Page 68 - Halil Edhem
P. 68
138 KAYSERø ùEHRø 53 KAYSERø ùEHRø 61 139 54
Huand Câmii, do÷usunda bulunan ve tepesi çok süslü olan arka kapÕnÕn Mâhperi Hatun’un Mezar Kitabesi, 647 (1249): Türbenin mihrap yönünde
üstündeki mermer kitabenin Türkçesi úöyledir: «Bu mubarek mescidin inúasÕnÕ bulunan büyük mezar, Selçuklu usûlünde, yani sanduka úeklinde olup, beyaz
Keykubâd o÷lu, büyük sultan, din ve dünyanÕn koruyucusu, fetihler sahibi mermerden yapÕlmÕútÕr. Üzerinde süslemeler olmayÕp, çok sadedir. Üst bölümün bir
Keyhüsrev devrinde 635 (1238) yÕlÕnda, büyük melike, din ve dünyanÕn yüz akÕ yanÕnda güzel bir sülüs yazÕ ile «Âyete’l-Kürsî» ve di÷er yanÕnda da üç satÕrdan
Mahperi Hatun emretti -Allah onun yüce varlÕ÷ÕnÕ sürekli kÕlsÕn-». Metni aúa÷Õdaki ibâret olmak üzere, 2.25 m. boyunda ve 0,57 m. eninde kabir kitabesi kabartma
gibidir: olarak yazÕlmÕú olup Türkçesi úöyledir: «Bu kabir, Keykubâd o÷lu, dünya ve dinin
179
koruyucusu merhum [úehîd] Sultan GÕyâseddin Keyhüsrev’in annesi, namuslu,
ϭΎϴϧΪϟ ΙΎϴϏ Ϣψϋϻ ϥΎτϠδϟ ϡΎϳ ϰϓ ϙέΎΒϤϟ ΪΠδϤϟ () άϫ ΓέΎϤόΑ Εήϣ (˺ saadetli, úehide, takva sahibi, ibadet ehli, dindar, mücadeleci, korunmuú,
ϯήΑ ϩΎϣ ϦϳΪϟϭ ΎϴϧΪϟ ΓϮϔλ ΓήϴΒϜϟ ΔϜϠϤϟ ΩΎΒϘϴϛ ϦΑ ϭ ϭήδΤϴϛ ΘϔϟϮΑ ϦϳΪϟ (˻ [günahsÕz], adalet sahibi, dünyada kadÕnlarÕn sultanÕ, iffetli, temiz, ça÷ÕnÕn
180
ΔϳΎϤΘγ ϭ ϦϴΜϠΛϭ βϤΧ ΔϨγ ϰϓ ΎϬϟϼΟ ϝϼυ ௌ ϡΩ ϥϮΗΎΧ (˼ Meryemi, zamanÕnÕn Haticesi, maruf dost, binlerce mal sadaka veren, din ve
dünyanÕn yüzakÕ, hanÕm (kadÕn) hanÕmefendi, Mahperi Hatun’undur -Allah,
IX nolu kitabenin baúÕnda «ammere» yazÕlÕ iken, burada daha do÷ru olarak cümlesine rahmet eylesin- Âmîn.» Metni aúa÷Õdaki gibidir:
«ammeret» yazÕlmÕútÕr. Her iki kitabede «hâzâ» (bu) kelimesinin elif harfi
konmamÕútÕr. Yine IX noluda «el-câmii» sözü yazÕlÕyken, burada «el-mescid» ΔϟΩΎόϟ ΔΒΣΎμϟ ΔϧϮμϤϟ ΓΪϫΎΠϟ ΔτΑήϤϟ ΓΪΑΎόϟ ΓΪϫΰϟ ΓΪϴϬθϟ ΓΪϴόγ ϝ ΓήϴΘ δϟ ΓΪϴδϟ Ζδϟ ήΒϗ άϫ (˺
görülüyor ki, ikisi de bir anlama gelir. Birincisinde yapanÕn adÕ yazÕlÕ de÷ildir. Bu ϑϮϟ ϝΎϤϟΎΑ ΔϗΪμΘϤϟ ΔϓϭήόϤϟΔΒΣΎλ ΎϬϧΎϣί ΔΠϳΪΧ ϭ ΎϬϧ ϭ Ϣϳήϣ ΔϔϴψϨϟ Δϔϴϔόϟ ϢϟΎόϟ ϰϓ˯ΎδϨϟΔϜϠϤϟ (˻
kitabede ise, «Mahperi Hatun» oldu÷u açÕkça bellidir. «Peri kelimesi, bir nokta ile ΎϴϧΪϟΓϮϔλ
«Beri» úeklinde yazÕlÕdÕr. ϥΎτϠδϟΓΪϟϭ ϥϮΗΎΧ ϯήΑ ϩΎϣ Ϧϳ Ϊϟϭ ΎϴϧΪϟ ΕΎϴϏ ϡϮΣήϤϟ ϥΎτϠδϟ ΓΪϟϭ ϥϮΗΎΧ ϯήΑ ϩΎϣ ϦϳΪϟϭ (˼
Ϧϴϣ ϦϴόϤΟΎϬϠϟ ϢϬϤΣέ ΩΎΒϘϴϛ ϦΑ ϭήδΨϴϛ ϦϳΪϟ ΎϴϧΪϟ ΙΎϴϏ ϡϮΣήϤϟ
Mahperi Hatun’un Türbesi: Bu türbenin yeri, câmiin kuzeybatÕ köúesinde ve
