Page 78 - Halil Edhem
P. 78

148  KAYSERø ùEHRø   63                 KAYSERø ùEHRø                        71  149  64


 úeklinde ve kenarlarÕ sade  silme-li, yüksek kaide üzerinde oturtulmuú olup, ço÷u   Melike Adile’nin  Sultan I.  Alâeddin  Keykubâd ile evlili÷i  ve II. GÕyâseddin
 kümbedler  gibi sekizgendir.  O yörede çÕkan sarÕmtÕrak esmer renginde bir taútan   Keyhüsrev’in tahta  çÕkar çÕkmaz bu kötü talihli prensesi, önce  Ankara Kalesi’ne
 yapÕlmÕútÕr. KapÕ cephesiyle, yapÕnÕn kenarlarÕna bitiúik olan ince direkler geometrik   kapatÕp, sonra astÕrdÕ÷ÕnÕ yukarÕda söylemiútik.
 úekillerle iúlenmiútir. Çok küçük olan kapÕsÕnÕn üzerinde  mukarnaslar ve bunun
                  øbn Bîbî,  Farsça Selçuknâme’de  (s.  212), «Melike Adile’nin öldürülmesi ve
 yukarÕsÕnda  kitabeyi içine alan  bir mermer levha konulmuútur. Saçak silmesine   çocuklarÕ  øzzeddin KÕlÕçarslan ve Rükneddin’in  hapsedilmesi» baúlÕ÷Õ altÕnda adÕ
 Bakara Suresi’nin ilk Âyet-i Kerimesi altÕnla yazÕlmÕútÕr. KapÕya, kâidenin sa÷
 yüzünden  bir  küçük merdiven ile çÕkÕlÕr.  Türbenin di÷er yüzleri düz  olup, yalnÕz   geçen melikenin öldürülme  úeklini özet olarak,  úöyle anlatÕyor: «ølkbahar geldi÷i
               zaman, sultan Antalya’dan  Kayseri’ye  gelip, Sadeddin  Köpek’e, melikleri, anasÕ
 kemerler çizgilerle bellidir  ve  bu yüzlere birer küçük  pencere yerleútirilmiútir.
 Kümbedin yukarÕsÕnda önce  bulunmuú olmasÕ gereken  sekiz yüzlü  pramit yapÕ   Melike Adile’den ayÕrmak için emir verdi. Bir emir ile melikeyi Ankara Kalesi’ne
               gönderdi. Orada bir  süre sonra, keman kiriúi ile bo÷durdu. Melikleri (o÷ullarÕnÕ)
 220
 yÕkÕlmÕú ve yalnÕz kubbe kalmÕútÕr (Resim 9). Türbenin içi tamamÕyla yÕkÕktÕr . Bir
 zamanlar  bu kümbedin karúÕsÕnda baúka bir  kümbed daha  bulundu÷undan «Çifte   Burgulu (Uluborlu)’ya götürüp, hapsettiler. O zamana kadar Sultan GÕyâseddin’in
                       222
               Berdûliye den  øzzeddin Keykâvus ve bir Rum cariyeden KÕlÕçarslan ve Gürcü
 Kümbedler» adÕ verilmiútir. Bu ikinci kümbedden  bugün iz  kalmamÕútÕr. Eyyûbî
 yazÕsÕyla yazÕlÕ  olan beú satÕr kitabesinin Türkçe tercümesi  úöyledir: «BurasÕ,   melikesinden (yani  Rosudan’Õn kÕzÕndan) Alâeddin  Keykubâd adÕnda üç o÷lu
               dünyaya gelmiútir.  Sultan GÕyâseddin, o÷lu  øzzeddin Keykâvus’un atabeyli÷ini
 Eyûbo÷lu Melik Adil Ebû  Bekir’in -Allah  onlarÕn kabirlerini nurlu,  ruhlarÕnÕ ve
 kokularÕnÕ  güzel kokulu eylesin- kÕzÕ u÷ur ve bereketlerin  kayna÷Õ, melikeler   Mübârizeddin Arma÷anúah’a  verdi. Ve ona kardeúlerini ortadan kaldÕrmasÕnÕ
               buyurdu. Arma÷anúah ise, iyiliksever bir adam oldu÷undan onlarÕ öldürmede acele
 melikesi, dünya ve ahiretin  hatunu,  üstün  hasletlerin sahibi, zamanÕn zübeydesi,
 dünyada kadÕnlarÕn efendisi,  øslâm ve MüslümanlarÕn yüzakÕ,  din ve dünyanÕn   etmedi. BazÕlarÕ diyorlar ki, adÕ geçen, iki çocu÷u öldürmeyip,  yalnÕz sultana -
               öldürdüm- diye bir belge  göstermiútir, bazÕlarÕ  da öldürdü÷ü görüúündedirler. Bu
 koruyucusu, takva sahibi,  güzel ahlâklÕ, saadetli  melikenin  úehitli÷idir. Bunun
 yapÕlmasÕnÕ muhterem kÕzlarÕ -Allah onlarÕ emellerine ulaútÕrsÕn ve hallerini güzel   mesele tam aydÕnlanmadÕ.»
