫέ΍ΪΘϗ΍ ϒϋΎοϭΎϬϟϼΟ (˼

                  Bu metnin yazÕlÕú  úeklinde, ilgiyi çeken  ikinci satÕrdaki  «veledehu» (o÷luna)
               kelimesi olup, bir anlam ifade edemiyor. Belki, «Validetuhu» (sultanÕn annesi)
 IX            olmasÕ gerekirken hattat veya taúçÕ hatasÕ olarak öyle yazÕlmÕútÕr. Mâhperi Hatun’un
 Huand Câmii, 635 (1238): PlânÕ dikdörtgen olan binaya, batÕdan açÕlan gayet   aúa÷Õdaki XI nolu kabir kitabesinde «valdetü’s-sultan» (sultanÕn annesi) yazÕlÕ
 süslü bir taçkapÕ/portalden girilir. Bu  câmii iki bölüme ayrÕlmÕútÕr. Birinci bölüm,   olmakla kiúili÷i hakkÕnda açÕklÕk vardÕr.
 namaz kÕlÕnan iç kÕsÕm olup, ortasÕ önce açÕk iken, sonradan, binanÕn yapÕ usulüne
 aykÕrÕ olarak bir kubbe ile örtülmüú ve cümle kapÕsÕna direkli ve çirkin kule gibi bir   X

                  172  Kayseri’ye mahsus olan ve adÕna «Kule minare» denilen ve birçok mescidlerde bulunan bu küçük
                                                              kuleler, ezan okumaya yarar (K.G.).
                  173
 169  Cenâbi, Müneccimbaúi ve Hammer vs. Hüseyin Hüsameddin Efendi, Amasya Tarihi’nde (c. 2, s.    VakÕflar Genel Müdürlü÷ü’nde bulunan 1139(1727) tarihli ilâmda vakÕf memurlarÕ: «AdÕ geçen
 367), Sadeddin Köpek’in kÕúkÕrtmasÕyla babasÕnÕ zehirledi÷ini yazÕyor.    câmii tam olup, yÕkÕ÷Õ ve eksi÷i yokken, ortasÕnda bir duvar yapÕp ve tabanÕna sal adÕ verilen taú döúeyip,
 170  I. Alâeddin Keykubâd hakkÕnda, en derin araútÕrmayÕ úüphesiz, merhum Osman Turan yapmÕútÕr.   tavan ve duvarlarÕnÕ, kemerlerini kireç ile sÕvatÕp, yeniden  minare ve  mahfil (sultan veya müezzinlere
 Bkz. Selçuklular ZamanÕnda Türkiye, Bu eser, bir siyâsi tarih olup, Alparslan’dan Osman Gazi’ye (1071-  ayrÕlan yer) yapÕp, gereksiz bir kubbe yapÕldÕ÷Õ sorulmakta, hakkÕn  yerine getirilmesi iste÷imizdir»
               úeklinde iddialarÕ üzerine Huand [Kayserililer Hunat úeklinde telâffuz ederler] Hatun Medresesi HocasÕ
 1318) kadar gelir. DolayÕsÕyla I. Alâeddin Devri’ni de içine (s. 325-402) alÕr. Kemal Göde, “I. Alâeddin   ve vâkfÕn mütevellisi (memuru) HacÕ Ebû Bekir Efendi, «adÕ geçen câmiin tavanÕnÕn ortasÕ eskiden açÕk
 Keykubad ve Kayseri”, S. Ü. Selçuklu AraútÕrmalarÕ Merkezi Selçuk Dergisi, I. Alâeddin Keykubâd Özel   olup, kÕú günlerinde so÷ukta namaz kÕlmakta zorluk çekilip, yaz günlerinde de, eskiden döúeli olan taúlan
 SayÕsÕ, S. 3, Haziran 1988, s. 61-65; AynÕ müellif, “Türkiye Selçuklu SultanlarÕnÕn Türbeleri Üzerine”,   yok olunca tabanÕn topra÷ÕnÕ rüzgâr câmiin içine savurup, namaz kÕlmak için gelen Müslümanlar sÕkÕntÕ
 SDÜ. Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, (AyrÕ BasÕm), S. 5, Isparta 2000, s. 1-18. (K.G.).    çekip ve câmii korunamadÕ÷Õndan döúeli olan taúlarÕ kayboldu÷undan idarece  yapÕlan keúiften sonra,
 171  Evliyâ Çelebi, c. 3, s. 179’da, «Âhond HanÕm Câmii, eski hükümdarlarÕn hatunlarÕndan Âhond   ortasÕnda yeniden duvar yapÕlÕp ve taban üzerine taú döúetip,  minare,  mahfil, bina vs. onarÕmlarÕnÕ
 adlÕ bir  melikenin camii olup,  medrese ve imareti vardÕr. Âhond HanÕm Medresesi, eski  usûl ve eski   tamamladÕm»  yolunda  görevlilerin iddiasÕnÕ reddetmiú, «onarÕmdan önce bu câmiin bir kapÕsÕ mahalle
 binadÕr» deyip, daha fazla tarif etmiyor.  Avrupa seyyâhlarÕndan Texier 1251 (1835) yÕlÕnda baúladÕ÷Õ   içinde oldu÷undan ve bir kapÕsÕ çarúÕya açÕldÕ÷Õndan, câmiin içini, kadÕn erkek yol etti÷inden ve köúeleri
 Anadolu seyahatÕnda bu binalarÕ da görerek, epeyi incelemiútir. Bkz. Küçük Asya, c. 2, s. 72., ve levha 86-  köpek yata÷Õ oldu÷undan buna  benzer rezillikler...  » sözleriyle adÕ geçenin onarÕlmasÕna ihtiyaç
 88. AynÕ eserin özetinde s. 543 ve levha 37. Texier, almÕú oldu÷u yanlÕú bilgi sonucunda, Huand,   duyuldu÷u  úahitlerin ifadesiyle birlikte, sözü edilen ilâma ek olarak  yazÕlmÕútÕr. [AdÕ geçen  minare,
 velilerden ve HacÕ Bayram Veli’nin yoldaúlarÕndan olup, Hacdan dönüúünde bu câmii yaptÕrmÕútÕr diyor.   OsmanlÕ yapÕ usûlunde kesme taútan, II. Abdülhamid tarafÕndan 1317 (minareye konan küçük bir mermer
 Texier’in seyahatindan sonra da binada bazÕ de÷iúiklikler yapÕlmÕútÕr. En son zamanlarda Grothe, Anadolu   kitabedeki bu tarih, e÷er hicri ise,  1899-1900 yÕlÕ, yok rumi ise 1901  yÕlma denktir)’de  yaptÕrÕlmÕútÕr.
 Seyahati adlÕ Almanca eserin de, bu binalardan üstün körü olarak söz ediyor (s. 225, üç resmi içine alÕr).    Câmii, sonradan aslÕna uygun bir úekilde onarÕlmÕú ve toprak olan damÕ betona çevrilmiútir (K.G.)].
   61   62   63   64   65   66   67   68   69   70   71