câmii ile medresenin arasÕnda bulunan bir açÕklÕ÷Õn ortasÕndadÕr (Levha, 2). Türbeye Bu kitabede ölüm tarihi yazÕlÕ bulunmamasÕ hayret vericidir. Herhalde türbenin
174
camiden girilir . DÕúÕ çak süslü olan bu türbe mukarnaslar ile donanmÕú ve kare kapÕsÕnda tarihi bulunan bir kitabe olmasÕ gerekirdi, fakat biz bunu göremedik. Belki
úeklinde yükselen bir kâide üzerinde sekiz yüzlü küçük bir yapÕdÕr (Resim, 8). Her yapÕlarÕn vakfiyelerinde bu konuda bir kayda denk gelinebilir. YukarÕdaki kabir
bir yüzünde çifte çizgili birer sivri kemer görülüp, bunlarÕn iç tarafÕ kesme taútan kitabesinde Mahperi Hâtun’a, kadÕnlara ait en yüce lâkap ve unvanlar verilmektedir.
olarak, düz bÕrakÕlmÕú ve buralara yalnÕz birer küçük pencere yerleútirilmiútir. Kemer «Es-sitt» (hanÕm), «es-sahibe» (dost), «el melike» (sultan), «safvete’d-dünya ve’d-
pervazlarÕ, çeúitli biçimde geometrik úekillerle iúlenmiú oldu÷u gibi, kemerlerin dîn»( dinin ve dünyanÕn yüzakÕ) gibi lâkaplar en büyük melikelere verilirdi. Zaten
zarlarÕ sÕra ile eski mimarîden alÕnmÕú meandr (sarmaúÕk)lar veya baúka geometrik Mahperi Hâtun’un binalarÕna «Huand/Hunat Hâtun» adÕnÕn verilmesi de, adÕ
181
úekiller doldurulmuútur. Türbenin sekiz kenarÕna, süslemeli, yine sÕra ili de÷iúmek geçenin bulunmuú oldu÷u makam ile uyuúur . Kitabede «es-sitt» (hanÕm), hâtun
182
ve fakat di÷er bölümlerinin süslemeleriyle uyuúan birer bitiúik direk konulmuútur. lâkabÕnÕn sÕfatlarÕndan biri olan «úehîd» (eú-úehîde) kelimesi kesin úehit olmuú veya
Türbenin yukarÕ bölümünde ise, önce «Âyete’l - Kürsyi içine alan kabartma öldürülmüú anlamÕna alÕnmayÕp, bu «merhum» kelimesinin eúanlamlÕsÕ, fakat daha
olarak parlak nesih yazÕsÕyla yazÕlmÕú bir kuúak dolaúÕr. Bunun üstünde bir sÕra yüce olanÕ olarak anlaúÕlmalÕdÕr. Meselâ, MÕsÕr’da «eú-úehîd» sözü, yalnÕz sultanlar
mukarnaslardan ibâret bir saçak bulunup, köúe direklerinin zirvesine denk gelen için kullanÕlÕrdÕ. Gerçekten bu kitabede de, «el merhume» kelimesine denk
175
kÕsÕmlar zarif bir úekilde direk baúlÕklarÕ yerini tutar . BunlarÕn üstünde de sâde gelinmiyor. Zaten, Mahperi Hatun’a burada verilen lâkaplar, tamamÕyla MÕsÕr
meandrlar ile iúlenmiú bir pervaz konulmuútur. Bütün binanÕn damÕ taútan yapÕlmÕú gelene÷ine göredir. «Ed-dünya ve’d-din» gibi, verilen lâkaplar da, yine kesin olarak
olarak, sekizgen bir türbedir. Bununla beraber türbenin genel yapÕsÕ Anadolu’da çok hükümdarlara ait olup, hâlbuki, en büyük adamlar için hatta, hükümdâr ailesinden