 kÕlsÕn- 645(1247) yÕlÕnda emretti». Metni aúa÷Õdaki gibidir:   Melike Adile, II.  Giyâseddin  Keyhüsrev’in tahta çÕkÕúÕnÕn baúÕnda 634(1237)
               yÕlÕnda öldürülmüú oldu÷undan, türbesi on bir yÕl sonra yapÕlmÕú oluyor. Belki, o
 ΔϤμϋΓΪϫ΍ΰϟ΍ ΔϤϟΎόϟ΍ΓΪϴόδϟ΍ ΔϜϠϤϟ΍ΪϬθϣ ΍άϫ (˺   zamana kadar bo÷duruldu÷u yer olan Ankara’da geçici olarak gömülmüú ve ancak
 ϥΎϣΰϟ΍ ΓΪϴΑί ϢϟΎόϟΎԩϓ ˯ΎδϨϟ΍ ΓΪϴγ ϦϴϤϠδϤϟ΍ϭ ϡϼγϻ΍   ΓϮϔλ ϦϳΪϟ΍ϭ ΎϴϧΪϟ΍ (˻   Keyhüsrev’in ölümünden sonra, kÕzlarÕ bu  kümbedi yaptÕrarak, analarÕnÕn
 ϚϠϤϟ΍ ΖϨΑ ΕΎϛήΒϟ΍ ϭ ϦϴϤϟ΍ ˯ΎΜϨϣ ΕΎϜϠϤϟ΍ ΔϜϠϤϟ΍ΓήΧ ϵ΍ϭ ΎϴϧΪϟ΍ ϥϮΗΎΧ ΓήΧΎϔϟ΍ ϝΎμΨϟ΍ ΔΒΣΎλ (˼   kemiklerini Kayseri’ye getirmiúlerdir.  øúte Çifteler Kümbedi bu acÕklÕ olayÕ
 Ε΍έΪΨϤϟ΍   ΎϬΗΎϨΑ [ϪΗ] έΎϤόΑ Εήϣ΍ ΎϤϬΤϳέ ϭ ΎϤϬΣέ ήτϋ ϭ ΎϤϫήΒϗ ௌέϮϧ ΏϮϳ΍ ϦΑ ήϜΑ ϰΑ΍ ϝΩΎόϟ΍ (̊   hatÕrlatÕr.
 ΔϳΎϤΘγ ϭ ϦϴόΑέ΍ ϭ βϤΣ ΔϨγ ϰϓ ΎϬϟΎΣ ϥΎδΧ΍ ϭ ΎϬ ϟΎϣ΍ ͿΎϤϬϐϠΑ (̋

 Kitabenin yazÕlÕú  úekli, ça÷ÕnÕn uyulmasÕ gereken  usûllerine tamamÕyla   XIV
 221
 uygundur . «Meúhed» sözü MÕsÕr’da ve Suriye’de türbe ve mezar anlamÕna gelir.
 «Eú-ùehide» kelimesi  «El-Merhume» yerine kullanÕlmÕútÕr. Burada tesadüf olarak,   økinci  øzzeddin Keykâvus ZamanÕ  - HacÕ KÕlÕç Câmii ve Medresesi,
 gerçekten bir  kadÕnÕn mezarÕndan söz ediliyor. «Dünya ve ahiret  hanÕmÕ» ve   647(1249): Birbirine bitiúik olan bu iki bina, úehirin kuzey tarafÕnda bulunur (Resim
                                                               223
 «melikeler melikesi» terkipleri kadÕnÕn hükümdar ailesinden oldu÷una delildir. AdÕ   2, Kale krokisi). Sol tarafÕ câmii ve sa÷ tarafÕ medresedir . Her iki bölümün ayrÕ
 yazÕlÕ de÷ildir. Fakat, «Adaletli Hükümdar Eyyûp o÷lu Ebû Bekir kÕzÕ» diye apaçÕk   ayrÕ giriúleri vardÕr. Câmii giriúinin yanÕna, sonradan binanÕn mimarî usulü ile hiç
 olmasÕyla, bu hatunun kim oldu÷unu anlamakta güçlük çekilmez. BabasÕ MÕsÕr ve   uyuúmayan bir minare yapÕlmÕútÕr. Gerek câmiin ve gerekse medresenin  retaç
 ùam Eyyûbileri’nden Melikül-Kâmil Muhammed’in  o÷lu  Melikül-Adil’dir ki,   (taçkapÕ/portal)larda  görülen  mukarnaslar ve bunlarÕ kuúatan kemerler,  ayrÕca
 635(1238)’den 637(1239-40)’ye kadar  hüküm sürmüútür. Burada «Eyyûbo÷lu»   kapÕlarÕn kemerleri, retaçlarÕn yanlarÕ  çok güzel bir  úekilde iúlenmiútir. Binaya o
 dedelerini göstermek için kullanÕlmÕútÕr. Sözü edilen  kadÕn, yukarÕda adÕ bir daha   yörede çÕkan sarÕmtÕrak esmer bir taú kullanÕlmÕútÕr (Resim 10). RetaçlarÕn
 geçen ve  Sultan I. Alâeddin’in karÕsÕ olan Melike Adile veya Melike-i Adile’dir.   saçaklarÕndaki Âyet-i Kerime zamanla okunamayacak bir dereceye gelmiútir. Her iki
 Türbesi 645(1247)  yÕlÕnda adÕ  geçenin kÕzlarÕ tarafÕndan yapÕlmÕú oldu÷u kitabe   giriúin yanlarÕndaki odalar ile kapÕlarÕn üzerlerine denk gelmek üzere celî yazÕyla
 metninde geçti÷inden, yukarÕdaki soy kütü÷ünde gösterilen bir kÕz çocuktan baúka,   Tevbe Sûresi’nden (âyet 13): «Allah’Õn mescidlerini [Allah’a, ahiret gününe inanan,
 bir kÕzÕ  da oldu÷u anlaúÕlÕr. Kitabenin tarihine  göre, türbenin yapÕlÕúÕ II.  øzzeddin   namaz kÕlan;  zekât veren, yalnÕz Allah’dan korkanlar  úenlendirir,  olur ki, onlar
 Keykâvus’un ilk saltanat devresine denk gelir. Geçerli olan  usûle aykÕrÕ olarak,   do÷ru yol bulanlardan olurlar], Âyet-i  Kerimesi yazÕlÕdÕr.  Medrese bölümünün
 burada sultanÕn adÕnÕn yazÕlÕ bulunmadÕ÷Õna  úaúÕlmaz. Çünkü, Melike Adile,   yanÕnda güherçile fabrikasÕ bulunup 1322(1906)  yÕlÕnda, burasÕ fabrikanÕn odun
 Keykâvus’un babasÕ tarafÕndan öldürülmüútü. KÕzlarÕ tabiî bu acÕyÕ unutmamÕúlardÕr.

                  222   «Berdüliye» kelimesinin hangi dile ait oldu÷unu anlayamadÕk.  øbn Bîbî Selçuknâme’sini
                                                              yayÕnlayan Houtsma, bunun Rumca bir ad  oldu÷unu zannediyor (s.  216). Encümen’in yayÕnladÕ÷Õ
               OsmanlÕ Tarihi’nde (c. 1, s. 446), kaynak gösterilmeyerek, øzzeddin’in anasÕ Türk oldu÷u yazÕlÕdÕr.
 220  AdÕ geçen kümbed, bugün aslÕna uygun bîr úekilde onarÕlmÕútÕr (K.G.).    223  Bugün HacÕ KÕlÕç Mahallesi’nde, kapÕlarÕ  østasyon Caddesi’ne bakan câmii ve  medrese, Halil
 221  YukarÕda açÕklanan (XI nolu kitabe) Mahperi Hatun’u mezar kitabesiyle karúÕlaútÕrÕlabilir. [Her iki   Edhem’in sözünü etti÷i günden bu yana, hem onarÕm görmeleri ve hem de etraflarÕnÕn açÕlmasÕ
 kitabede yer alan unvan ve lâkaplarda benzerli÷in bulundu÷u hemen göze çarpmaktadÕr (K.G.)].    bakÕmÕndan de÷iúik bir görünüm arzetmektedirler (K.G.).
   73   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83