176
bulunan ve kümbed adÕ verilen bir tarzdadÕr . Türbenin kapÕsÕ sonradan câmiye olanlar hemen hemen ço÷u «ed devlete ve’d-din» (dinin ve devletin dostu) lâkabÕnÕ
177
ba÷landÕ÷Õndan úimdi oradan girilir . Türbenin içi çok sâde olup, çok kere alÕrlardÕ. Kitabelere çok kere, hükümdar ailesinden kadÕnlarÕn adlarÕ yazÕlmayÕp,
kümbedlerde görüldü÷ü gibi, tavanÕ bir kubbeden ibarettir. Türbenin içinde üç adet yalnÕz «safvete’d-dünya ve’d-din» (dünyanÕn ve dinin yüz akÕ) ile yetinilirdi .
183
kabir bulunur ki, bunlardan biri Mahperi Hatun’un, ikincisi Selçukî Hatun’un
178
mezarlarÕdÕr. Üçüncü mezarÕn kitabesi yoktur .
179 AdÕ geçen kitabenin III’ncü satÕrÕnda «el-merhum» kelimesinden sonra, «eú-úehîd» ibâresi
XI bulundu÷u halde, kopya edilirken unutulmuútur (K.G.).
Sözü edilen kabir kitabesinin, I. satÕrÕnda «el-ma’sune» (korunmuú) kelimesinden sonra, kitabenin
180
aslÕnda bulunan «el-ma’sume» (günahsÕz) ibâresini Halil Edhem, kitabe metnine almayÕ unutmuú
174 Halil Edhem’in bu görüúünü do÷rulayacak, câmiden türbeye açÕlan bir kapÕ olmadÕ÷Õ gibi, böyle olmalÕdÕr (K.G.).
bir kapÕ veya giriú yeride yoktur. AdÕ geçen türbeye bugün iúyeri olarak kullanÕlan medresenin içinden 181 Büyük kadÕnlara verilen huand, hond. honde ve Türkçe olan katundan Arapçaya geçmiú bulunan
girilmektedir. Türbe 1981 yÕlÕ içinde Kültür Müdürlü÷ü’nce döúenerek, ziyarete açÕlmÕútÕr (K.G.). hatun ve bunun gibi kelimeler hakkÕnda baúka yerde bilgi verilmiútir, bkz. TOEM, yÕl, 1331, s. 656, 657
175 Texier, Küçük Asya adlÕ eserinde yazÕ ile saçak süsleri üzerinde, altÕn yaldÕz izleri gördü÷ünü ve not, 1.
açÕklÕyor. 182 Halil Edhem’in Hunat Hâtun hakkÕnda kaydettiklerini, Esterâbâdî de, (Bezm ü Rezm, s. 46)
176 Farsçada «kubbe» anlamÕndadÕr (ùuûrî’nin Farsça-Türkçe Lügati). «Kayseri ùehri’nin sakinleri O’nun keramet ve makamÕnda söz birli÷i halindedir» diyerek do÷rular
(K.G.). [Bkz. Bezm-u Rezm, Mürsel Öztürk tercümesi, s. 54’te yaptÕ÷Õ hayÕrlar ve iyilikler sayÕldÕktan
177 Not 137’de de belirtti÷imiz gibi, türbeye medreseden girilmektedir. sonra “Kayseri Beldesi’nin sakinleri onun büyüklü÷ü ve cömertli÷i konusunda görüú birli÷indedirler”
178 Horasan harç bir kabir olup, belki bir kadÕna ait olabilir ki, Halil Edhem aúa÷Õda “II. Keyhüsrev’in denilmektedir.]
karÕsÕnÕn olmasÕ yakÕn ihtimaldir diyor” (K.G.). 183 Bkz. TOEM, yÕl 1331, s. 647-651.